Köşe Yazıları
ÇIĞ GİBİ BİR YAŞAM “MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ”
Kurtuluş Savaşı’nda yedi düvele meydan okuyan Türk milleti Gazi Mustafa Kemal önderliğinde yeni bir şahlanma hamlesi başlatmıştı. Atatürk yapacağı bu çalışma ile Türk milletini muasır medeniyet seviyesine ulaştırmak istiyordu.
İşte bu devrimler; yönetim, eğitim, bilim, sanayi, spor, sanat her alanda gerçekleştirilecekti.
Ülkemizde yetişmiş insan sayısı çok azdı. Avrupa her alanda bizden kat kat üstündü. Yapacağımız
çalışmalarla Türk milleti, dünya milletleri içerisinde saygın yerini alacaktı.
Gazi Mustafa Kemal’in yaptığı en büyük devrimlerden biri sanırım, Türk Kadınına Sosyal ve Siyasal
alanda yer vermesi olacaktı. Osmanlı Devleti’ni incelediğimizde kadınlar siyasal yaşamda hiçbir şekilde
yer almamaktaydı. Sosyal ve kültürel alanda da çok fazla etkinlikleri yoktu.
1926 Türk Medeni Kanunu ile en büyük devrimlerden biri gerçekleşti. Kadınlar sosyal yaşamda
erkeklerle eşit haklara sahip olurken aynı zamanda evlilikte de eşit haklardan faydalanması sağlandı.
Artık bu kanunla beraber Türk kadını; doktor, öğretmen, mühendis, araştırmacı, bilim kadını vb.
birçok alanda yer alabileceklerdi.
1930-1933-1934’lü yıllarda çıkarılan kanunlarla Türk kadını siyasal anlamda da erkeklerle eşit hale
gelmişti. Bu devrim birçok Avrupa ülkesinden de önce gerçekleştirilerek Türk kadınına hak ettiği
değerin karşılığı verilecekti. Böylece kadınlar muhtar, belediye başkanı, milletvekili, bakan, başbakan
vb. alanlarda yer alma hakkını kazanmışlardı.
Tüm bu gelişmeler ışığında Cumhuriyetin devrimleri sayesinde ülkemiz muasır ve medeni âlemde
büyük kazanımlar elde etti. Bu kazanımların en büyüğü Türk kadınının çalışma hayatında yer alması
olmuştur. Böylece birçok kadın tarih yazarak ülkenin kalkınmasında öncü rol oynayacaktır.
Cumhuriyetin destan yazan ilk kadınlarını şöyle bir incelediğimizde;
Lisans Derecesi Alan İlk Müslüman Kadın: Halide Edib Adıvar
İlk Kadın Parti Kurucusu: Nezihe Muhiddin
İlk Kadın Tıp Doktoru: Safiye Ali
İlk Kadın Tiyatro Sanatçısı: Afife Jale
İlk Kadın Profesör: Fazıla Şevket Giz
İlk kadın Milletvekili: Satı Kadın
İlk Kadın Pilot Ve Savaş Uçağı Pilotu: Sabiha Gökçen
Mimarlık Diploması Alan İlk Kadın: Leman Cevat Tomsu
İlk Kadın Öğretmen: Refet Angın
İlk Kadın Film Yönetmeni Ve İlk Kadın Oyuncu: Cahide Sonku
İlk Kadın Bakan: Türkan Akyol
Türkiye’nin İlk Kadın Fotoğrafçısı: Yıldız Moran
Evet, Kadınların sosyal ve siyasal yaşamda yer alması toplumun kendine olan güven duygusunu
arttırmış ve ülkemiz daha hızlı bir şekilde kalkınma yaşamıştır.
Kurtuluş Mücadelesi’ nde Türk kadını, erkeğiyle en ön safta yer alarak büyük bir destan yazmıştı.
Şimdi sosyal ve siyasal yaşamın her kademesinde yer alarak, ülkesini Ata’sının hedef gösterdiği muasır
medeniyet seviyesine bir an önce kavuşturmak için yeni destanlar yazmaya başlamışlardı.
Bu günkü yazımızda kısa da olsa bu destanı yazan Cumhuriyet kadınlarının birinden bahsedeceğiz.
MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ (SON SÜMER KRALİÇESİ)
Cumhuriyeti’n ilk kadın üniversite öğrencilerinden, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin ilk kadın
mezunlarından olan Muazzez İlmiye Çığ, Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük eğitim ve aydınlanma
seferberliğinin ilk neferlerinden. Kurtuluş Savaşı’yla bir milletin yeniden doğuş mucizesine tanıklık
eden bir kuşağın ilk temsilcilerinden.
Muazzez İlmiye Çığ 20 Haziran 1914 yılında Bursa’da dünyaya geldi.
Çığ, Sümerolog, bilim insanı ve tarihçi gibi hatırı sayılır birçok unvana sahiptir.
Kurtuluş Savaşı yıllarında ailesi Çorum’a yerleşen Çığ, ilkokula burada başladı fakat o beşinci sınıfa
geçtiğinde aile tekrar Bursa’ya dönmek zorunda kalmıştır. “Bizim Mektep” adlı özel bir okulda
Fransızca ve keman dersleri gördü. 1926 yılında Kız Muallim Mektebine girdi. 1931 yılında mezun olan
Çığ, babası gibi öğretmenlik yapmaya başladı ve Eskişehir’e tayin oldu.
Atatürk’ün isteği ile 1935‘te Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Sümeroloji Bölümüne girdi. 1940
yılında mezun olan Çığ, İstanbul Arkeoloji Müzesine tayin edildi. Burada, dünya için çok büyük önem
taşıyan bir işe imza attı ve Sümer, Akad ve Hitit dillerinde yazılan çivi yazılı belgeler arşivini oluşturdu
ve katalog haline getirdi. Philadelphia Üniversitesi Müzesi Tabletler Bölümü Başkanı Prof. Kramer ile
yaptığı çalışmalar ile Sümer edebiyatına yeni konular kazandırıldı, eksik olanlar tamamlandı.
Ön önemli çalışması, Tarih’in Sümerler’ le başladığını kanıtlarıyla birlikte açıklayarak İnsanlık Tarihinin
yeniden yazılmasını sağladı.
Muazzez İlmiye Çığ çalışmalarında içinde yaşadığımız coğrafyanın insan uygarlığının en önemli
merkezlerinden biri olduğunu bilimsel olarak ispatlamıştır. Günümüzün gelişmiş Batı uygarlığı en eski
uygarlıklar olarak Yunan ve Roma uygarlıklarını ifade ediyorlardı.
Oysaki İlmiye Çığ, bunun öyle olmadığını uygarlığın temelinin Mezopotamya’da atıldığını açıkça ortaya
koymaktaydı. İnsanlığın ilk ortaya çıkışında avcı, toplayıcı ve kabileler halinde yaşayan insanların
hayatını kökten değiştirecek buluşlar bu merkezde ortaya çıkmıştı. Tarım, yazı, tarih, astronomi,
matematik, takvim, sözleşmeler, ilk hukuki belgeler ve daha nicele buluşlar bu bölgede, burnumuzun
dibindeki Mezopotamya’da yapılmıştı.
İnsanlığın ilk aşk şarkısını/şiirini onlar yazmıştı.
Çığ, Medeniyet güneşinin doğudan yükseldiğini bütün bilim dünyasına kabul ettirmiş büyük bir Türk
Kadını olarak tarihe adını yazdırmıştır. Kimine göre son Tavananna, kimine göre son Sümer kraliçesi
ama ona hangi unvanı yakıştırsak azdır diye düşünüyorum. Çünkü o ömrünü bilime adayarak bugün
Türk Gençliğinin en önemli rol modellerinden birisi olmuştur.
Eğitimin bilimciler şunu söyler; çocuğa nasihat etmeyin, örnek olun…
Sonuç olarak şunu da belirtelim ki;
Muazzez İlmiye Çığ, Cumhuriyet’imizin en parlak mucizelerinden birisi olarak Türk milletinin kalbinde
yerini almıştır. Atatürk’ün çizdiği yolda hiç sapmadan yürümeye devam etmektedir.
107 yaşını dolduran değerli hocamıza sağlıklı bir yaşam diliyorum.