Köşe Yazıları

Delirmek İçin Güzel Bir Gün

Hev hev hev! Miyk miyk! Anne kalk artık sabah oldu.

Ağaran günün sersemliğiyle birkaç gün öncesinden tuvalet eğitimi vermeye çalıştığım köpeğime tasmasını takıp, altımda kedi resimli pijamam, üstüme geçirdiğim fosforlu turuncu montumla dairemden dışarı çıktım. Ne hikmetse asansöre binmekten korkan köpeğimi kucağıma alıp zemin kata geldikten sonra apartmanın dışına çıktım.

Asansörün aynasındaki aksime bakıp da yerinde zıplamamak elde değildi. Balon gibi şişmiş gözler, taranmamış saçlar, fosforlu bir mont ve dağınıkça kucaklanmış bir köpüş, nam-I diğer Asil. Aynaya dikkatli bakınca “Neyse ki kirpiklerim hala yerli yerinde” demeden edemedim. Geçtiğimiz hafta kuaförlerin açılmasıyla Corona sürecindeki mağara insanlığı modundan bakımlı olmak adına nereme ne taktırsam moduna geçiş yaptığımdan boyat boyat boyatmalara doymadığım saçlarımdan sonra kirpiklerime de ilave ipek kirpik taktırmıştım. Haliyle bu aralar ne zaman aynaya baksam Belgin Doruk’u görür gibi oluyorum. Her neyse. Nerde kalmıştık?

En son apartmanın dışında köpüşümü dolaştırıyordum. Hayret! Demek hava geç aydınlanıyor artık diye düşünerek bir saate yakın gezinti yaptık. Baktım Bir şey yapası yok “Doğğruuu eve, yoruldum ben” diyerek kucağıma aldım yine. Malum hem merdiven hem asansör fobisi var bizimkinde. Eve girdik beş dakika geçmedi salonun ortasındaki pedlere çiş ve kaka yapıverdi yavrucak:)

Çocuklarımdan hatırlıyorum. Tuvalet eğitimi konusunda bir şeyleri ters öğretiyorum muhakkak. Onlara da yazlıkta tuvaletlerini tuvalete yapmayı öğrettiğim zamanlarda bütün gün denizde yüzerken çişlerini tutup eve varınca balkona ya da salona salıverirlerdi o ana kadar içinde tuttuklarını. Belki de kendime eğitim versem daha kolay olacak bu konuda…

Eve vardıktan sonra köpüşü (bundan sonra Asil olarak bahsedeceğim kendisinden) hadi uyu artık diye telkin ederek yatağıma geçtim. Yatağımın başucundaki telefonuma uykuya dalmadan göz attığımda saatin 05:33 olduğunu fark ettim. En azından havanın karanlık olmasının bir mantığı varmış!

İkincil uykum esnasında çalan telefonlarıma rüyamda cevap verdikten sonra, aradan ne kadar zaman geçti bilinmez, odamın kapısının tırmalanma sesiyle uyandım bu sefer. Günün kaçıncı aydınını yaşadığımı anlayamadan kahvaltı yapmaya geç kaldım paniğiyle bir kahvaltı hazırladım kendime. Tabii Asil’e de. Ardından tanıdığım herkesin bayramını kutladım.

Bir süre sonra bana gelen mesajlara baktığımda bayramı babasıyla geçirecek olan kızımın uzun saçlarının bir bölümünü alnının ortasına gelecek şekilde şapka takarak saçlarını topladığını ve bana “Anne biliyorum üzüleceksin ama saçlarıma kahkül kestirdim. Ne kadar sürede uzarlar” şeklindeki serzenişli sorusuna, saçlarını kestirdiğine inanmış gibi yaparak “üzülme kızım çok yakışmış, kâkül dediğin kısa sürede uzar ”diye anlamlı bir cevap bıraktım.

Ardından yine apartman dışında Asil ile yürüyüşe çıktığımızda telefonumdan baktığım haberler sayesinde bayramın yarın olduğunu öğrendim! Neyse ki bayramını kutladığım hiç kimse bozuntuya vermeden benimkini kutlamıştı. Zaten ne demişler “deliye her gün bayram;)”

Etiketler
Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu
Kapalı