Bir Zamanlar 23 Nisan
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Dünya’da çocuklara armağan edilen tek bayram.
Bugün dikkat ettim de her 23 Nisan’da çocukluk anılarıma döndüğümün farkına vardım. İleri yaşlarda olmanın kaçınılmaz ruh hali son yıllarda bende de kendini göstermeye başladı. Zamanımızın büyüklerinin dilinden düşmeyen “Nerde o bizim zamanımızdaki bayramlar, ramazanlar vb” cümlesiyle başlayan sıkıcı söylemleri şimdilerde benim dilime pelesenk oldu.
Çocuğumu online okul törenine sokmaya çalışırken istemsizce içten içe “Nerede o bizim zamanımızdaki 23 Nisanlar?” demeden edemiyorum. Bu söylemi dışa vurduğum anda gelecek cevabı biliyorum. “Senin zamanını yaşamıyoruz artık, devir değişti, yaşlı olduğunu kabul etmelisin.”
Karşılaşacağım cümleleri düşününce hafif bir tebessüm yayılıyor içime. Zamane çocukları işte. Gelelim asıl konuya yani 23 Nisan’a.
Hatırlıyorum da benim çocukluğumda bu sefer 23 Nisan’a katılsam mı katılmasam mı diye bir soru dolaşmazdı ortalıklarda, dolaşamazdı. Çünkü öyle bir ihtimal bile aklımızdan geçmezdi. Devlet okulu öğrencisi olan benim bile okulumdaki neredeyse her öğrencinin ayrı görevi olurdu 23 Nisanlarda ya da milli bayramlarda. Ben ezberim kuvvetli olduğundan her daim tüm okula bağıra bağıra annemden öğrendiğim vurgulamalarla şiir okuyan öğrencilerdendim mesela. Annem bir gece önceden en Afilli beyaz yakayı alır, tören günü siyah önlüğümün üstüne iliştirirdi.
Tören günü okulumuzun rutubetli duvarlarla ve kolonlarla kaplı küçük kapalı salonunu doldururdu tüm öğrenciler. Bense salonun merdivenle birleşeceği yere yakın kısmına yerleştirilen 2 basamakla çıkılan kürsünün arkasında sıraya geçer sıram gelince kürsüye çıkıp mikrofon ayarını yaptıktan sonra şiirimi okurdum. Benim peşim sıra arkamdakiler de büyük bir hevesle şiir şarkı vb okumaya devam ederlerdi.
Bu kutlama bitince ayrıntıyı çok hatırlamamakla birlikte önde bando takımının eşliğiyle ya birkaç sınıf ya da tüm okul öğrencileri olarak 2’erli 3’erli sıraya dizilerek sokak sokak elimizdeki bayrakları sallar, 23 Nisan’ı kutlardık.
İlkokul son sınıf geldiğinde de 23 Nisan’a özel hazırlanan kıyafetlerimizi giyerek şehrin meydanındaki Atatürk Heykelinin önünde yürüdüğümüzü hatırlarım hep. Başımda beyaz kurdele, üstümde pembe gömlek ve altımda beyaz etek.
Bizim zamanımızda tek derdimiz 23 Nisan’a katılıp katılmayacağımız, 23 Nisan’ın kutlanıp kutlanmayacağı değil, havanın soğuk olup olmayacağıydı. Çünkü giydiğimiz ince giysiler sabahın erken saatlerinde tören kutlamak için sokaklara dökülen biz öğrencileri üşütebiliyordu bazen.
Tabii en önemli merak konumuzun yabancı ülkelerden yurdumuza 23 Nisan Kutlamaları için gelen rengarenk kostümlü yabancı uyruklu öğrencileri ne zaman izleyeceğimiz olduğunu da söylememek ayıp olur.
Değişen Dünya’nın değişen değerlerine elbette ayak uyduralım ama Milli Bayramlarımıza sahip çıkmayı unutmayalım…