Başka sen yok!
Bir kış akşamı ancak tek bir odayı ısıtan sobanın yanına konmuş minder üstünde yüz üstü uzanmış, odun çıtırtıları eşliğinde önüme koyduğum resim kağıdı ve sulu boyalarımla okulda verilen resim ödevimi yapmaya başladım. Resim yaparken kendimi kaybettiğimi ve adeta resmin içine düştüğümü bilen annemin seslenişi ile kendime geldim.Ödevimi bitirmiş olmanın mutluluğu ile sıcacık yerimden kalkıp, resmimi kuruması için kalktığım yere koyarak buz gibi mutfağa sofra hazırlığına yardıma gittim.
Annem yine benim resim çizme konusundaki başarımı takdir edip, yemek boyunca çizdiğim resimle alakalı güzel yorumlarda bulundu. Bütün ailem benim resim ile alakadar olduğumu bilir ve ellerinden geldiği kadar beni destekler.
Ben daha küçükken her yaz tatilinde bize gelen teyzemler de benim bu merakımın farkında olduklarından her geldiklerinde resim defteri ve boyalarla gelirler, özellikle eniştemle oturup birlikte resim çizerdik. Onun her seferinde aynı şeyi çizmesi hoşuma gidiyordu. Uzakta görünen dağların arasında akan bir nehir, nehir üzerinde karşıya geçmek için yapılmış tahta bir köprü ve köprünün altında bir kütüğe sarılmış nehirde boğulmamak için direnen bir adam, onun suya yansıyan dalgalı gölgesi…
Eniştemin yaptığı bu resmin ilhamıyla bizim buralarda hiç olmayan denizi resmetmeye ve o denizde gölgeleriyle dalgalanan küçük kayıklar yapmaya başladım. Yaşım küçük olsa da denediğim resimler öğretmenim tarafından keşfedilir ve okulun en güzel köşelerine asılırdı. Öğretmenim benim bu yeteceğimden dolayı eğitim almamı ve büyük bir resim sergisine katılmamı istedi. Fakat imkansızlıklar arasında yaptığım bu resimleri geliştirmem pek mümkün değildi. Pahalı boyalar ve tuvallerden almamız imkansızdı ama bu resim sergisi fikri beni heyecanlandırdı. Öğretmenimin malzeme desteği ile okulun resim atölyesinde sergi için resim yapmaya koyuldum. Bu defa büyük bir resim yapacaktım. O nedenle bu aşama epey uzun zaman alacağa benziyordu. Hiç görmediğim bir denizi ve kendi gözlemlerimi bu koca tuvale yansıtmak pek kolay olmayacaktı. Evde de denemeye başladım ve hayaller kurdum. Denizin sesi , dalgalar , gemilerin üzerinde nasıl gittiği ve bıraktıkları izler… Tabi ki etraftaki manzaranın güzelliğinden dökülen ağaçlar ve yansımalarıda olmalıydı. Belki güneşin doğuşu ile yansıyan o kızılımsı renklerin denizdeki görüntüsü… Bunları düşünürken heyecanlanıyor ve rüyalarımda bile dalgalar içinde yüzüyordum ama yine de çizdiklerim bana yetmiyordu.
Bir gün evimize yakın, resim atölyesi açıldığını gördüm. Bir süre sürekli önünden geçip merakla resimleri ve içerdeki adamın neler yaptığını izledim uzaktan. Bu merakımı fark eden adam bir gün beni içeri çağırdı. ‘Resimlere yakından bakıp bana eşlik etmek ister misin?’ dedi. O kadar heyecanlı ve şaşkındım ki hemen içeri girdim. Hayretle etraftaki resimlerin güzelliğine bakarken en çok da kullanılan fırçalar ve malzemeler dikkatimi çekti. Bu malzemeler çok pahalı olmalıydı. Bunlar olmadan ben nasıl resim yapacaktım. Sonra merakımdan ellemeye başlayınca adam bana gülümseyerek ‘Birlikte yapabiliriz.’ dedi. Büyük bir tuvalin başına oturduk ve sohbet ederek bana nasıl resim yaptığını anlattı. Benim bildiğim bi ressam vardı o da TRT deki kıvırcık adam ve ağaçlarıydı… Bu adam da aynı onun gibi fırça darbeleriyle harika ağaçlar yapıyordu. Bana denememi söylediğinde şaşırdım ve başladım yapmaya, adam şaşkınca bana baktı ve ‘Sen her gün benim yanıma gel, birlikte resim yapalım.’ deyince ben paramın olmadığını söyledim gülümsedi ve ‘Senin yeteneğinin karşılığı para ile ölçülemez küçüğüm, seni okuldan sonra her gün bekliyorum.’dedi. Bu benim için büyük şanstı ve bu haberi anneme verdiğimde o da çok heyecanlandı. Zaten ona hergün anlattığım atölyeye benimle gelip mutluluğumu paylaştı. Ertesi gün yaptığım resimleri alıp yanına gittim. Sulu boya resimlerimi inceledi ve biraz düzeltmem gereken yerleri birlikte düzelttik. Sonra da her gün değişik fırçalarla resimler yaptık. Bazen kalemlerle bana görseller çizdiriyordu, bazen de sadece sohbet ediyorduk.
