Köşe Yazıları

Başarı öyküleri öyle kolay yazılmıyor. Çok calışmak, inanmak ve doğru adımlar atmak gerekiyor.

 İzmir de Türkiye’ nin en büyük aracı kurumlarından birini yöneten Can grup yönetim kurulu başkanı Sinan Can’ la işe hayat ve hobilerine dair keyifli bir sohbet yaptık.

Okurlarımıza sizi biraz daha yakından tanıtmak istiyoruz. Kariyerinize başlangıç noktanızla yükseldiğiniz nokta farklı; biraz bahseder misiniz?

Öncelikle ailemden bahsetmek isterim; klasik olacak ama çok mutlu bir aile yaşantımız vardı. Babam tıp dokturu annem ise öğretmendi. Ailem bana ve kardeşime her zaman destek oldu. Bugünkü başarılarımızda onların bizi yetiştirme şekli göz ardı edilemez. Ben Izmir’de büyüdüm. Ilköğretim ve lise sonrası üniversite sınavının ilk aşamasında Türkiye de  derece yapınca bütün hocalarım ve çevremin yönlendirmesi sonucu Istanbul Tıp fakültesine gittim. Üniversite hayatımın ilk yılları İstanbul ‘da geçti. Ancak doktorlugun bana göre olmadığını üçüncü sınıfta fark edip okulu bıraktım. Esasında belki de ismimden dolayı hep mimar olmak istemiştim fakat sonra ailemin de çiftliklerinin olması dolayısıyla Ziraat Mühendisliği Tarım Ekonomisi bölümüne geçiş yaptım. Okulun bitmesiyle birlikte aile şirketlerinde çalışmaya başladım fakat kendi ideallerimin pesinden gitme dürtüsü beni önce başka işler yapmaya daha sonra da 2002 yılında kardeşim Okan’la birlikte sigorta şirketi kurmaya yönlendirdi. Bu yıllar benim için çok özeldir. Çünkü  hem yeni bir iş kurmuş hem de her daim desteğini hissetiğim eşim Iklame ile tanıştım. Evlendik, Ikizlerimiz Kaya ve  Sarp dünyaya geldi. Sürekli seyahatlere çıkıp yoğun tempoda çalışsam da aileme yeterli zaman ayırmaya özen gösteriyorum. 
Çok ilginç bir hayatınız var. Sizin hayatınız aslında neyi anlatıyor? Genç jenerasyon, sizin hayatınızdan nasıl bir mesaj çıkarmalı sizce?
Ben yapım gereği adrenalin veren şeyleri seviyorum. Gençler öncelikle bence ilk başta sabır göstermeyi bilmeleri gerekiyor iş esasında uzun dönemli bir birikim. İlişkileriniz, sosyal çevreniz, eğitiminiz, emeğinizin bir bütünü.
Sigorta alanında çalışmaya sizi birtakım olaylar mı itti yoksa siz mi bu alanda olmayı seçtiniz?

Kardeşim Okan Can, Bilkent Üniversitesi’nde İç Mimarlık okumuştu. O’na İzmir’ de kendi mesleği ile ilgili bir yer açmak istiyorduk. 2002 ekonomik krizin etkilerinin devam ettiği bir yıldı ve biz de risk alıp tesadüf eseri sigortacılığa ilk adımı atmaya karar verdik. Tabii bu güzel tesadüfün ismi; şuan bir sigorta şirketinde üst düzey yönetici olan sevgili arkadaşım Tevfik’ti. Tevfik ile Alsancak ‘ta eski Lafoli Restaurant’ta yemeğe gitmiştik. O dönemde de arkadaşım çalıştığı şirketten ayrılmış, yeni bir sigorta sigorta şirketine girmek üzereydi. Kendisi sektör hakkin da bir şeyler anlattıkça, benim de aklıma “biz bu işte olmalıyız” fikri oturmaya başlamıştı. Tevfik de ben de bu işte başarılı olacağımıza inanıyorduk. Sektör ile ilgili çok uzun araştırmalar yaptık, yaklaşık altı aylık hazırlık safhasından sonra kardeşimi de kandırarak 2002 yılının Ağustos ayında işe başladık. 
Yüksek heyecanları çok seviyor olmalısınız ki motosiklet tutkunuzun güçlü olduğunu biliyoruz. Motosiklet tutkusu nereden geliyor? Eminiz ilginç bir öyküsü vardır bunun? 

