Psikolog Sarıkaya: Duygusal Şiddet, Psikolojik Yaralar Açıyor

Sarıkaya, yaptığı açıklamada, kadına yönelik şiddetin “Bireyin cinsiyeti nedeniyle uygulanan fiziksel, psikolojik, ekonomik ve cinsel yönden zarar görmesiyle sonuçlanan her türlü tutum ve davranış” şeklinde tanımlandığını belirtti. Sarıkaya, “Kadını kontrol etmek, aşağılamak, cezalandırmak amacıyla bedensel güç kullanılıyorsa fiziksel şiddet, duygusal güç kullanılıyorsa psikolojik şiddet, cinsel anlamda güç kullanılıyorsa cinsel şiddet ve maddi güç kullanılarak üstünlük kuruluyorsa ekonomik şiddet ortaya çıkar. Türkiye’de kadına yönelik aile içi şiddet araştırmasına (2009) göre, ülke genelindeki kadınların %39’u fiziksel şiddet, %15’i cinsel şiddet yaşarken, %42’si iki şiddetten en az birini yaşadığını belirtmektedir” dedi.
Duygusal şiddetin (psikolojik şiddet) ilişkide güç kazanmak ve ilişkinin kontrolünü ele almak amacıyla uygulandığını belirten Sarıkaya, “Duygusal şiddet uygulayan kişiler çoğunlukla karşısındaki kişi üzerinde otorite kurmaya çalışmakta olup, büyük oranda tehdit içeren mesajlar verirler. Bunlardan bazıları; aşırı biçimde eleştirmek, tehdit etmek, aşağılamak, hakaret etmek, utandırmak, hiç iletişime geçmemek, duygusal olarak ihmal etmek, yalan söylemek, küçümsemek, görmezden gelmek şeklinde sayılabilir” diye konuştu.
“ANKSİYETE BOZUKLUĞU, BAĞIMLILIK VE DEPRESYON GELİŞEBİLİR”
Psikolojik şiddetin zamanla farklı psikolojik sorunların doğmasına ve kişide değersizlik duyguları hissetmesine sebep olduğunu kaydeden Sarıkaya, “Şiddete maruz kalan kadınlar suçluluk, yalnızlık, korku, çaresizlik, kendine güvensizlik, gerginlik ve huzursuzluk gibi duygulanımları yoğun biçimde yaşamakta bunun sonucu olarak bu bireylerde akut stres bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, anksiyete bozuklukları, alkol madde bağımlılığı, depresyon gibi bir çok psikiyatrik rahatsızlık görülme olasılığı ortaya çıkmakla birlikte kendine zarar verme davranışları veya intihar girişimleri de görülebilmektedir” uyarısında bulundu.
Çocukluğunda şiddet gören bireylerin, “şiddet uygulayan bir yetişkin olma” açısından artmış risk taşıdığına dikkat çeken Sarıkaya, “Çocuklukta şiddete tanık olmak da artmış şiddet davranışları gösterebilme ile ilişkili olabilmektedir. Aile içinde yaşanan şiddetin müdahale edilmeksizin sürmesi, çocuklarda pek çok yakın ve uzun dönemli ruhsal sorunayol açabildiği gibi, çocuk tarafından model alınmasına, sorunlar karşısında bir çözüm yolu olarak uygulanmasına ve bu şekilde şiddetin nesil nesilden aktarımına dayol açabilmektedir. İstismara uğrayan çocukların %30’u yetişkinliğinde şiddet kullanırken uğramayanlarda bu risk sadece %2-4 oranındadır” dedi.
Meral Sarıkaya, kadına yönelik şiddetin önlenmesinin öncelikle toplumun böyle bir sorunun varlığının farkında olması ile başladığını belirterek bu farkındalık çalışmalarına erkeğin de mutlaka katılımının gerçekleşmesinin sağlanması gerektiğini ifade etti.
e-Haber Ajansı (e-ha)