Köşe Yazıları

Ne haliniz varsa gülün! Dedik …

Okurlarımız için sizi biraz tanıyabilir miyiz? 

Elbette,1972 Ankara doğumluyum. Ancak ben henüz 1 yaşımdayken ailem İzmir Karşıyaka’ya taşınmış. Bu sebeple kendimi bildim bileli İzmir’liyim diyebilirim. 1994 yılında Hacettepe Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun oldum. Uzun yıllar Koç Holding bünyesinde yönetici olarak çalıştıktan sonra, iş hayatımda beni daha mutlu edecek bir şeyler olduğunu fark edip, hayallerimin peşine düştüm. Şu anda, İzmir’de serbest psikolog olarak çalışıyorum. Son 6 yıl içerisinde danışanlarımla 1.000’den fazla terapi görüşmesi yaptım ve insanlara bu alanda yardımcı olabilmenin beni çok mutlu ettiğini fark ettim. İşletmekte olduğum bir anaokulunun yanı sıra, sahibi olduğum AKADEMİ 35 Eğitim & Danışmanlık isimli firmamın çatısı altında da, yurt içinde ve yurt dışında çeşitli şirketlere eğitimler veriyorum. Bunlar içerisinde en çok rağbet gören başlık ise, bu güne dek 513  sunumda toplamda 58.000 katılımcı ile paylaşma şansı bulduğum “Gülümsemenin Büyüsü” isimli farkındalık/motivasyon seminerim. “Gülümsemenin Büyüsü” son olarak Hollanda’da, Hollanda Türk Kadınlar Derneği’nin misafiri oldu, ocak ayında.

Peki, Gülmenin bir Sınırı vardır hep, dikkat edelim mi yoksa “Ne haliniz varsa Gülün mü diyorsunuz? 

Aslında her şeyin olduğu gibi gülmenin de bir yeri ve zamanı var elbette. Hatta doğru zaman ve doğru zeminde olmadığı taktirde, gülmek sizi sor duruma düşürüp, eleştirilmenize de yol açabilir. Özetle; “Ne haliniz varsa Gülün” diyorum. Ancak yeri ve zamanını doğru tayin etmek kaydı ile. J

-En son neye güldünüz? 

En son, geçtiğimiz günlerde TRT Radyo’da, bir canlı yayında biraraya geldiğimiz sevgili dostum Hakan Urgancı ve Gözde Kutval ile bol bol gülme şansımız oldu.

Erkekler ve Kadınlar farklı şeylere mi Gülerler …

Aslında böyle bir ayrım yapmak pek mümkün değil. Nelere güldüğümüz cinsiyetimizden çok, mizah anlayışımız ve hayata bakış açımızla alakalı. Ama kadınların bu konuda biz erkeklere göre çok daha başarılı olduklarını söyleyebilirim.

Ruh sağlığımızı korumamız için Önerileriniz neler? 

Sık ve çok gülün. Zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanın. Dürüst eleştirilerin takdirine layık olup, kıskanılacak her güzelliği takdir edebilecek olgunluğa ve en önemlisi, yanlış arkadaşların ihanetine katlanabilecek kudrete sahip olun.

– Siz kendinize nasıl alanlar yaratıyorsunuz rahatlamak için?

Öncelikle işe, hayatımda gereksiz yer işgal ettiğini fark ettiğim insanları temizlemekle başladım. Hayata bir kere geliyoruz ve sizi üzen ne varsa, keyfinizi kaçıran her kimse, en kısa zamanda hayatınızdan çıkardığınızda kendinizi çok daha iyi hissediyorsunuz. Çünkü unutmayalım ki; saçlarımız gibi, seyreldikçe, kıymetleniyor dostlarımız.

Mutlu Olmayı nasıl tanımlarsınız? 

Mutluluğa bakarken temel hatanın süreç yerine sonuca odaklanmamızdan kaynaklandığını görüyoruz. Ya çok geçmişte kalmış mutlu anlarımızı hatırlamaya çalışıyor, ya da gelecekte bir yere konumlandırıyoruz mutlu olmayı. Ya çocukluk anılarımıza, ya da gelecek beklentilerimize saklıyoruz onu. Oysa mutluluk ne gelecekte ne de geçmiştedir, mutluluk şu andadır. Mutluluk bir sonuç değil, bir süreçtir. Mutluluğu aramak, tasarlamak, kovalamak ve gelecekten beklemek yerine şu anda yaşamayı tercih ettiğinizde, gerçek mutlulukla tanışmış oluyorsunuz.

Mutlu insanın hayatında hep olumlu şeyler mi olması gerekiyor?

Günümüzde yapılan araştırmalarda, biz insanlar tarafında en çok aranan şeyin mutluluk olduğu konusunda bir görüş birliğine sahibiz. Aynı zamanda mutsuzluk hepimize çok korkunç geliyor ve mutsuz olmak çok kötü bir durummuş gibi algılanıyor. Oysa hem mutluluk hem de mutsuzluk hayatın bir gerçeği. Hayatta sürekli mutlu olamayacağınız gibi sürekli mutsuz da olamayız. Bir insanın hayatında hep olumlu şeylerin var olması, mutluluğu değil, tatminsizliği getirir ancak.

– Üzüntüler Mutluluğu gölgeleyebilir mi? 

Elbette. Hayatta her şey biz insanlar içindir. Ama unutmayalım ki gölgenin var olması ancak ışığın var olması ile mümkündür. Işık var ise gölgelerin bir gün mutlaka yok olacakları da unutulmamalıdır.

İnsanların sorunlarla başa çıkamamalarının nedeni nedir sizce? 

Başa çıkma, bireyin kendisi için stres ya da çatışma oluşturan olay ya da etkenlere karşı direnmesi ve bu durumlara karşı dayanma amacıyla gösterdiği bilişsel, duygusal ve davranışsal tepkilerin tümüdür. Duygusal davranmakla makul olanı yapmak arasındaki sınırın zorlandığı durumlarda ise, sorunlarla başa çıkmak oldukça zorlaşır.

Mutluluğun geri bildirimi minik bir “öpücük” mü yoksa “gülücük” mü?

Her ikisi de çok kıymetli birer geri bildirim elbette. Ancak benim temennim, geri bildiriminizi “İçten Bir Gülücük” eşliğinde “Kocaman Bir Öpücük” ‘le yapacak kadar çok mutlu olmanız… ☺

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu
Kapalı