Röportajlar

Travmalarla Yoğrulan Bir Genç Kadın Seda Topak

Röportaj yapacağımız mekana gitmeden önce aklımda iki soru vardı. Birincisi ilk röpörtajım olacağı için hazırladığım soruların yetip yetmeyeceği, diğeri ise konuğum Seda Topak’ın nasıl bir kıyafetle geleceğiydi. Sosyal medya hesaplarındaki fotoğraflara bakıldığında ilk karşılaşma anınız merak uyandırmıyor desem yalan olur.

Nitekim buluşma anı geldiğinde vücut hatlarını ortaya çıkaran derin göğüs dekolteli simsiyah bir tulumun altına giydiği beyaz sivri topuklu botlarının eşliğinde, heyecanlı bir tavırla mekandan içeri girdi. Bıcır bıcır neşeli tavırlarıyla bana uzattığı zarif hediyesi karşısında mahçup olmamla birlikte bakışlarıyla saçtığı pozitif enerji karşısında enerjinizin yükselmemesi içten bile değildi.

İçimde kendisini hemen tanıma isteği uyandıran Seda Topak’ı soru yağmuruna tutmak için çok da vakit kaybetmedim.

Seni tanıyabilir miyiz? Kimdir Seda Topak?
1992 İzmir doğumlu, Manisa’da yetişmiş bir İngilizce öğretmeniyim. 5 yıldır özel bir şirkette mesleğimi yapmakla birlikte Sosyal Hizmetlerde öğretim gereksinimi olan çocuklara eğitmenlik de yapıyorum. Hedeflerimden biri, daha çok özel çocuğa eğitim verebilmek. Ayrıca güzel sanatlar geçmişim olduğu için aksesuar alanında da (harnest vb) kendi markamı yaratmak istiyorum. Ailemin baskısına rağmen bunu başaracağım.

Ailen neden baskı uyguladı?
Çünkü ailenin en aykırı kişisi benim. Fotomodellik de babama rağmen yaptığım mesleklerden biri. Eğitim vermeyi sevsem de aslında hep sanata dair bir şeyler üreterek anılmak istedim. Bir yıl önce kendi çizimlerimden oluşan iddialı metal ve deri parçalarını içeren aksesuarlar tasarladım ve bir ay sonra şaşırtıcı bir şekilde elimde hiç ürün kalmadı. Pandemi sürecinden dolayı bir süre ara verdim.

Kıyafetin Ahlakla Bir Doğru Orantısı Olduğunu Düşünmüyorum.

İddialı giyim tarzın çalışma hayatını etkiliyor mu?
Evet. Çalışmak istediğim bazı kurumlar sosyal medya hesabımı kapatmamı ya da giyim tarzımı değiştirmemi istediler. Öğretmen imajına aykırı giyindiğimi söyleyenler de oldu. Halbuki ben bir öğretmenin ancak kendini özgür hissettiği bir ortamda Özgür bireyler yetiştirebileceğini düşünüyorum ve ödün vermemekte kararlıyım. Çünkü toplumumuzun şekilci düşünce yapısı aksine kıyafetin ahlakla bir doğru orantısı olduğunu düşünmüyorum.

Fotomodel olarak cüretkar pozlar vermek sana ne hissettiriyor?
Kadın olmaktan gurur duyuyorum, kadınsı hatlarımı beğeniyor ve sergilemekten keyif alıyorum. Amacım dişilikle birlikte sanatı buluşturan pozlar vermek aslında.

Öğretmenlerim de Benimle Dalga Geçiyordu! Sonunda Saçlarım Dökülmeye, Vücudumda Morluklar Oluşmaya Başladı.

Anoreksiya geçmişin olduğunu biliyorum. Biraz bahseder misin?
Ergenliğe 98 kg ile girdim. Beğenilmek istiyordum fakat hoşlandığım kişilerin kahkahalarına maruz kalmaya başladım. Öyle ki örnek aldığım öğretmenlerim bile kilomla dalga geçmeye başlamıştı. Bu durum beni çok üzüyordu.

Babam Kilo Vermezsen Asla Güzel Olamazsın ve Kimse Seni Beğenmez Diyordu.

