Köşe Yazıları

65 YAŞ ÜSTÜ MAHKUMLAR

İnsanoğlu, her 100 yüzyılda bir tüm dünyayı saran ölümcül salgınlarla baş ediyor. Bu yüzyılın salgını da bizlere denk geldi.
1720-1722 yıllarındaki ‘Büyük Marsilya Salgını’, 1820 yılındaki ‘Kolera Salgını’ ve en son 1918-1920 yıllarındaki ‘İspanyol Gribi Salgınından sonra şimdi de meşhur ‘Coronavirus / Covid 19 (Koronavirüs/ Kovid 19) Salgını’.
Bu bize denk gelen meşhur Koronavirüs salgını
da, diğer salgınlar gibi tüm dünyayı hızla etkisi altına aldı ve yaklaşık bir yıldır da tüm hızı ve acımasızlığı ile devam ediyor.
Özellikle İspanyol gribinin tam tersi olarak bu salgın; genellikle yaşlı ve aynı zamanda kronik rahatsızlığı olan insanları etkiledi. Bir anda daha salgını anlayıp tanımadan tüm dünyada yaşlı insanlar bu salgından fazlasıyla etkilenip maalesef bir çoğu da hayatlarını kaybetti. Bu nedenle ilk zamanlarda yarasadan çıktığı iddia edilen virüsün dünyadaki yaşlı nüfusu azaltmak için laboratuvarda üretildiğine dair teoriler bile ortaya atıldı.
Ve bu yüzden de 65 yaş üstü yaşlılar özel korumaya alındılar. Kısıtlamalar onlar için daha da bir kısıtlı oldu. Anne-babalar, büyük anne-büyük babalar; çocukları ve torunlarından uzun süre ayrı  kaldılar. Sokağa çıkmaları yasaklandı tamamen. Yaz aylarında bu kısıtlamalar gevşetilmişken havaların soğuması, vaka ve hasta sayılarının artması ile tekrar geldi kısıtlamalar. Ve yine en kısıtlı kesim 65 yaş üstü oldu. Günde sadece 3 saat sokağa çıkma izni verildi onlara.
Amaç onları korumak biliyorum ama bana çok da mantıklı gelmiyor sadece onları kısıtlamak.
Düşünün evde anneniz, babanız ile yaşıyorsunuz ve ikisi de 65 yaş üzeri. Siz çalışıyorsunuz, ya da alışveriş ya da herhangi bir sebeple sık sık sokağa çıkıyorsunuz. Ve dönüp dolaşıp eve anneniz ve babanızın yanına geliyorsunuz, birlikte yiyip içiyorsunuz. Virüsü kaptıysanız onlara geçirme olasılığınızın ne kadar yüksek olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Onlar kendilerini ne kadar korurlarsa korusunlar evde, sizlerden bulaşma riski sokağa çıkıp yürüyüş yaparken kapmalarından çok daha yüksek.
Peki yalnız yaşayan, arabası olmayan, maddi durumu çok iyi olmayan 65 yaş ve üzeri insanlarımız ne yapacak? Özellikle de toplu taşım araçlarına alınmadıkları düşünülürse; alışverişe, doktora ya da bankaya nasıl gidecekler?
Üstelik aylarca evlerinde kapalı ve hareketsiz kalan, resmen evlerine mahkûm edilen bu insanların bedenen ve ruhen olumsuz etkilendikleri de göz ardı ediliyor sanırım.
Türkiye Tabipler Birliği de bu yaş grubuna uygulanan kısıtlamaların kaldırılması gerektiğini düşünüyor. TTB Merkez Konseyi, 65 yaş üzeri yurttaşlarıma getirilen ve uzun süren kısıtlamaların ruhsal ve sosyal olarak olumsuz etkilenmelerine yol açtığına dikkat çekiyor ve “Bu dönemdeki gözlemlerimiz başta kas, iskelet sistemi ve dolaşım sistemi rahatsızlıkları olmak üzere, 65 yaş ve üzeri yaştaki hastalarımızın yakınmalarında artış yaşandığını göstermektedir” diye açıklanıyor.
Aslında bir bakıma onları koruyalım derken ne kadar olumsuz etkilendiklerini görmüyor gibiyiz. Kaş yapalım derken göz mü çıkarıyoruz bilemiyorum?!
Bu yaş ayrımcılığının, bu mahkumiyetin son bulmasını dileyerek, sağlıklı günler diliyorum.
Daha Fazla Göster

İlkgül Karaca

Gazeteci / Yönetici

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu
Kapalı