Egeli olmak ya da Ege’de olmak…
Tatilin bitmesiyle başlayan okul ve iş stresi, bunlarla birlikte tabi ki kış aylarına girerken başlayan başka telaşlarla bir döneme daha giriyoruz, yolumuz uzun ama enerjimiz yüksek, yeniliklere de hazırız.
Dergimizin ilk sayısı Temmuz ayında buluştu sizlerle ve aldığımız olumlu geri dönüşler tetikleyici oldu bizim için. Bu süreçte ekibimize yeni katılanlar da oldu; yenilendik, değiştik ve böylece içeriği de çeşitlendirmiş olduk. Bu sayıda da farklı alanlardan köşe yazılarına yer verdik; kültür sanat, sinema, kişisel gelişim, sağlık… Ege haberlerinden kendinizi şımartmak için gidebileceğiniz mekanlara, sosyal projelerden eleştirel metinlere kadar pek çok içerik sizi bekliyor. Bu sayıda dergimizin kapağında yer alan simgesel anlatımı yansıtan Nazan Arısoy’a teşekkür ederek bu eylemi ve amacını paylaşmak istiyorum sizlerle: Dünya üzerindeki kadınların büyük çoğunluğu, korktukları için yardım istemiyorlar. Tetikleyici olan korku faktörü olayları daha da işin içinden çıkılmaz hale getiriyor ve kadınlar hem fiziken hem de zihnen tutuklu kalıyor. Bu kampanya; kadın, çocuk, statü, yaş, din, ırk gözetmeden aile içi şiddete uğrayanların tek kelime etmeden yardım isteyebilmesini amaçlıyor. Adı, ‘Siyah Nokta Hareketi’. Avuç içine boyanan siyah bir nokta ile şiddet mağdurları imdat çığlığını iletmiş oluyor. Kısa sürede çok sayıda insana ulaşan hareket kadınların ya da çocukların bu çağrı şeklinden haberdar olup, seslerini böyle duyurup, sıkıntılarını haykırabilmesini umuyorum.
Ege’de olmak, bu bölgenin ekonomisini, kültürünü, sanatını öğrenip sizlere aktarmak ekibimiz için keyifli bir yol oldu. Ege’nin İzmir’e, İzmir’in de bize katacağı çok şey var ve biraz değişim de herkese iyi gelir.
Keyifli bir sonbahar diliyorum, şimdiden keyifli okumalar.
Sevgiyle…
