Mustafakemalpaşalı Büyük Bilge Ş.A nın hayat hikayesi
Onlarla ilk rastlantımız, ilk karşılaşmamız 80’li yılların sonundaydı. O yıllarda ben Düziçi Öğretmen Okulu, ortaokul son sınıf öğrencisiydim. Okulumuza o yıl birçok yeni öğretmen tayin olmuştu. Onlardan üçü vardı ki ilçe’nin kaderini değiştireceklerdi.
Muammer TOKAT, Bahri AKYOL ve Şener AKSU işte bu öğretmenlerin gelişleriyle ilçede büyük değişim başlamıştı.
Sevgili okurlar, Bursa’nın Nilüfer ilçesine geldiğinizde sizi bir tabela karşılar ve şöyle yazar; “Nilüfer’desiniz gülümseyin.”
Şimdi bu örneği neden verdim, gelin onu birlikte okuyalım.
Bizler Anadolu’nun bir köşesinde idealleri olmayan vizyonsuz, misyonsuz bir şekilde yaşayan çocuklardık. 1980 darbesi yeni olmuştu. Darbe insanların üzerinden öyle bir geçmişti ki artık hiçbir şey eskisi gibi değildi ve olmayacaktı da. Darbe gününü çocuk aklımla hiç unutmuyorum, babam mahalle bakkalıydı. 12 Eylül sabahı her zaman ki gibi rutin işlerinden biri olan saat 4’te bakkalı açmıştı. Bakkalı açmasından kısa bir süre geçmişti ki darbeci askerler geldi. İşte o fotoğrafı aklımdan hiç çıkartamıyorum. Babama bağırarak
“-sen nasıl bakkalı açarsın, bizimle geleceksin, hadi” diyerek darbeciler, hayatımın kahramanını alıp götürmüşlerdi. Suçu, bakkalı açmaktı. İşte benim verdiğim bu örnek belki de en iyimser olanıydı.
Ya işinden, aşından, eşinden, çocuğundan, hayatından olanlar. Dedim ya korkarak yaşattılar insanları.
Biz de o dönemin çocuklarıyız.
Ne beklenebilir ki…
Darbeyle idealleri çalınmış vizyonu ve misyonu olmayan bir nesil oluşturuldu.
Belki de kendi çabasıyla bir şeyler yapabilenler varsa da kendini korka korka yetiştirmeye çalışmıştı.
Evet sevgili okurlarım, bu üçlü ben onlara muhteşem üçlü diyorum, bize gülmeyi öğretti.
Hayatları kararmış, umutları çalınmış, hayalleri elinden alınmış o çocuklara bu muhteşem öğretmenler yeniden umut oldu, yeniden hayal oldu.
Ben hayatımda yeniden gülümsemeyi yeniden umutlanmayı bu öğretmenlerden öğrendim.
İşte yazımın başında Bursa örneğini vermiştim ya sanırım anladınız. Çünkü onlar çocuklarına hayata gülerek bakmayı öğrettiler, sanırım insan hayatında en önemli duygu bu olsa gerek.
Belki onlar için o günün koşullarında görevini korkusuzca yerine getirebilmek çok zordu, çünkü çoğu öğretmen darbenin etkisiyle korkarak hareket ediyordu.
İlçemizin kaderini değiştiren bu öğretmenler, o yıllarda binlerce kalbe dokundular. Şimdi bakıyorum da yetiştirdikleri öğrenciler sadece ilçenin kaderine yön vermiyor memleketin kaderine yöveremiyorlar.
Sevgili okurlar, işte insan hayatında yaşanılan bazı rastlantılar çok önemli.
Ben tarihçiyim nasıl tarihçi oldunuz derseniz, 80 li yılların sonunda dersime giren Tarih Öğretmenimin etkisi bunda çok olmuştur.
Muhteşem üçlü dedim ya, onlardan bir tanesi Şener AKSU bana tarihi sevdirdi.
Onun tarihi yaşar gibi anlatışı ve insana güven veren duruşu beni çok etkilemişti.
Derler ya ilkokul öğretmeni unutulmaz, bende emin olun ki ilkokul öğretmenlerinden ziyade bu öğretmenler daha fazla iz bırakmıştır.
