Önce resmimi hayal ederim, sonra da hayalimi resmederim.
Zaman hızlı geçiyor. Hiç kimse zamanı durduramıyor. Bir arkadaşına rastlıyorsun örneğin, bir başka zaman yeniden buluşabilmek meçhul ya da nerede ne zaman görüşebileceğiz bilmiyoruz. Yaşam ve zamanın ruhu hızla akıp giderken, aynı zamanda sürpriz de yapabiliyor…
Hayran kaldığım bir resmin fırça izleri… Kendisinin mütevazi tavrı güzel sohbeti ve yüzünden eksik olmayan gülümsemesi…
Aradan geçen zaman bizi yeniden karşılaştırdı ve kendisiyle geçmişte gerçekleştiremediğimiz röportajı şimdi gerçekleştirebildik.
Duygularıyla fırçalarına şekil veren ressam ve yazar Bediz Saka ile ortağı Çiğdem Aydemir kendi deyimleriyle resimlerini özgürce gerçekleştiriyor.
Bediz Saka ve Çiğdem Aydemir ile gerçekleştirdiğimiz bu röportajı beğenerek okuyacağınızı umuyor, iyi okumalar diliyoruz…
İzmir’in havasından mıdır suyundan mıdır bilinmez, çok beceriklidir İzmir kızları.
Onları evinde tam bir anne, eşinin yanında savaşçı ve destekçi, pazarda ekonomist, iş dünyasında tüccar, sanat ve siyaset dünyasında olaylara kalbiyle de bakabilen yüce bir bilge olarak görebilirsiniz.
Hayat kitabının sayfaları arasında ayakları üzerinde dik durabilmek adına omuz omuza vermiş birbirlerine “güç birliği” sağlayan iki azimli kadının hayat kesitlerini paylaşmak istiyoruz siz okuyucularımızla.
Bediz Saka, veteriner fakültesi mezunu ama mesleğini klinik dalında hiç yapmamış. Okul bitince, İngiltere’ye dil öğrenimi için gitmiş, dönüşte evlilik yapmış ve ardından iki güzel kız çocuğu sahibi olmuş ve çocuksu yaşama sevincini hala kaybetmemiş bir anne! Saka, eşiyle bir müddet birlikte çalışmış, sonrasında ise hayat mücadelesine yalnız devam etme kararı almış müteşebbis bir kadın. Aklına geleni hemen yapmaya meyilli olan Bediz Saka, ertelenen şeylerin gerçekleşmeyeceğini bu nedenle hayallerin ertelemeye gelmeyeceğini hayat felsefesi edindiğini ifade ediyor.
Çiğdem Aydemir, işletme mezunu, evli iki çocuk sahibi, röportaj esnasında bitmeyen heyecanını ve sanata olan düşkünlüğünü gösteren bir iş kadını.
Bediz Saka arkadaşını anlatırken, her dalda sanat eğitimini almış, çok donanımlı ve benim için muhteşem bir arkadaş diyor…
Çiğdem Aydemir’in hayata bakış açısını sorduk. Aydemir sorularımızı içtenlikle cevapladı:
-Çocukluğumda ve 20’li yaşlarda ne kadar çok şey hayal etmiştim. Bu hayallerimi ertelediğimi fark ettiğimde, hiç telaşa kapılmadım. Sadece sevdiğim her etkinliğe katıldım ve zevkle bilgi adına alabileceğim her şeyden istifade ettim.
Bu mücadelemin tabiri caizse ekmeğini şimdi yiyorum derler ya, yaklaşık işte bu. Genç arkadaşlara tavsiyem de bu yönde olacak. Bıkmadan kendiniz için kendinizi eğitin. Zaman içinde bunların çok faydasını göreceksiniz. Aslında bu tavsiyem kadınlara da söylenebilir. Kadınlar fırsatım yok demesinler, ne kadar alabiliyorlarsa o kadar eğitim alsınlar.
