Neresinden başlayam anlatmaya bilmiyim ölem. Gelmişim seksen küsür yaşıma, ne birikmiş hoş bir anım var, ne de doya doya yaşadığım ömrüm. Hele bahın ki! Yaşanmamış goca bir hayatın sonuna gelmişim. Heba olan gençligimi anlatmadan göçüp getmeyi heç istemiyim. Belki bir anaya, babaya denk gelir bu diyeceklerim. Kimi üzülür halıma, kimi şaşar ve dert yanar içinden; “Galdı mı böyle hayatlar?” Galmasın böyle hayatlar! Diye anlatmadan edemiyim. O vahıt gelmeden Allah’ım canımı almaya. O yüzden beni eyi bi dinleyin emi yavrumlarım.
Yaş almışlığın, yaşanmışlığını anlatmaya çalışıyım. Bu cahal halımla yapamadığım analığımı ve arhasında belimi bükdüren, o boynu altında galasıca adetleri gün yüzüne çıharıyım belki de. Bunca zamana sığdırdığım acılarımdan gafamda galanları paylaşıyım gız! Gulak verin nenenize ölem. Guzum, adına ne diyseniz diyin ben; cahallık, ohumamışlıg demek istiyim. Ben anlatmayı istiyim ki bu cahallık denen illet bundan sonra devam etmeye. Gidişatın son gurbanı benim deyip son nefesimi öyle verem ölem. Gurban edilen neçe hayatların son örneği ben galam ve sizler ana baba olarak evlatlarınızı bu cahallıktan goruyusanız. Ben istiyim ki adet diye, töre diye -adı her ne zıkkımsa- belletilen ne varsa, bunun önüne gendini goyacak yiğitleriniz, gula köle yetişdirme savaşına son veren çağalarınız ola.
Devir değişti, onu da görüyom gardaşıma diyem. Şimdiki gızlar da pek bi fena. Böyle diyince de evde galmış gız guruları geliyi ahlıma. 🙂 “Aman nenem deme böyle şeyler.” Anam! Önceden erkenden goca evine gidiydik, şimdi de gızlar evlenmek şöyle dursun; hariyer mi? gariyer mi? yapayım diye ya hiç evlenmiyler, yaşları geçiyi ya da geç yaşda ana oluylar. Bunun bi guralı bişeyi yogmu ölem. Ben bilmiyim ama ana olmah istiyseniz bu işi gırhdan sonraya bırahmayacan çağam. Tabi Mevla ne dediyse o, amma önüne gelen gısmeti de tepmeyecen be kuzum. Hele Bah hele! Ben de gençlerin işine burnumu sohuyom çahtırmadan. Napam ölem! Hepten susmakla da olmuyu. Erken evlenin diye bişey asla demiyim. Bunun acısını ben çok yaşadım ama evlenip, ana baba olmak istiyseniz gartlaşmadan çoluk çocuğa garışın derim ben. Aman gardaşlarım, gızlarım sonra çağa çoluğa garışamıyıh diye hastahanalarda per perişan olmayasınız diye diyom bunları.
Geliyim, gidiyim bu zamanda ana olmuş, bu mertebeye erişmiş güzel gadınlarıma diyeceklerime. He! Garılara diyim daha çok, çünkü ne de olsa ben de bi avradım guzum. J Onların beni daha çoh anlamasını istiyim helbet. Diyim ki! Çocuklarını atalarından gördükleri cahallıklar yerine gendi gurallarına göre, edeplice yetiştirenlerin alnından öperim ölem. Aman yavrum, atamızdan gelen her bişey yanlışdır demiyim ha! Etmeyin gurban olam. Elbet bu vatanın, bu milledin gendi yörelerinin gendine has güzellileri de var. Ama evlat ki başında durulmadan, sahap çıhılmadan olmuyu ha.
Gönül istiyki gençlerin hepsini alam garşıma, şöyle gelmiş, geçmiş ne varsa anladam her şeyi. Ben rahatlayam, onlarda gendilerine pay çıhara, ah vah etmiye. Nene gurban olsun.
Lafı çoh gaynadıyım biliyim. Hoş görün yavrum yaşlıyım işde ha. Şimdi asıl meseleye dönüyüm, az durun gız boğazım düğümlendi.
