Türk’ün tarih boyunca en büyük rakibi yine kendisi olmuştur.
Pek çok Türk devleti bir başka Türk devletinin saldırısıyla veya düşmanla yaptığı işbirliğiyle yıkılmıştır.
Bu gerçek günümüze de evrilerek gelmiştir. Bugünün şartlarında “nokta atış” yaşananlar aslında bu tarihi temellidir.
Özellikle İçanadolu, Isparta, Burdur, Afyon gibi kentlerde bunu görmek mümkün.
Örnek mi? Aşağıda nakledilen anıda mesela karşımıza çıkıyor…
“İki Niğde var.
Birisi Borluların başı çektiği kendilerini eşraf ve beyazın beyazı görenler. Bunlar Niğde’nin köy ve kasabalarını ötekileştirip hiçleştirmeyi tercih ederler ekseriye.
En basit örnek bunların genellikle yüreklerinin kapkara olduğunu gösteren…” Gölcük’te henüz 7 yaşındaki kız cocuğunu bugün Göçerler olarak bilinen kitapçıların kızı eğitimci Nevriye Ökten ( allah rahmet eylesin) kum tahtasında adeta işkence yapıyor. Minicik kız çocuğunun avuç avuç saçını yoluyor. Öyle ki sınıftaki bir diğer küçük çocuk Papi ( Muhacir kızı ) gidip “sana ile suna” yı ayıramadığı için ders boyu saçı yolunan çocuğun annesine, haber veriyor. Anne geldiğinde minicik kızının kum tahtasının başında, hala işkenceye maruz kaldığını görüyor.
Öbek öbek yolunmuş saçları görüyor.
İşkencecinin elinden kızını kurtarıyor.
Kısaca Bor ve Niğde yerlisi kimilerine göre işte budur.
Bugün bu huyları değişmiş midir? Asla.
Belki köylülere , özellikle de çocuklarına
1950’lerde olduğu gibi fiziki işkence yapamıyorlardır. Ama yürekleri aynı olabilir. Neden değişmek zorunda kalsınlar ki?
Oysa ne zaman ki kendilerini eşraf ve beyazın beyazı görenlerin yürekleri gerçekten sevgiyle, zekayla, merhametle dolacak; işte o zaman güzelleşeceklerdir. Bakıyorum bugün hala bu durumda olanlar kapkaralar.”
NOT: Bu anı 1953 yılının Niğde’sinin Gölcüğ’ünde yaşanmış. Neredeyse olayın üzerinden 70 yıl geçmiş. O küçücük kız çocuğu bugün olmuş gibi yaşadığını unutmaz, anlatır.
O kız çocuğu, Niğde’nin yerli ailesini herşeye rağmen hayırla anar. “Bizleri güzel eğittiler” der.
Ancak hayırla anılmaya değer olup olmadıklarına okuyucu karar versin.