TÜRKİSTAN POST KAVGASINA MI KURBAN GİTTİ?
Vefatının 29.'cu yıldönümünde İsa Yusuf Alptekin ve Üç Efendiler konulu panel İstanbul'da İBB 1453 Çırıpıcı Sosyal Tesisleri'nde gerçekleştirildi.
Panele katılan İsa Yusuf Alptekin Vakfı Genel Sekreteri Abdullah Oğuz; “Biz vatanı işgal altında, halkı soy kırıma uğrayan bir milletiz. Gençlere Doğu Türkistan tarihini anlatırken her zaman söylüyorum: “Liderimiz Yakup Han, Çinliler tarafından zehirlenerek öldürüldüğünde dört evladı vardı. Yakup Han’ın ardından evlatları, halkı ve toprakları için birlik olup mücadele etmesi gerekirken post kavgasına tutuştu. Onlar birbiriyle rekabet halindeyken karşılarında tam 100 bin kişiden oluşan güçlü bir Çin ordusu vardı. Bizim bugün, Yakup Han’ın geçmişte dört çocuğunun arasında yaşanan post kavgalarının benzerlerine girmek gibi bir lüksümüz yok. Çünkü bizler toprakları işgal edilmiş, soykırıma uğramış, göçe ve sürgünlere zorlanmış bir ulusuz, Cenabı Allah hepimizi davasından kaçınmayan, post kavgasına girmeyen insanlardan etsin.” Diye konuştu.
Bu haykırışın ardından panele konuşmacı olarak katılan Mualla Uydu Yücel, Ömer Kul, Ilgar Alptekin ve Abdullah Oğuz’un anlatımlarıyla Karamanoğlu Beyi Nure Sofi grubu olarak Üç Efendileri dinledik, kim olduklarını anladık. Doğu Türkistan ve Uygur halklı için önemini, kimliklerini, mücadelelerini, çileli hayatlarını ve dava adamı olmanın önemini üç efendilerin şahsında bir kez daha idrak ettik:
Oysa ülkemizde Doğu Türkistan” ile UYGURLAR olarak bilinen halkın tarihi ve kaderleri çok fazla anlaşılan bir konu değildir. İlk defa Celal Bayar döneminde Türkiye’ye sürgün kabul edilen Uygurların tarihlerinde Üç Efendiler oldukça önemli. Yıllardır bizimle birlike yaşayan Uygurların liderlerini, yani “Üç Efendiler” olarak bilinen İsa Yusuf Alptekin, Mehmet Emin Buğra ile Dr.Mesud Sabri Baykozi (Baykuzu)’yi bilmeden ne yapmaya çalıştıklarını anlayamayız.
O halde sırayla Doğu Türkistan tarihinde ve geleceğinde önemli yeri olan Üç Efendileri ülkemizde ki çok kısıtlı kaynaklara rağmen tanıyalım:
Üç Efendilerin ilki Mehmet Emin Buğra Kimdir?
Günümüzde bir ideal uğruna yola çıkan herkesin iyi bilmesi gereken kurallar, dün de bugünde aslında değişmedi. Üç Efendinin, yokluk içinde mücadelesini ilk olarak siyasetçi ve yazar Mehmet Emin Buğra’yı anlatarak başlayalım:
Doğu Türkistan davası deyince akla “Üç Efendiler” gelir. Günümüzde bu hareketin önde gelen isimlerinin başında Dr. Mesut Sabri Baykozi, Mehmet Emin Buğra ile İsa Yusuf Alptekin gelir.
Üç Efendilerden siyasetçi ve yazar olan Mehmet Emin Buğra; Uygur aydınlanma hareketinin önemli ismidir. 1901 senesinde Doğu Türkistan’ın Hoten şehrinde dünyaya gelir. Dindar bir ailede doğup büyüyen Buğra, ilk tahsilini dokuz yaşında tamamlar. Fakat daha küçük yaşlarda anne ve babasını kaybeder, bunun acısıyla hayata tutunmaya çalışır. Hoten şehrinin ileri gelen tabiplerinden dayısı tarafından himaye edilir. Dayısı dönemine göre Buğra’ya iyi bir eğitim aldırır ve genç yaşta bilgisinden dolayı “HAZRETİM”olarak anılır.