Unutmayın! Birgün mutlaka lazım olacak diyorum.
Sevgili Aydemir, neler yapıyorsunuz dediğimizde gözlerinin içi parlıyor ve bakın neler anlatıyor:
-Sevgili Egetime ailesi, biz Atölye 19 olarak hem mobilya dönüşüm hem de duvar ressamlığı yapıyoruz. Yaptığımız her işte müşterilerimizin taleplerini birinci sıraya alıyoruz. Gerek mobilya boyama gerek duvar ressamlığında, mistik motifler genellikle tercih ediliyor ama bizim için mistik yada modern çizgiler fark etmiyor. Müşterilerimiz hayal ediyor, biz gerçekleştiriyoruz. Zevkle sanatımızı icra ediyoruz. Müşterimizin talepleri ve beğenisi kesinlikle birincil önceliğimiz…
-Bediz Hanım, Çiğdem Hanımla nasıl tanıştınız?
-Aslında bizimki biraz tesadüf eseri oldu. Ben köpekler ve kediler için kış aylarında kullanılacak örgü kıyafetleri ve tasmalar yapmak istiyordum. Bu işlerden kim anlar derken, ortak tanıdıklar bizi biraraya getirdiler. Tanıştığımız dönemde kendisi Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nde (ÇYDD) eğitmenlik yapıyor, ilgili kadınlara bildiklerini öğretiyordu. Tanıştıktan sonra altı ay kadar birlikte çalıştık ve birbirimizi çok sevdik. Sonraları Çiğdem Hanım mobilya dönüşüm atölyesi açmaya karar verdiği için ayrıldık. Ancak çalışma esnasında hem dostluğumuzdan hem çalışkanlığımızdan keyif aldığımız için bir süre sonra kader yollarımızı yeniden kesiştirdi. Bir mobilya boyama işi için bir otelle görüşmeye birlikte gittikten sonra yeniden birlikte çalışmaya başladık. Şimdi hem mobilya dönüşümü, hem duvar resmi/ressamlığı konusunda çalışıyoruz.
Fırça tutmak çok başka bir duygu. Fırça tutmanın esrarengiz bir rahatlatma özelliği var. Sizin içinizdeki özgür kadının dansı var fırça darbelerinizde. O kadın dans edercesine içindekileri yansıtıyor. Bir düşünün ruhunuzla dans ediyorsunuz ve üstüne para kazanıyorsunuz. Kim istemez böyle bir iş yapmayı?
-Atölye eğitim verecekmi ?
Çiğdem Aydemir:
-Hayır, atölyede eğitim düşünmüyoruz. İşin aslı, gönüllü olarak verebilirim ama bu işi para kısmına gelince alışverişe dönünce sevmiyorum. ÇYDD’de verdiğim eğitimleri insanlar çok iyi aldılar ve zevkle yapılan işin karşılığı güzel bir şekilde ortaya çıktı ama para alışverişi olunca beklentiler değişiyor para bu işin içinde olmadığı sürece evet eğitim verebilirim. Çünkü seviyorum öğretmeyi.
Bediz Hanım, sizin bir de kitabınız var…
Bediz Saka:
-Evet, İzmirli Öyküler adında bir kitabımız var, benim kitabım değil aslında. Aylar önce değerli yazar Barış İnce’nin bir yazı atölyesine katılmıştım. Birkaç kur devam ettikten sonra, eğitim sonunda amatör katılımcılardan oluşacak olan bir öykü kitabı fikri öne attı hocamız. Böyle bir kitapta yer almak ister misiniz diye sorduğunda hepimiz havalara uçtuk ve elbette kabul ettik. Bu sayede değerli hocamın da uygun görmesiyle, ben de bir öykümle yer aldım bu kitapta. Benim için bir ön ısınma oldu bu kitap. Çünkü yazmak istediğim kitaplar için bir başlangıç oldu diye düşünüyorum.
İletişim : İnstagram : @atolye19_vintage
Gsm : 05332539474