Tabi ki öğretmenlerimiz ilçemizde çok da uzun kalmadılar. Daha sonra başka başka memleketlere tayinleri çıkarak dağıldılar.
Yıllar sonra ben öğretmen oldum hem de tarih öğretmeni.
Beni çok etkileyen hayatımı değiştiren idolüm olan insana bunu göstermek için çok çabaladım ama ona bir türlü ulaşamadım.
O zaman nerde facebook nerde instagram.
İçimde bir uhte kalmıştı.
2023 yılı Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı anısına bir kitap kaleme almıştım, “PAROLAMIZ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM” adıyla ilk kitabım için okuyucularımla buluşacaktım.
Ekim ayında Kocaeli’nde ilk kitap fuarına katılacaktım.
14 Ekim tarihinde ilk imza günüme, ailemle birlikte gelmiştim. Fuar alanında bir tanıtan broşürü alıp incelerken birden heyecanlandım.
Şair ve Yazarlar listesinde bir isim dikkatimi çekti,
Bu benim gelecek düşünceme yön veren öğretmenimin ismiydi.
O kadar çok heyecanlandım ki hemen telefon numarasına ulaşıp aradım.
Kendisine telefonda şunu söyledim,
“-Hocam sizi 35 yıl öncesine götüreceğim.”
Eşim ve çocuklarımla kendi imza standımızı bırakıp koşarak yanına gittik.
Sevgili okurlarım, Şener hocamı en son 35 yıl önce görmüştüm.
Aklım da kalan fotoğraf, hayata neşe ile bakan bir öğretmen fotoğrafıydı.
35 yıl sonra yaşadığım heyecanın sonunda Şener Hocam karşımdaydı ve hiçbir şey değişmemişti.
Aynı heyecan, aynı güler yüz, aynı pozitif etki hiç değişmemişti.
Tabi ki 35 yıllık süreçte boş durmamıştım. Şener Hocamın yaptığı her çalışmayı takip ettim eserlerini izledim okudum.
O sadece bir ilçenin kaderini değiştiren biri olarak kalmamıştı.
Bu süreç içinde yaptığı çalışmalarla bir çok alan da söz sahibi olan büyük bir entelektüel ve akademisyen olmuştu.
Sevgili okurlar,
Şener AKSU şair, yazar, akademisyen, ressam, filozof bir çok özelliği içinde barındıran ülkemizin son yıllarda yetiştirdiği büyük bir bilge’dir.
Maalesef ülkemizde insanlar öldükten sonra değerini kazanır, yaşarken onların değeri fark etmeyiz.
Ancak ben bu konuda çok mutluyum o yaşarken bunu biliyor ve yaşıyorum ve şunu söylüyorum ;
“İyi ki öğrenciniz olmuşum büyük bilge Ş.A”
Değerli okurlar,
Gelin bu idealist korkusuz yüzlerce esere binlerce şiire imza atan bilge öğretmeni Şener AKSU’yu birlikte tanıyalım,
Şair ve yazar, ressam. 15 Ağustos 1963, Güleş köyü / Ardanuç / Artvin doğumludur.
Ardahan Kazım Karabekir İlkokulu (1969) okuduktan sonra ailesiyle beraber Bursa/Mustafakemalpaşa’ya yerleşirler.
Ortaokul ve lise öğrenimini Mustafakemalpaşa’da tamamlar. Mustafa Kemal Paşa Lisesine 1977 de başlar 1980 de lise öğrenimini tamamlar. Daha sonra yükseköğrenimini Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Tarih Bölümünü (1985) tamamladıktan sonra Kocaeli Üniversitesi Felsefe Bölümünde de yüksek lisans (2005) öğrenimini yapar.
Memuriyet hayatı İlk görev yeri olan Osmaniye’nin Düziçi ilçesinde başlar. O yıllarda Oya Hanımla evlenir.
Düziçi Öğretmen Okulunda 1986-1990 yılları arasında görev yapan Şener AKSU, daha sonra sırasıyla Mardin Ticaret Lisesi ve Mardin Sağlık Koleji (1990) ile Kocaeli Karamürsel 100. Yıl Çok Programlı Lisesinde tarih öğretmenliği yapmıştır.