Ben eyle tarihden marihden anlamıyım yavrum. Doğduğum gün bile belli değilken yılların hesabını yapdırmayacam ölem. Yaşımı söyledim, doksana merdiveni dayadım elhamdülillah. Şimdi de gafama gelenlerden, anlada anlada devam edem. Cahal gafam nerde durur, nerde ne hatırlarsa eyle anladam ölem.
Sözlerim aman gimseyi incitmeye gardaşlarım. Ne de olsa az buçuk ben de esgi gafalıyım. Gendi yaşadıklarımdan pişman olup, halıma ağlanacak vahdide çohdan geçdim. Bazen hala gendime şaşdığım oluyu, onu da çok şükür alttan alıylar. Hele ölem, insan yaşlanınca da çocuk gibi oluyu vallah. O yüzden siz de beni idare edin guzum. Hele durun ki, gardaşlarıma daha neler diyecem.
Esgiden evler pek galabalığ oluydu. Her evde en aşağı dört çocuk, fazlasını da ne sorun ne de ben sayam. O zamanlar başga meşgale yogdu aile içinde, o yohlugda garı goca ne edecek işde? Sürüylen çağa çoluh. J Şimdi ki gibi tek çocuk ya da iki çocuk nerde? Gız hele bide, Allah’ın nasip etdiği bu çağaların cinsine göre davranıylardı. Doğan günahsızların erkek-gız ayrımı yaşadığı bu gafasızlığı heç anladmayam öleydim. Şu devirde bile evladını, pipisi var mı? yoh mu? diye ayrım yapanları ben bu gıt ahlımla hala anlamıyım.
Benim asıl diyeceğim şey, helbet gız çocuklarına yapılan zulümdür. Zulüm diyim; çünkü gız olarak dünyaya gelmenin bu denli zor olduğu dönemlerde, gız doğduysan vay halına. Adı batasıcalar, anladırken bile ağzım guruyu gız.
O dönemde; gız dediyin becerikli olacah. Öyle hanım-hatun gibi oturmayacan, her işi belleyecen ve asla yapamıyım dediğin bi iş olmayacah. Hele! gız bide el içine çıhacan. Anana, atana laf getirmeyecen. Her şeyi bilecen. Bu her şeyin içinde okuma- yazma yog amma. Okula, ya bir ya da üçe gadar gönderiyler. O da canları istiyse. Ben hiç okul yüzü bile görmedim. Gerek duymadılar ölem. Ohuyup da ne yapıydın sanki, evde onca iş duruyken. Tarlaya sen gidiysin, ekmeği sen pişiriysin, evi sen temizliysin, yemeği sen yapıysın. Anlayacağın esgiden yaşadığın hayat, senin mi? değil mi? pek bilmiydin ölem. Aha böyle, gız doğduysan her şey sana bahıydı. Bebeklikden çıhıp yürüyüp, gonuşmaya başlıysın ya! Aha, işde ondan sonra artıh o evin çocuğu değil, “Ele veriyim nasıl olsa.” diye üsdüne binilen bir emanet gibi görüylerdi.
Hele dur gardaşıma diyem. Şimdi öyle mi? Elhamdülillah Mevla’ma bu günleri gördüm. Gızlar sonuna gadar okullarına gidiyler, hatda meslek sahabı olup çalışıylar. Ben o gadar bağ bahça da çalışdım da ne gazandım. Mecbur her şeyi yapıysın ölem. Aslında gafam yerindeyken düşünüyüm, ne aldıysan onu başgalarına vermekten, gendine bişey galmıydı guzum. Bize böyle bellettiler, adına da mecbursun dediler. Ses çıhar çıharbiliysen. Başga çaren bile yoh ki ölem. O dönemde şanslı bir gaç gız, geç evlenip okula gidiydi. Ben de böyle ardları sıra bagıp söyleniydim. ‘Ohuyupta ne olacah, sonunda yine benimle aynı şeyleri yaşayacah.’ diye dalga geçiydim. Ben bizim sülalede hiç bilmiyim ki: anasının, atasının sözünden geçip, gendi başına isdedigini yapan bir gadını ölem. Belki böyle bir şansım olaydı; yine aynı şeyleri yaşar ya da yaşadır mıydım? Diye düşünüyom bazenleri. Devir değişdikçe, gadınların önü açıldıhça, gonuşmaya başladı gızlarımız. Öyle mutlu oluyum ki, bu günleri gördüğüme.