Daha küçük yaşlardayken Çin zulmü ile yakından tanışır. Yaşadıklarını, şu cümlelerle anlatır: “Sağımı solumu fark ettiğim günden itibaren Çinli memurların Şarkî Türkistan halkına yapmakta olduğu zulüm ve kibirleri ve vatandaşlarının bu durum karşısındaki çaresizliği ve her haktan mahrûmiyetinden çok müteessirdim. Bu dertten çok geceler hayal ve vesveselerle uykusuz sabahlıyordum. Fakat yaşım küçük, bilgim yok, tecrübesiz, maddî ve mânevîyönden güçsüz olduğum için bu dertlerimi hiç kimseye söyleyemiyordum.”
Bu duygularla eğitilen Mehmet Emin Buğra, genç yaşta artık Uygur Türklerinin öncü simalarından biridir. Bu noktada ilk hedefi, milletini uyanışa çağırmak ve Çin zulmüne halkıyla birlikte yekvücut “dur!” diyebilmektir. İşte, İsmail Gaspıralı’nın başlattığı Ceditçilik hareketi onun hayatının ikinci dönüm noktası olur. Mehmet Emin Buğra, öğrencilerini teşkilatlandırıp siyasi mücadele hayatına ilk adımını atar. 1931 senesinde iki kişiyle başlayan direniş hareketi, 1932’de üç yüz kişiye çıkar. Öncelikleri üye sayısını artırmak ve gerekli teçhizatlar ile direniş faaliyetlerini geliştirebilecekleri parayı toparlayabilmektir.
Mehmet Emin Buğra, uluslararası sahada da Doğu Türkistan meselesini daima duyurma gayretindedir. O dönemler Sabit Damolla ile yakın olan Buğra, Damolla’nın 1932 senesindeki Türkiye ve Hindistan gezisinin dönüşünü bekler. Sabit DamollaAbdülbeki, I. Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin başbakanı ve Doğu Türkistan bağımsızlık hareketinin Uygur lideridir.Damollaseyahatinden, Şarkî Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin kurulmasında büyük katkılar sağlayacak bilgilerle döner. Böylece 1933 yılında Şarkî Türkistan İslam Cumhuriyeti kurulmuş olur.
Mehmet Emin Buğra, güç toplamak için yola çıkar ve Hindistan’a gider. Fakat Hindistan’da İngilizler, Buğra’nın faaliyetine engel olur. Yaşanan olayın ardından Afganistan’a Kabil’e gitmeye karar verir ve burada tam yedi sene kalır. Bu süre zarfında çokça araştırma yapar “Şarkî Türkistan Tarihi” adlı eserini kaleme alır. Türkiye’nin Kabil Büyükelçisi edebiyatçı ve siyaset adamı Memduh Şevket Esendalile yakın ilişki kurar. Buğra’nın fikirlerinin şekillenmesinde Esendal’ın etkisi büyüktür. Hatta Büyükelçi’nin yardımlarıyla 10 Uygur öğrenci, Türkiye’ye eğitim için gönderilir. Bu esnada Orta Doğu seyahatindeki İsa Yusuf Alptekin, Kabil’e uğrar ve Mehmet Emin Buğra ile yolları kesişir. Mücadelelerine Çin’de devam etme kararı alırlar. Böylelikle Üç Efendiler Hareketi’ni; Dr. Mesut Sabri Baykozi, İsa Yusuf Alptekin ve son olarak Mehmet Emin Buğra tarafından ilk tohumları Türk büyükelçi Mahmut Şevket Esendal’ın telkinleriyle atılır.