2005’ten itibaren Kocaeli Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölümünde okutman ve KOÜ Şiir Etkinlikleri Birimi müdür yardımcısı olarak çalışmalarını sürdürmüştür.
2005-2012 yılları arasında Kocaeli Üniversitesinde öğretim elemanı olarak görev yaptıktan sonra, 2012 yılında emekli olmuştur.
Şener Aksu’nu ilk araştırma yazıları, Düziçi’nin tarihi üzerine hazırlanan kitapta yer almıştır.
1996 yılından itibaren şiir, tiyatro oyunu, sahne denemeleri, tarih ve tarih felsefesi çalışmaları yapan AKSU daha sonra bu eserleri roman, hikâye, titatro ve şiir kitabı olarak da yayımlamıştır.
Akademi Gökyüzü Dergisi (2007) ve Aydili Sanat Dergisi’nin yazı işler müdürlüğü görevlerinde bulundu ayrıca Aydili Sanat Derneğinin kurucuları arasında da yer aldı.
Aynı derneğin atölyelerinde “estetik”, “dize oluşturma teknikleri” ve “felsefe okumaları” dersleri veren Şener Aksu, Aydili Sanat Yayınları’nın editörlüğü görevine halen devam etmektedir.
Şener Aksu’nun ilk şiiri 1981 yılında Öğretmen Dünyası dergisinde yayımlandı.
Daha sonraki yazı ve şiirleri Öğretmen Dünyası, Çağrı, Amatör Sanat, Tay, Akköy, Patikalar, Akademi Gökyüzü, Kocaeli Demokrat (gazete), Fayton, Yelkovan, 3.Öyküler, Şehiriçi, İlke, Art Sanat dergileri ile bir çok antolojide yer aldı.
1989 yılında Adana Büyükşehir Belediyesinin düzenlediği Uluslararası Karacaoğlan Resim Yarışmasında Jüri Özel Ödülünü aldı,
2003 yılında da Ruşen Hakkı Şiir Ödülünü Hayatın Rengi Saf Hüzün adlı kitabı ile aldı.
Şener Aksu,
Bir Kültür İnsanının Öyküsü (2017) adlı biyografi kitabında; Kekil Şimşek’in Bingöl Karlıova’dan başlayıp Bursa’da devam etmekte olan kültür, sanat dolu hayatını anlatır. Yaşadığı yerlerde unutulmaz ve büyük izler bırakan, sanatın ve sanatçının hep yanında olan bir kültür elçisinin acılarla ve sevinçlerle dolu hayat hikâyesini, sade ve akıcı bir dille okuyucularına ulaştırmayı başarır.
Rastlantı Damkalar (2018) adlı romanında, hikâyenin kahramanı Lahama’nın gözlerinde gördüğü sırrı çözmeye çalışan ama bir türlü çözemeyen Damkaların babası, atası, şahı Nak’ın gösterdiği çabalar anlatılır.
Kül Nehri (2007) adlı kitabında; Şener Aksu’nun kendi hayatından kesitler yer alır ve her şiirde hayatının önemli bir dönemecini anlatılır.
Diğer şiir kitabı Zamanı Yarım Kalan (1997) kitabında da önceki şiir kitabı Kül Nehri’ndeki gibi şiirlerini serbest vezin kullanan Aksu, ağırlıklı olarak kendi hayatında önemli yer tutan aşk, sevgi, hasret konularını işler.
Bunların dışında;
Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Ders Notları; Bu kitap,
Eser üniversitelerde okutulan Atatürk İlkerleri ve İnkilâp Tarihi Dersleri için gerekli bilgileri içermektedir. İçeriği de derslerin işlenişine yönelik tasarlanmıştır. Üniversite öğrencilerinin gereksinimleri düşünülerek oluşturulan eser, alışılagelen Cumhuriyet Tarihi kitaplarından farklı olarak 1938’den sonraki dönemi de içermektedir. Böylece dersin içeriğiyle günümüzdeki gelişmeler arasında bağ kurmak olanağı bulunabilecektir.