Kilo vermeye nasıl karar verdin?
Bunu söylemem doğru mu bilmiyorum ama babam hep kilo vermezsen asla güzel olamazsın ve kimse seni beğenmez diyordu. Sanırım kendimi babama beğendirmek için başladı herşey. Dedemi kaybettikten sonra evde sürekli yemek yapıp yaptığım yemekleri yememeye başladım. Meğer anoreksiyanın ilk belirtisiymiş bu. Diyet ve spora başladım. Günde on iki saate yakın spor yapıp çok az yemek yiyordum.

6 Ay Sadece Günde 6 lt Su ve 1 Elma Yedim!

Sonra?
57 kg’ya ulaşıp da daha çok kilo vermek için gittiğim diyetisyen beni odadan çıkarınca 6 ay sadece günde 6 lt su ve 1 adet elma İle beslendim. Saçlarım dökülmeye, vücudum morarmaya başladı. Nefes darlığı, çarpıntı yaşamaya başladım. 30 Kg’ya İndiğimde Herkes Yaşlı Bir Kadına Benzetiyordu.

Peki normal hayata nasıl geri döndün?
30 kg’ya indiğimde 18 yaşındaydım. Vücudumda heryerim ağrıyordu. Birgün dolmuşa binmek için kapı açıldığında, benim yaşlarda bir erkek elini uzatarak “Teyze yardım edeyim, binmekte zorlanıyorsunuz” dedi. İşte o cümle benim için dönüm noktası oldu.

Psikolog yardımı aldın mı?
Evet ancak Doktor ve psikologlar ölmek üzere olduğumu söylediklerinde dahi kendimi yeterince zayıf hissetmiyordum. Yemek yemede zorluklar çekiyordum. Bir gün kız kardeşimin “Ablam sanırım ölecek. Ben onsuz ne yapacağım. İnsanlar ablasız kaldığımı düşünecek.” şeklinde yazdığı bir notu gördükten sonra annemden pizza istedim ve ilk defa 3 adet büyük boy pizzayı sonuna kadar yedim. Ardından doktorumla görüşüp hasta olduğumu kabul ettiğimi ve ne yapmam gerektiğini sordum. Azmim sonucu 45 kg civarında hastaneden taburcu oldum ve üniversiteyi kazandım.

Şah Damarım Kesildi, Boynum Kırıldı!

Böylece her şey düzene girdi mi?
Aslında girmek üzereydi, iki sene öncesine kadar.

Ne oldu iki sene önce?
Ciddi bir trafik kazası geçirdim. İçinde bulunduğum araç tırla çarpıştı. Şah damarım kesildi, boynum kırıldı ve riskli bir boyun ameliyatı geçirdim. Öğrencilerimden aldığım destek yaşama tutunmamı sağladı.

Artık röportaja başlayabilir miyiz? 🙂
Ben hazırım.
Kendini üç kelime ile tarif eder misin?
Rekabet, cesur, hırçın.

Başarı nedir sence?
Farklı olmak, kimsenin yapamadığını yapmaktır bence. Aykırı olmaktır.

Ailenin aykırı çocuğu olarak başarılı olduğunu söyleyebilir miyiz?
Başarılı olmaya çalışıyorum diyelim.

Söylediğim kelimeler sana neyi çağrıştırıyor?

Kadın: Cesur
Egetime: Kalite
Çılgınlık: Uç nokta
Marilyn Monroe: İdol
Yemek Yemek: Yaşamak için Gerekli

Doğruluk mu Cesaret mi soruma hiç tereddütsüz cesaret cevabı veren Seda verdiği cesur pozların aksine tedirgin bir havaya girerek kendisine vereceğim görevi bekliyor. Ellerini havaya kaldırarak yüksek bir sesle “Ben Bir Deliyim” cümlesini haykırmasını istiyorum. İstekli, istekli olduğu kadar tedirgin bir eda ile röportajın son görevini yerine getiriyor ve arka planda servis hazırlıkları içinde olan barista ve konukların şaşkın bakışları önünde “Ben Bir Deliyim” cümlesini haykırıyor:) Bu kadar travmatik bir hayat mücadelesinden sonra biraz saçmalamaya ihtiyaç vardı bence;)

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu
Kapalı