KIRMIZI LİSTE
Türkiye salgının ilk günlerinde yerinde kararlar alarak, salgınla mücadelede olumlu adımlar attı. Bu nedenle Avrupa’daki birçok ülkeye, özellikle İngiltere, İspanya, Fransa ve İtalya’ya göre çok iyi durumdaydık.
Ama bu durum maalesef çok uzun sürmedi. Özellikle yazın gelmesi ile, turizm sezonunun korona gölgesinde olsa dahi, yeni normal şartlarında açılması ile dengeler bozuldu. Sınırlar, kapılar açıldı, karantinalar kalktı, halk bir anda her şey normale döndü sandı. Vaka sayıları yükselmeye başladı. Bir de üstüne üstlük, vaka sayılarının tümünün açıklanmadığı, sadece hasta sayısının açıklandığı söylenmez mi? Tüm sayılar açıklanınca, 5,000-6,000 civarı olan sayılar birden 30,000’lere çıktı. Ve büyük bir hızla vaka sayıları bakımından Avrupa’da hatta dünyadaki üst sıralardaki yerimizi aldık.
Daha sonra tekrar tekrar gelen kısıtlamalar, karantinalar, tam kapanma derken bugünlere kadar geldik. Maalesef hala da salgınla mücadele halindeyiz. Üstelik diğer Avrupa ülkeleri neredeyse artık tam normalleşmeye geçmeye hazırlarken.
Ben de artık döneyim Londra’ya, evime derken, aşı sıram gelmiş beni sürekli çağırırlarken; kendini iyice ve inanılmaz bir hızla toparlayan İngiltere bir anda Türkiyeyi kırmızı listesine alıverdi. Ben de tam biletimi alacakken kalakaldım. Gerçi halimden pek de şikayetçi olduğum söylenemezdi. İzmir’in en güzel zamanını yaşarken, Londra’dan kapalı, yağmurlu, soğuk hava haberleri gelirken. Ama gitmem de gerekiyordu. Evim, işim, hayatım orada.
Neyse, şimdi bu kırmızı liste de ne demek derseniz kısaca şöyle açıklayayım; İster Birleşik Krallık vatandaşı olun, ister yabancı, Birleşik Krallığa gitmeden önce alacağınız negatif sonuçlu PCR testinin yanısıra, 10 gün boyunca Birleşik Krallık hükumetinin belirlediği otellerde konaklamak ve oteldeki ikinci ve beşinci günlerinizde tekrar test yaptırmak zorundasınız. Ve tüm bunların maliyeti de £1,750 yani yaklaşık olarak 21,000TL.
Düşünsenize Londra’da eviniz var ve gidemiyor ve üzerine de o kadar gereksiz para veriyorsunuz. O yüzden Londra’yı birazcık ertelemem mecburi oldu.
İlk başta haliyle üzüldüm, sinirlendim ama sonradan onlara hak vermedim de değil.
Çünkü başta İngiltere olmak üzere, bir çok ülke salgının pençesinden kurtulurken, yavaş yavaş tam açılmaya doğru giderlerken; tam kapanmaya, kısıtlamaların devam etmesine rağmen vaka sayılarını istenen seviyeye indiremeyen ülkemizi kırmızı listeye almaları kaçınılmaz gibi bir şeydi. Bir başka neden de, İstanbul’u köprü olarak kullanan Hindistan, Pakistan gibi İngiltere’nin kırmızı listesindeki Asya ülkelerinden gelenler. Tabi Türkiye’ye gelişte ne karantina var, ne kısıtlama. Test istemiyor mu ondan bile emin değilim. İstanbul’da 10 gün kalıp, bizler evlerimizden çıkamazken onlar istedikleri gibi gezip dolaşıp, hem de kaçamak tatil yapıp, daha sonra Birleşik Krallığa gidenler sebebiyle biz de girdik bu kırmızı listeye. Hak ettik mi derseniz bu listeye girmeye sanırım ettik.
Neyse umuyorum bizim ülkemizde de hızla başlayıp, birden duraklayan aşılanma tekrar eski hızına ulaşır da bu görünmez canavarla savaşımızda güçleniriz ve kırmızı listelerden çıkıp güvenli ülkeler arasına gireriz.
Şimdi bakalım bu kırmızı listeden ne zaman ve nasıl çıkacağız? Orasını bilmem ama ben de demokraside çareler tükenmez diyerek kendime Londra’ya başka bur gidiş yolu buldum. Onu da sonra anlatırım diyerek güzel bir hafta diliyorum.
Haftaya görüşmek üzere, Hoşçakalın.