Yaşamın Bir Gerçeği Acı
Sahilde çıplak ayakla dolaşırken , ayağınıza diken batar ve acısını anında hissedersiniz . Sevdiğiniz birinden ayrılırsınız kederlenir , hüzünlenir ve acı hissi duyarsınız .Peki bu duygulara neden olan acı nedir ?
Psikolojik ve fizyolojik olmak üzere iki tür acı vardır. Fizyolojik acı , organizmanın tehlike anında sinirler aracılığıyla beyne ilettiği duygulardır . Bu , organizmanın kendini dış tehlikelerden korumak amacıyla bilinçte bulunan ; açlık , susuzluk , korku gibi ilksel duygular olarak vardır. Psikolojik acı ( ruhsal acı ) birilerinin kaybını yaşama , hayal kırıklıkları , beklenmedik olumsuz durumlar , travmatik olaylar gibi nedenler sonucunda ortaya çıkar ve fizyolojik acıyla da bulunabilir. Psikolojik acı , keder , elem , hüzün , utanç gibi negatif duygular sonucunda hissedilen zihinsel acı çekme sürecidir , ileri seviyelerinde dayanılması güç tedirginlik durumu da yaratabilir.
Zihnimiz geçmiş yaşantılardaki acıları deneyimler , kayıt eder ve bunlarla tekrar karşılaşmamak için organizmayı koruyabilmek çalışır. Beynin limbik sisteminde , kişilerin tehdit olarak algılayabileceği potansiyel durumları değerlendirir ve reflekslerin oluşmasını sağlar. Örnek olarak sobada eli yanan bir çocuk , tekrar sobaya elini yaklaştırdığında hemen elini geri çeker.
Diş ağrısı fiziksel bir acıdır , zihnin bu acıyı büyütmesi , düşünmesiyle ıstırap şekline dönüşür. Zihnin acılara getirdiği yargılayıcı düşünceler ile ıstırap oluşur . Bu acıların şiddeti bireyden , bireye değişebilen sübjektif bir özellik taşır. Acıların bir nesnel ve duygusal gerçekliği vardır.Duygusal acıların şiddeti bireyde depresif anksiyite bozukluklarına neden olabilir.
İç dünyamızdaki duygulardan kaçmak , onu bastırmaya çalışmak daha çok acı çekmemize neden olur. Günümüzde bir çok insan acıyı unutmak , silmek , mutlu olmak için meditasyon teknikleri veya psikologlardan medet ummaktadır. İleriki seviyelerde doktorlardan palyatif tedaviyle , acıdan kurtulma yöntemlerine başvurulmaktadır.
Acıyla mutluluk senkronize olarak , eş güdümlü çalışır. Bu acıyla beraber hareket etmek gerekir , acı yoksa kazanç da yoktur. Yaşantımızın ilk anından itibaren acıyla başlarız. Herman Hesse ”Acı kendisinden korktuğun zaman canını yakar , senin peşini bırakmıyorsa yalnızca ondan kaçtığın içindir. Bir tek kurtuluş vardır , seveceksin acıyı özünde ne tatlı şeydir acı onun tadına bak ve acı yalnızca bir kuruntudur korkarsan , onu yaratan sensin .” demiştir. İnsana acı çektiren kendi düşünceleridir.
Aşk sahiplenmeyi beraberinde getirir , sahiplendiğin şeyi kaybetmek acı verir . Sağlıklı bir ilişkide acı çekmek normal , verilen emeklerinde boşa çıkmasında acırsın ve ıstıraba dönüşür. Başarısız olmaktan korkmak da başarısızlık değildir. Bazı ayrılıklar sizin bakış açınızı değiştirir ve sizi yeniler , güçlendirir. Her trajedi yeni bir hediye ile gelir ve dönüşüm için yeni bir güne başlamada uykunda başka noktalara odaklanma , unutma , deliliğe vurma , hatıraları silmedir.
Acılar bizi, varlığın özü olan seni , bilincimizi güçlendirir . Senin sen olmanı sağlar , ondan kaçamazsın . Kaçmak en kolay çözüm yoludur ve korkaklığın diğer adı mantığa sığınma ile cesaret adına evrilir .Tavşan kaçtığı için korkarmış , korkunun ecele faydası yok derler . Mücadele edeceksin , emek sarf edeceksin , öyle kolay değil yaşamak , yaşarken var olabilmek ve yeniden bilincini güçlendirip düşünmek , onunla yaşamayı öğreneceksin , dost olacaksın , yaşam deneyimlerden ibarettir , kabulleneceksin ve başın daha dik ,güçlü yürüyeceksin . Biz hiç kaçmadık ki ya biz cesur değildik ya cesaretimiz yoktu ki savaştık. Yazımı Nietzsche’nin sözüyle sonlandırıyorum ” Seni öldürmeyen şey güçlendirir .”