SINAV KAYGISI
Öncelikle kaygıyı tanımlayalım , Kaygı; bedenin ve zihnin, tehdit ya da tehlike altında bulunma algısıdır. Aslında belli bir kaygı düseyi bireyin başarısını olumlu yönde etkiler , onun gayret ve şevkini arttırır. Sınav kaygısı , herhangi bir sınav veya performans anında bireylerin yaşadığı heyecansal , duygusal ve stres durumudur. Sınav kaygısı yüksek olan bireyler sınav anında veya, grup içinde konuşma, soru sorma , yüksek sesle okuma, vb gibi etkinliklerde de korkulu, sinirli, gergin ve heyecanlı olurlar.
Süreç olarak ; sınav kaygısını, iki bölümde ele almak daha doğru olacaktır. Bunlar; ikincil çocukluk dönemi dediğimiz ilkokul çağı ve ergenlik çağıdır.
İlkokul çağında ebeveynlerin mükemmeliyetçilik anlayışı ve çocuklarından kendi gibi olma istekleri ile beklentileri yüksek olur. Çocukluk çağında anne baba , beklentileri doğrultusunda hareket edemeyen çocuklar suçluluk duygusuyla baş başa kalır ve vicdan duygusu altında ezilir. Diğer bir unsurda ebeveynlerin kendi yaşantılarındaki başarısızlık ve hayal kırıklıklarıdır. Bu geçmiş başarısızlığı kendini tatmin için çocuklarına yükler ve yüksek başarı beklentisi içine girerler . Daha sonra çocuk bu duruma karşılık veremediği anda , aldığı tepkilerle hayal kırıklığı yaşar, kendisini mutsuz , değersiz başarısız hisseder .Gelelim ergenlik çağına ; Bu süreçte bilişsel faktörler ,genetik faktörler, çevresel faktörler, cinsiyet, aile tutumları önem arz etmektedir.
Sınav kaygısının çocuklarımız üzerindeki etkileri nelerdir ?
Huzursuzluk, mutsuzluk, endişe, tedirginlik, başarı korkusu, iç sıkıntısı , uyku problemleri, terleme, karın ağrıları ve benzeri bedensel yakınmalar olur . Birey kendini yetersiz ve değersiz hisseder . Ayrıca özgüven düşüklüğü , başarısız hissetme bu gibi durumlar sınav kaygısı yaşayan çocuklarımızda görülmektedir.
Duygusal olarak zaten zorlu bir dönemde olan çocuklarımız, sınav kaygısı yaşadıklarını farklı yollarla yansıtır . Sınav hakkında konuşmayı reddeder. Sınav puanlarında belirgin düşüşler yaşar. Ders çalışmada isteksizlik olur. Dikkat dağınıklığı ve odaklanamama sorunu yaşar. Gelecek planları hakkında konuşmaktan çekinir.
Sınav kaygısıyla baş etmeye çalışan çocuğuma nasıl yardımcı olabilirim ?
Çocuklarımıza sınav ve sınav sonuçlarının, hayatındaki en önemli şey gibi yansıtılmayalım. Sınav, kişinin başarısının doğrudan bir göstergesi olmamalı, hayatının merkezinde, ana amaç olarak yer almamalıdır. Çocuğunuzla konuşun , kaygı hissettiren durumları paylaşmasını rica edin. Neden endişe ediyor ve çözüm odaklı , mantık çerçevesinde hareket edin . Sevgi diliyle rahatlatıcı bir üslup kullanalım . Endişe noktalarını irdeleyip çözüm arayın , yetemediğiniz yerde uzmana başvurun.
Sınav öncesinde sakin olmalı, iradesini kontrol etmeli , kendini teselli , telkin edici cümleler kullanmalı mesela ; ben her şeyi elimden geleni yaptım başaracağım, panikleme yapacak soruları geç , diğer sorulara bak ,stres ve panikten sakın ve böyle bir durumda ne yapacağız : stres ve kaygı tehdidinde gerilen bedeni gevşeterek rahatlatırsak , beyin rahatlama sinyalleri ile normale dönecektir. Bu nedenle gevşeme teknikleri uygulanmalıdır. Yaşıtları arasında kıyaslama ve karşılaştırma sakın yapmayalım . Bu gibi karşılaştırmalar ve kıyaslamalar yapmaktan kaçınalım .
Tek bir sınavla mı belirlenir çocuğun geleceği , çocuğa fizik dersinin ne gereği var, diyen aileler için dikkat diyorum . Bunlar çocukta önyargı oluşturur . Önyargıyla yaklaşmak motivasyonu engeller , ve bireyi soğutur.
Boş zamanları, çocuklarımızla kaliteli zaman geçirebileceğimiz aktiviteler ile doldurmaya çalışalım . Onun yanında olduğunu ve ona sonuç ne olursa olsun önemli olan kendisinin olduğunu hissettirin. Hedeflerin net olması sağlayalım ve çalışma planını düzeyine göre yapalım. Odaklanamama ve dikkatini verememe gibi durumlar da mindfulness dediğimiz bir teknik vardır , dikkati toplamak ve odaklanmak .
Çocuklarımız nasıl ders çalışmalıdır ?
Tekrarlar yapmalıdır. Kısa süreli bellekteki bilgiler tekrar yaptıkça daha kalıcı olur . Bu tekrarlar günlük , haftalık, aylık süreçlerde yapılmalıdır. Test çözmenin ana mantığı bilgiyi tekrar ederek hafızada daha uzun, kalıcı hale getirmektir. Öğrendiği yeni terimleri kodlayarak öğrenmeye çalışmalıdır. Burada Ausubel’ in bağdaştırmalı öğrenim modelini kullanacaktır. Anlamadığı yer için öğretmenine danışmalıdır ve bu durumdan utanmamalıdır. Yazarak çözümler yapmalıdır. Küçük notlar almalıdır . Planlı , programlı bir şekilde çalışmalıdır .Yanlış yaptığı sorulara daha çok odaklanarak geri dönüt yapmalıdır. Duygulardan korkulardan kaçmak kurtuluş değildir. O korku ve duyguyu fark ederek çözüm üretmek, mücadele etmek en iyisidir .
Ebeveynler çocuğun ders çalışma konusunda ne gibi yol izlemelidir ?
Onunla yapıcı konuşması gerekir , motive edici kelimeler söylemeli , düzeyine uygun çalışma planı yapmalı ve bu plan açık ve net olmalıdır. Öğrenme ortamının rahat olması çocuğa güven verir, bu da dopamin hormonun salgısını arttırır . Dopamin , problem çözme , analiz yapma ve belleğin güçlenmesini sağlar. Protein dopaminin yapısında bulunur bu nedenle sabah ve öğleyin protein ve vitamin ağırlıklı olmalıdır. Bu beslenmeyle dikkatin ve belleğin güçlenmesini sağlar , akşamda karbonhidrat türü besinler , çok aşırı olmadan tüketilmelidir. Bu da seratonin rahatlama hormonu salgısını arttırır . Çikolata rahatlatan, sakinleşmeyi sağlayan seratonin hormonu salgısını arttırır.
Bireyin mutluluğu her şeyden daha önemlidir diyerek Goethe’nin sözüyle sonlandırıyorum , ” bir şeyi öğrenmek için, her şeyden önce onu sevmek gerekir.”