Köşe Yazıları

BAK HELE ARSIZA…HALK EZİKMİŞ? KİM HALKI PAVYONA DÜŞÜRMÜŞ ACABA?

Plüton, 2024'ten 2043'e kadar Kova burcunda kalacakmış. Bunun astrolojideki anlamı dönüşüm, yenilenme, toplumsal değişim demekmiş. Eski tamamen biterse ancak yeniye yer açılırmış. Hiç bir yeni sistem de hem kendi ruhumuzda hem de yakın çevremizden başlayarak toplumsal anlamda mücadele etmeden kurulamazmış. Gökyüzündeki bu değişimler bireyler, siyasiler, ülkeler ve her türlü sistem için geçerliymiş.

Ben de gökyüzündeki bu değişimden midir bilemem; üzerimdeki korkumu attım. Hemen akabinde Mine Kırıkkanat ile Elif Şafak’ın mahkemelik olmasına Zülfü Livaneli’nin emekten ve hakları yenilenden yana olması gerekirken “Emek hırsızlığının üstünü kapatalım. Susalım” diyenlerin yanında yer almasına dikkat kesildim. Ardından Ali Kırca’nın zoruyla gazeteci yapılan Özlem Gürses ile Timur Soykan gibi isimlerin suç örgütü lideri olarak bilinen Sedat Peker’in konuşmasını beklemesine şaşırdım.
Bütün bunlar uzun zamandır üzerimdeki korkuyu atmam için zihnimi hazırlayan işaret fişeği gibi oldu.
Oysa hepimiz, sanki kendimiz farklıymışız gibi halkın silik ve edilgen olduğunu söyler, dururuz. Ama hiç birimiz kendimiz de dahil “halkın nasıl bu hale sistemli bir şekilde getirildiğini anlatmayız ya da üstünü örter, Sedat Pekerler anlatsın” diye bekleriz…

Herkesin bize ne olduğunu anlayabilmesi için ortaya Seçil Erzanların mı çıkması gerekiyordu? Ya da Yılmaz Erdoğan’ın pavyonları anlatan İnci Taneleri mi ? Yayınlanmalıydı. ” Herkes yer içer hesabı Seçil ya da Dilber öder” misali. Aslında hepimiz sistem tarafından bilinçli ve sistematik olarak Seçiller, Dilberler haline getirildik.
İstediğimiz kadar üstünü örtelim. Geçmişle yüzleşmekten kaçınalım. Amma velakin yıllardır geçmiş dönemlerin askeri bürokrasi mensuplarının (1980 ve 2002 yılları) kurguladığı hayatları yaşıyoruz. Gazeteci olduğu iddia edilen Özlem Gürses ile Timur Soykan’ın da konuşmasını bekledikleri Sedat Peker’de sistemin yan ürünü değil mi? Ne anlatacak mesela Sedat? Ben Sedat’tan Batı Çalışma Grubu ile Toplumsal Harekat Merkezi’nin kendisiyle nasıl bir bağlantısı olduğunu, sokakları hatta şehirleri, kasabaları, köyleri nasıl hakimiyet altına aldıklarını anlatmasını beklerim. Peki Özlem ile Timur neyi anlatmasını bekliyor?

Burada asıl şaşırılması gereken Sedat Peker’in konuşmasını bekleyen gazeteciler ile meslektaşının emeğini kopyalayıp kendine mal eden bir yazarı kutsayanların aralarında Zülfü Livaneli ile Orhan Pamuk gibi isimlerin de olmasıdır. Kısaca toplumda değişimi sağlayacak tuzlar baştan kokmuş. Hepimize verilen görev ise bu tuzlara hizmet etmek…
Her fırsatta söylediğimiz ve başka yerlerde aradığımız o silik, ezik halk biziz, kendimiziz. Meşhur 1990’ların asker, sivil elitlerinin, 28 Şubatçılarının sokaklarda kurdukları korku imparatorluklarının ürünleriyiz. Bunun nedenlerini hepimiz çok iyi anladık. Ancak pek çok şey için geç kaldık.
Uzun lafın kısası Batı Çalışma Grubu, Toplumsal Harekat Merkezi gibi arkaik yapıların halk üzerindeki etkileri giderilmeden, hiç kimse plüton kuşağına geçişi başarabileceğimizi sanmasın. Önce içimizdeki korkudan, aklımızı ele geçiren eziklikten kurtulmalıyız.
Nurten Ertul

Daha Fazla Göster

Nurten Ertul

Gazeteci / Yazar

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu
Kapalı