Üç Efendi Çin’e döner ve büyük çabalar sonucunda 12 Kasım 1944 yılında Doğu Türkistan Cumhuriyeti kurulur. Mehmet Emin, özlemini duyduğu vatan topraklarına ayak basar ve böylece hasreti son bulur. Üç Efendiler Hareketi’ndeki isimler; devletin kurulmasıyla birlikte ilmi, kültürel ve siyasal manada pek çok başarıya imza atarlar. Fakat Çin, başta küçümsediği bu topluluğu, bir tehlike olarak görmeye başlar. Önlerini keser, faaliyetlerini sonlandırır. Buğra ve dava arkadaşları 1951 yılının Aralık ayında Türkiye’ye sığınırlar. Burada çalışmalarına ve mücadelelerine devam ederler. Altmış dört senelik ömrüne diasporada yaşamasına rağmen Mehmet Emin Buğra pek çok araştırma, dergi ve gazete sığdırmıştır.
Üç Efendilerin İkincis Dr. Mesut Sabri Baykozi kimdir?
Dr. Mesud Sabri Baykozi, 1887 yılında İli vilayetine bağlı Gulcaİlçesinin Arvuz köyünde dünyaya gelir. Baykozi, eğitimini Türkiye’de tamamlar. Uygurlar için önemli olan “Üç Efendiler”denbiridir.Dr. Mesut Sabri Baykozi’nin yaşının ilerlemiş olması dolayısıyla kaldığı Doğu Türkistan’da Çin silahlı kuvvetlerince şehit edilmiştir. Baykozi’nin şehadetinin ardından İsa Yusuf Alptekin ile Mehmet Emin Buğra mücadelelerini yürütecekleri ülke arayışına girmişlerdir. Mehmet Emin Buğra ve İsa Yusuf Alptekin ile birlikte Doğu Türkistan davasını ülke içinde ve dışında birçok platformlara taşır, uluslararası birçok konferanslara katılırlar.
Üç Efendilerin Üçüncüsü İsa Yusuf Alptekin Kimdir?
Doğu Türkistan’ın tarihi, siyasi ve kültür merkezi olan Kaşgar’ın 60 km güneyinde, Yarkent ve Hoten yolu üzerinde bulunan stratejik öneme sahip Yenihisar ilçesinde 1904’te dünyaya gelmiştir. Babası Yusuf Bek, çevresinde sevilen, önde gelen cemaat önderi idi. İyi bir eğitim alan İsa Yusuf Alptekin’in yıldızı Çin- Japon savaşı bütün şiddeti ile sürdüğü yıllarda parladı. Çin Halk Partisi (Gomindang) idaresindeki Çin yönetimi, Çin’in tezlerini anlatmak ve ülkelerin desteğini sağlamak için kurulan iyi niyet heyetine genç Uygur Türkü, İsa Yusuf’ u üye olarak seçer. İsa Yusuf Alptekin bu görev nedeniyle diplomasiye ilk adımını atar. Kendisi Uygur Türklerinden çıkan ilk diplomattır ve bir anda kendisini diplomasinin çetin mücadeleleri içinde bulur.
Heyet, Güneydoğu Asya ülkelerinden İngiliz sömürgesi olan Birma, Hindistan, Afganistan, İran ve Türkiye’yi de kapsayan, aylarca süren ziyaret gerçekleştirir. Bu arada Hindistan’ın ünlü şâiri Tagora, siyaset adamları Gandi, Nehru ve onun daha sonra Hindistan Başbakanı iken öldürülen kızı İndıra Gandi ile Afganistan kralı Muhammed Zahirşah’la görüşür, tanışır.
Hindistan’da siyasi sığınmacı olarak İngilizlerin sıkı kontrol ve gözetimi altında âdeta eli ve ayağı bağlanmış olan Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyeti’nin kurucularından ve Doğu Türkistan bağımsızlık mücâdelesinin, Hoten cephesi komutanı Mehmet Emin Buğra ile görüşür. Kabil’de ise Türkiye Büyükelçisi Mahmut Şevket Esendal, üç efendiler olmalarını sağlayan buluşmayı yapar. İsa Yusuf Alptekin, Mehmet Emin Buğra ve Dr. Mesut Sabri Baykuzu’yu birbiriyle tanıştırıp, ekipleşmelerini sağlar.
Çin’e döndüklerinde ise vakit kaybetmeden Dr. Mesut Sabri Baykuzu, Mehmet Emin Buğra, İsa Yusuf Alptekin ve diğer ülküdaşları ile kurdukları dernekler, çeşitli gazetelerle, dergilerle üç efendiler hareketini başlattılar.