Futbol Benim Neyim Olur; Bu kitap,
Kale sözcüğünü bilerek seçtiğimi itiraf etmeliyim çünkü futbolun içgüdülerimize tutunduğu simgelerden biridir kale. Kale hem korunacak bir yerdir hem fethedilecek. Bu nedenle kale sözcüğü erkek bilinçaltı için fena kışkırtıcıdır. Kale bir yandan cinsel bir simgedir, diğer yandan erkeğin bilinçaltında bir yerlerde gizlenmiş olan “ilkel savaşçı kabile ruhu”nu hareke geçirir.
Olasılıkçı Siyaset Açısından Yıldırım Demir;Bu kitap,
Olasılıkçı Siyaset Açısından Yıldırım Demir, yazarın “siyaset” üzerine kavramsal yaklaşmalarından doğmuş bir eserdir. Özellikle siyasetçi konusundaki sınıflamaları, hem siyasetin anlaşılması üzerine yeni bir bakış açısı ortaya koymaktadır hem de siyasetçilerin kendilerini anlamalarına olanak sağlamaktadır. Yazarın ortaya koyduğu “olasılıkçı siyaset” kavramı ve olasılıkçı siyasetin ilkeleri, siyaset üzerine sadece teorik bir tartışma içermemektedir. Aynı zamanda uygulamalı açıklamalar ortaya koymaktadır. Yazar, olasılıkçı siyaset kuramına en uygun uygulamayı Yıldırım Demir’in siyaset yapma biçiminde bulmuş, onun siyaset yapma biçimini olasılıkçı siyaset ilkeleriyle karşılaştırmıştır.
Olasılıkçı Siyaset Açısından Yıldırım Demir, hem siyaset felsefesi hem de biyografi olarak nitelendirilebilir. Ancak en önemlisi, terori-uygulama ilişkisini apaçık sunan bir çalışma olmasıdır. Ardanuç Belediye Başkanı Yıldırım Demir’in onca olumsuzluğa karşın başarılı olmasının nedenleri tek tek ele alınmış ve olasılıkçı siyasetin ilkeleriyle karşılaştırılmıştır. Okuyucu, olasılıkçı siyasetin yaşamdaki karşılığına Yıldırım Demir’in siyaset yapma biçiminde tanık olacaktır.
Raslantı Kuzguncular¸Bu kitap,
“Ey Ki’nin öz evlatları! Bu güne kadar öldürdünüz birbirinizi, tamam… Her ağacın kurdu kendinden olur derler, tamam… Toprak aldınız, toprak verdiniz; altın aldınız, altın verdiniz, tamam… Kahraman oldunuz, köle oldunuz, tamam… Sömürdünüz, sömürüldünüz, tamam… Ama artık başka bir zaman başladı… Unutun her şeyi! Kehanetin zamanı geldi, unutun her şeyi!
Daha onlarca esere imza atan Şener AKSU’nun son eseri benimde incelediğim “Ölüler hakkında dedikodu”dur.
Bu eseri çağın filozofu Ş.A şöyle ifade etmektedir;
“Elinizdeki metin, yazarın otuz yıllık tarihçiliğiyle yüzleşmesidir. Bu yüzleşme yazarın sadece kendisiyle hesaplaşması değil, aynı zamanda bütün tarih metinleriyle de hesaplaşmasıdır. Yazara göre insanın tarihe olan merakı kaçınılmazdır; ancak tarih anlatıları kolaylıkla dedikoduya dönüşebilir. Daha vahimi bilerek çarpıtılabilir de… Öte yandan tarih bilgisi çok etkili bir bilinçaltı yönlendiricisidir. Dolayısıyla tarihsel olana uygun olmayan anlatılar, çatışmaları kışkırtarak insanlık barışını tehdit edebilir, etmektedir. Elbette bu kirliliğin önüne geçmek olasıdır. İşte elinizdeki kitap, bu olasılıkları tartışmakta ve sizi de kendi tarih anlatınızla yüzleşmeye çağırmaktadır.”
Değerli okurlar bir uyarı yapmak istiyorum, bu kitabı okuduğunuz zaman tarihe bakışınız tamamen değişecektir.