Köşe Yazıları

Öğretmenevleri ve Mağdurları Öğretmenler

1881’ yılında kurulan öğretmenevlerinin hayata geçirilme amaçları isminden de anlaşılacağı üzere öğretmenler için var olan kurumlar olmasıdır.

Hayata ilk adımların atıldığı okullarda; çocukların yapı taşı olan karakterleri, bilgileri ve hatta kişisel ya da psikolojik gelişimlerinin oluşumu, gelişimi ve tamamlanmasını sağlayan öğretmenler olur. Ülkemizde de geçmişte ya da günümüzde öğretmenlere değer veren bir kesim mevcut, Doğu – Batı önemsemeksizin her kesimde hem el üstünde tutulur hem de önyargı ile bakılır bu kutsal görev insanlarına. Her meslekte var olan zorluklar öğretmenler için de vardır elbette. Göreve gittikleri şehirlerde, ülkenin ücralarında, dağ başlarındaki köylerde zor koşullarda çalışıp, görev gibi değil de oralarda her şeye rağmen sevgi ile bulunup aktarırlar birikimlerini.

Konu başlığına gelecek olursam; öğretmenlerin mağdur olduğu psikolojik ya da sosyolojik durumların yanında haksızlığa uğradıkları durumları da sıralamak mümkün. Bunu sağlayan kurumlardan biri de ülkemin öğretmeni için kurulmuş olmasına rağmen onları zor durumda bırakan öğretmenevleri. Her şehirde bulunan, güncel sayısı 539 olan ‘öğretmenlerin evi’ olan bu kurumlarda ilk sırada mağduriyet yaşayan öğretmenlerimiz oluyor.

Bir öğretmen, bir MEB çalışanı ya da onların yakınları dışında herkesi görmeniz mümkün ve hatta sömürü alanı yapılmış durumda bu kurumlar. Buralarda konaklayamayan, imkanlarından faydalanamayan öğretmenler dışında son zamanlarda ülkemize göç eden bir toplum kesimi ya da bir tanıdığı aracığı ile konaklayan insan sayısı göze batar fazlalıkta. Herkesin bir hikayesi, anlatacak ortak bir problemi var öğretmenevleri için fakat bu serzenişlerin yetersiz olduğunun düşünüyorum, belli ki kimse sesini yeterince duyuramıyor ve bu düzen adı altındaki adaletsiz düzensizlik sürerek artıyor. Öğretmenevlerinde yaşanan mağduriyet hikayelerini bir örnek dinleyip, pek çok şikayet metni de okudum. Sorunlar hep aynı; öğretmenevine gidip aynı gün konaklama imkanı bulabilmek bir yana 2 ay önce rezervasyon yaptırmak isteyenlerin sadece yakın tarih için rezervasyon imkanı olduğu söylenerek reddedilmesi, yakın tarihte arayanlara da maalesef daha önce arayanlar tarafından dolu olduğu söylenmesi, boş odalar olmasına rağmen oda olmadığını söyleyen kurum çalışanları yüzünden geceyi bir otoparkta arabada geçirmek zorunda kalan öğretmenler, daha pek çok örnek sıralanabilir.

Benim ülkemin fedakar öğretmeni kendisi için kurulmuş ve onun aidatlarıyla idare edilen bu evlerin dışında kalıyor, adeta kovulmuş, ötekileşmiş gibi ve ülkeme göç eden insan konaklama fırsatı bulabiliyorsa bu noktada adalet aramak gerekiyor diye düşünüyorum. Nasıl ki polis ya da hakim evlerinde görev yapanlar ve yakınları dışında kimse konaklayamıyor, eğlenemiyor ve sosyal alanlarından faydalanamıyorsa, öğretmenlerin de özerk alanları olması gereken bu kurumlar korunmalı artık. Kendi evlerinde yaşadıkları gibi; yeme-içme, dinlenme, konaklama ve konfor alanı içinde meslektaşları ile sosyalleşip, emekli olmuş öğretmenlerin de bu alanları özgürce kullanıp birbirleriyle kaynaşma hakkını kimse ellerinden alamaz.

Rastladığım bir haberde öğretmenevlerinde konaklama hakkına sahip olanlar için yönergeleri maddeler halinde yazmışlar ve belirtilen birkaç madde şöyle;

Madde 4
(1) Kurumun asıl amacı eğitim çalışanlarının konaklama ihtiyacını karşılamaktır. Bununla birlikte dinlenme ve eğlenme ihtiyaçlarını da imkanları ölçüsünde yerine getirir.
(2) Kurum, eğitim çalışanlarının sosyal ve kültürel ihtiyaçları ile mesleki eğitim alanında gelişimlerine ilişkin faaliyetlere imkanları ölçüsünde destek sağlar.

Ve bu maddelerin altına iliştirilen bir diğeri ise;

Madde 13
(1) Kurumların hizmet ünitelerinden eğitim çalışanı ve yakınları öncelikli yararlanır.

4. maddeyi biraz yumuşatıp ‘eğitim çalışanı ve yakınları öncelikli yararlanır’ ibaresi ise adeta güncellenmiş, ‘öncelikli’ diyerek konaklamak isteyen sivil vatandaşların da hakkı olduğunu belirtir bir nitelik kazandırılmış! Öğretmenevlerinden kimler faydalanabilir kısmında ‘sivil vatandaşlar’ ibaresi kullanabilmeye çanak tutulmuş böylece.

Görülen başka bir gerçekte şu ki; MEB çalışanları ile sıradan vatandaşlar arasında bir fiyat farkı var ve şehirden şehre değişiyor fiyatlar, bazı şehirlerde neredeyse otellere denk. Öğretmenlerin kalamadıkları bu evlerde onlar için fiyatın düşük olması bir anlam ifade eder mi? Kaldı ki öğretmene yapılan indirim o kadar da fazla değil. Öğretmenevlerini yönetenlerin öğretmenlere ayrıcalık tanımaları ve rezervasyonları merkezi tekelden işler hale getirmeleri gerekiyor. Öğretmenevleri herkesin kalabileceği oteller değildir.

TÖS’ ün (Türkiye Öğretmenler Sendikası) yaptığı bir açıklamada; öğretmenlere ait bu sosyal tesislerden daha kaliteli ve daha ucuz hizmet alabilmeleri için bir an önce yasa değişikliği yapılması gerektiği şeklinde olmuş. O halde neden buna yönelik bir atılım yapılmıyor?

Daha Fazla Göster

Alican Mercan

Ege Time Dergisi imtiyaz Sahibi

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu
Kapalı