Ben yaşadığım günlerin heyecanından sergi için yapacağım resmî unutmuştum ve birden aklıma geldi. Söyleyince hayalimde bişeyler olup olmadığını sordu. ‘O görmediğim denizi yapmak istiyorum.’dedim ve artık her gün deniz resimleri, dalgalar çizdirip teknikler anlatmaya başladı. Bu inanılmaz keşif üzerine çizdiklerimin bazılarını bana veriyordu.
Bir gün artık hazır olduğumu ve tek başıma istediğim resmî yapabileceğimi söyledi ve beni kocaman bir tuvalin başına oturtarak ’başla’dedi. Tüm anlattığı teknikler gözümün önünden geçiyor fakat yine de nerden başlayacağımı bilemiyordum. Sakince yanımda oturup bekledi. Bana güç veren bu adamın o yaşlı ellerini kavrayıp öptüm, kocaman sarıldım ve gülümseyerek başladım resmi yapmaya. Başladığım bu resimi tamamlamam için bana istediğim kadar süre verdi. Neredeyse 1 ay süren bir çalışma sonrasında kendi başıma yaptığım bu resim gururumu okşadı.
Hiç görmediğim deniz ve üzerine düşen ağaçların gölgeleri, güneşin doğuşunun denizde yarattığı o renkli yansıma, üzerinde gezen kayıklar ve onların yarattığı dalgalar ile gerçekten eşsiz bir manzara resmî olmuştu bu çünkü tam da hayalimdeki deniz resmini yapmayı sonunda başardım.
Resmî görünce gerçekten büyülenen bu adam ‘Bu resim burda kalmayacak sana söz veriyorum küçüğüm.’ dedi.
Öncelikle okullar arası sergilere gönderildi resmim. Birincilik ödülünü aldığımda onu satın almak isteyenler bile oldu fakat hocam buna izin vermedi ve hep benim yanımda oldu. Bu resmî yurt dışına götüreceğini söyledi. Düşünebiliyor musun? Ödüllü resmim artık para ediyordu, hocam sayesinde resimlerimden para kazanmaya ve kendisiyle çalışmaya başladım.Önüme gelen herşeyi çiziyor ve bu aşkı içimde tutamıyordum.
Hocam bana pasaport çıkartıp resmimle birlikte Paris’e gideceğimizi söyledi. Ailemin ve benim sevincime ortak olan bu adam benim için elinden geleni yaptı ve birlikte Paris’e gittik. Resmim Paris’te çok iyi paraya alındı. Orada eski döneme damgasını vuran Claude Monet in çizdiği manzara resmlerinden adını alan izlenimcilerin sergisinde yayınlandı eserim ve benzer özellikler taşıdığı düşünülen resmim izlenimcilik üzerine yapılan en iyi eserlerden biri kabul edildi. Ayrıca yaşımın genç olması da oldukça dikkat çekti. Bu arada bana eğitim fırsatı sunuldu. Önce ailem karşı çıktı fakat hocam araya girdi ve halletti.
İki sene boyunca Paris’te dil ve resim eğitimi aldım, sonra ülkeme döndüğümde hocamın yanına gittim fakat yerinde bulamadım. Herkes çok üzgündü. Değerli hocam beni bıraktıktan bir kaç ay sonra bütün eserlerini bana emanet edip bir de mektup yazıp gitmiş, onu son kez görmeden ölmüştü.
Annemin mektubu elime vermesiyle gözlerimden süzülen yaşlar sanki kalbimi titretiyordu. içimdeki acı tarifsizdi, çok param olmuştu ama bana bu değeri kazandıran adam artık yoktu.
Kıymetli hocamın gerçek adını bile ilk kez bahşettiği bir mektuptu bu. Annemin bana hocam hakkında anlattığı kısa hayat hikayesi geldi aklıma. Annesi yabancı olduğu için ve onu kaderine terk ettiğinden o da babasıyla Türkiye’ye yerleşmiş. Sonrasında bir çok ülke de eserlerini bırakıp Türkiye’ye gelmiş. Babasını da kaybedince bir başına sadece resimlerle hayat bulmuş. Türkiye de ise adına Hasan Türkoğlu derlermiş. Bunları düşünürken elimdeki mektuba takıldı gözüm ve şunları yazmıştı.
‘Benim güzel meleğim. Seni bana Allah gönderdi ve ben de bundan şüphe etmeden yeteneğini desteklemek için elimden geleni yaptım. Bu yaşlı adamın tek isteği evlat sahibi olmaktı ama olmadı. Sen beni hergün büyük bir keyifle gizli gizli izlerken ben de seni izliyordum. Ne zaman cesaret edip içeri geleceksin diye bekledim. Merakından bile belliydi senin büyük bir ressam olacağın. İşte dedim Allahtan istediğim evlat geldi. İyi ki bana geldin ve benim gibi tek varlığı yaptığı eserler olan bu adama bir eser daha bıraktırdın. Şunu unutma güzel kızım bu dünya da başka sen yok çünkü sen benim tek varlığımsın. O nedenle bütün birikimim ve ustalığımda seninle birlikte yol alacak. Hepsi senin hakkındı ve sen gerçekten usta parmaklarını konuşturacak kadar yetenekli bir evlatsın. Ben hastalığımı öğrendiğimde karşıma çıktın ve bana son günlerimde o tatmadığım evlat sevgisini tattırdın. Kıymetlim seni seviyorum. Baban Robert Türkoğlu … ‘
Sanatçı: Claude Monet
Sergilendiği yer: Musee Marmottan Monet
Resim: impression sunrise ; izlenim,gün doğumu
Esra Tangül