Dünya Savaşı’nın sona ermesinden sonra galip müttefik ülkeler, Yalta Konferansı’nda bir araya gelir. Bu konferansta Stalin bir kez daha Doğu Türkistan’a ihanet eder. Batılı liderlerin de kayıtsız kalması sonucunda Doğu Türkistan tekrar Çin’in nüfuz bölgesine verilir. Japonların yenilmesi ile serbest kalan Mançurya’daki Çin Ordusu, yine Stalin’in askerî ve lojistik yardımı ile Sibirya demiryolu üzerinden Doğu Türkistan’a nakledilir. Doğu Türkistan Cumhuriyeti, Çin Merkezi Hükümeti ile görüşme ve anlaşmaya zorlanır. Stalin’in tehdit, baskı ve dayatması ile 12 Bitim Tohtamnamesi (12 maddelik anlaşma) imzalanır. Urumçimerkezli Doğu Türkistan Eyalet Hükümeti tesis edilir. 15’i Türklerden 10’u ise Çinlilerden oluşan yeni bir yönetim kurulur.
Türkiye’de öğrenim gören Dr. Mesut Sabri Baykuzu Eyalet Hükümet Başkanı Mehmet Emin Buğra, Başkan Yardımcısı ve Bayındırlık Bakanı ve İsa Yusuf Alptekin Kabine Üyesi (Devlet Bakanı karşılığı =Genel Sekreter) olarak görev alır. “Üç efendiler” olarak anılan liderler Doğu Türkistan genelinde Medeniyet ve Akartış Uyuşması (Kültür ve Aydınlanma Derneği) kurarak yeniden aydınlanma, kendine dönüş ve kültür hareketini başlatır. Ancak 1949 yılında Rus devlet başkanı Stalin’in yardımıyla Çin Ordusu Doğu Türkistan’ı işgal eder. İsa Yusuf Alptekin, Mehmet Emin Buğra ve diğer milli liderler “Vatan için vatandan ayrılma şiarı” ile kış şartlarında karlı Himalaya dağlarını aşarak Hindistan’a iltica ederler. Eyalet Hükümet Başkanı Dr. Mesut Sabri Baykuzu ileri yaşı sebebi ile bu hicrete katılmaz ve ülkesinde kalmayı tercih eder. Daha sonrası Çin’de esaret altında şehit edilir.
Türkiye’ye Nasıl Yerleşildi?
İsa Yusuf Alptekin ile 1952 yılında mücadele ve kader arkadaşı Mehmet Emin Buğra ve aileleriyle birlikte Türkiye’ye gelmeleri için dönemin cumhurbaşkanı Celal Bayar’dan özel izin çıkartılır. 1937 ve 1949 yıllarında Hindistan’a iltica eden Uygur ve Kazak Türklerinin Türkiye’ye iskânlı göçmen olarak kabul edilmeleri bu sayede sağlandı.
Bu tarihlere gelindiğinde ise Üç Efendi’den artık ikisi hayatta kalmıştı. İkisinin de çileli ve zor hayatları Türkiye’de Doğu Türkistan davasını anlatmaya çalışmakla bitecekti. Maddi ve manevi güçlükle geçen ömre Mehmet Emin Buğra’nın kalbi daha fazla dayanamayacak, 14 Haziran 1965’te Ankara’da vefat edecekti. İsa Yusuf Alptekin ise 1995 yılında İstanbul’da vefatına değin sürgün gönderilen, asimilasyona uğrayan halkı için çalışacaktı.
Doğu Türkistan davasının çilekeş liderleri bir diğer adıyla Üç Efendisi ömürlerini, dünyanın birçok yerinde dağınık ve zorluk içinde yaşayan Doğu Türkistanlılara adadı. Çin hükümeti tarafından kimlik bilinci gelişenler zindanlara atılırken, sürgün gönderilenler dünyanın değişik ülkelerinde diaspora olarak yaşadılar. Büyük bir kısmı da Üç Efendilerin çabalarıyla Türkiye’ye getirildi. Asimile edilmeden, huzur içinde yaşamaları sağlandı.
Hazırlayan: Nurten Ertul