Son zamanlarda ise motosiklet kullanmak benim için vazgeçilmez bir tutku oldu. Uzun seyahatlerden döner dönmez ilk işim motosiklete binmek oluyor. Motosiklet tabii ki benim hayatımda önemli bir yer tutuyor.  Bu tutkum benim kişiliğimin bir yansıması, söylediğim gibi hiperaktif ve risk almayı seven bir yapım var. Galiba biraz adrenalin bağımlısıyım ama bunu yaparken her türlü tedbirini alan gerekli eğitimlerimi aksatmadan tutkumu yaşayan birisiyim. Motoro başlama maceram bir arkadaşımın sayesinde oldu.  Arkadaşım beden habersiz organize etmesi hatta haberim olmadan motoru benim adıma sipariş vermesiyle başladı. 
Motosikletinizle gezmediğiniz zamanlarda iş dışında neler yapar, kafanızı nasıl boşaltırsınız?

Ailem ve çocuklar her zaman birinci önceliğim, tabii kendime vakit ayırmak da benim için çok önemli. Küçüklüğümden beri okumayı çok seven biriyim. Kitap benim için büyük bir tutku, Tarih ve Felsefe her zaman ilgimi çeker. Bu arada koleksiyon merakım da var, örneğin; çizgi roman, oyuncak araba ve maket gemi koleksiyonum var. Çok sevdiğim fakat uzundur zamandır yoğunluktan dolayı ara verdiğim bir hobim  yelken de bana çok iyi gelir. Biraz sürat merakım var.  Arabayı hızlı kullanıyorum ve bu konuda çok eleştiri alıyorum.  Tabii ki bir de lezzetli yemekler, yeni tatları keşfetmek bana büyük bir keyif veriyor. 
Sigorta alanında toplum olarak hangi noktadayız? Batı ile kıyas yapacak olursak durum nasıl görünüyor? 

Sigortacılık sektörümüzü Türkiye’ nin genel görünümden ayırmamak lazım, gelişmekte olan bir sektör bizim için avantajlarından birisi büyüme oranlarının yurt dışına nazaran daha yüksek olması ama daha sigortalanma bilinci açısından daha almamız gereken bayağı bir yol var tabii ki. Ama sektörde faaliyet gösteren şirketlerin alt yapı, hizmet, bilgi açısından batılı örneklerinden daha geri olduğunu söylemek doğru olmaz.  
Can Grubun ticari faaliyetlerini biraz daha açar mısınız? Sigortacılığın dışında ne gibi iştigal alanlarınız var?

Can grup esasında sadece sigorta şirketimizi ve oradaki işlerimizi temsil eden bir marka, ama sigortacılık dışında inşaat, Tarım, teknoloji konularında da faaliyetlerimiz var. 
Sosyal medyada durumunuz ne? Faal misiniz yoksa geriden mi takip ediyorsunuz?

Sosyal medyayı kullanıyorum ve keyif de alıyorum ama sadece ınstagram ve facebook kullanıcısıyım.

 İş hayatında başarılı olmak otomatik olarak özel hayatta da başarıyı getiriyor mu sizce; arada nasıl bir bağ var? Yoksa alakasız iki alandan mı bahsediyoruz?

Bu bence kişiye ve faliyet gösterdiğiniz alana göre değişebilir, benim için ise birbirinden ayrı değiller galiba.
Aynı zamanda sosyal sorumluluk projelerinde de sizi görüyoruz. Bu tarz projelere bakışınız nedir? Ayrıca hangi sosyal sorumluluk projelerinin içindesiniz, biraz bahseder misiniz?
Benim için şu felsefe geçerli insalar ilk başta kendileri için çalışırlar, daha sonra şirketleri için çalışmaya başlarlar, daha sonra bu aşamaları geçtikten sonra insanlık icin de çalışmaya başlamak lazımdır. Bu bir bakıma kazandıklarınız toplumla, insanlıkla paylaşmak demektir. Burada kast ettiğim sadece maddi kazanımlar değildir, yıllardır hayat ile ilgili birikimlerimiz, tecrübelerimiz, eğitimlerimizdir. Bu kazanımlarımızın bütününü paylaşmanın bir görev olduğuna inanıyorum. O yüzden elimden geldiğince vakit ayırmaya ve emek vermeye çalışıyorum.

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu
Kapalı