Arada dutuyu, peşimi bırahmayan eski gafa hallerim ölem. Hele dur gardaşıma diyem. Bi ara torunum okulunu bitirmeye yagın, “Vahdidir evlendirek.” diye gonuşdum gızıma. Bana nasıl baş galdırdı, bi göreydiniz. Ben ölem guzum. Essağdan da en eyisini yapdı aslında. Bana galsa, hala eski gafa yoluma devam ediyim. Bişey bilmiyim ki ben de. İnsan alışdığı şeylerden golay vazgeçemiyi. Bu zamanda da benim doğrularım epey bi yanlışa denk geliyi. Onun için ölem, kimsenin işine garışmıyım artıh.
Arada gülüyüm gençlerin goşdurmacalı hallarına. Gülüyüm diysem hoşuma gidiyi, mutlu oluyum. Çağaların Okul telaşı, ders telaşı ne güzel işlermiş. Çoh özeniyim. Bazen torunlar büyügüm diye bişey soruylar, ağzım açık galıyı vallah. Elime galem veriyler, bide yazıp çizmeyi bilmiyim diye gülüşüyler. Onlar gülerken ben ilk defa galem dutmanın dadına varıyom, haberleri olmuyu ölem. Bazen de getiriyler oyuncakları önüme, gerçek sanıyım diye gülüyler halıma. Eee, nedem yavrum. Böyle pastaya, börege benziyler. Ben de ağzıma götürüyüm. Şaka etmediğimi anlıylar halımdan. Ben oyuncak mı görmüşüm ki bileyim? Hayatımın dadını daha yeni alıyım sanki. Öyle güzel eşyaları var ki ölem. Oyuncak diye oynuylar. Biz onları gendi mutfağımızda görmemişik. Halbuki benim tek bildiğim oyuncak; çamur ya da gap-gaçaktan ibaretti. Bide rahmetli anamın el örmesi dikdigi bir bebek dönüydü ortalıhda. Ona da sıra gelmiydi oynamaya. Şimdi Renk renk her bişey. Dünyaları bir başga güzel.
Hele dur aglıma ne geldi. Bir keresinde gızım işe gitdi, torun okulda. O zaman dirilam yoh tabi. Anam bu ses garşıya gidiyi ya hani tefon mu-mefon mu, onu diyim. Bizimkilerde biri bir yere gidince merah etmeyeler diye not yazıp; aha o filim oynadan alet neydi? Tilizyon mu ne? Onun önüne ilişdiriylerdi. Ben de bir gün dışarı çıham dedim. Haberleri olsun diye de aldım kâğıdı galemi elime, çizdim bişeyler. Goydum onların goyduğı yere. Benim geddiğim yer de hısımların ora, zaten biliyler. Başga nere gidecem ölem. Neyse, evvelsi gün eve geldim. torunla gızım bana gülüyler. Hoşlarına gitmiş, bide soruylar: “Ne yazmaya çalıştın?” Diye. Ne yazacam anam. Anlayalar diye garaladım işde. Yazdıklarımı anladıylar; tarak gibi harf yapmışım, yuvarlahlar garalamışım, titrek eğik çızıklar, ters sayılar, çöp adam… Onlar gülünce ben de başladıydım gülmeye. Yine eyi becermişim ölem. En azından evden çıhdığımı anlamışdılar. Ne gülmüştüm yavrum.
Ne diydim hele durun hele, gafamı az toparlayam. Gızımın, gendi gızına yahlaşımını gördükçe içim gidiyi haberi olmuyu. Benden bişi göremedi ama o pek güzel ana oldu ölem. gururlanırım hep. Arada bi yetişemediği yerde torunun saçlarını iki guyruh öriydim. Onunda nasıl hoşuna gidiydi, gülümsüydü bana. Özeniydim, gızlarıma edemedim diye, çok üzülüydüm. Rabbim bana evlatlarımı geçde olsa sevmeyi, torunları büyüdürken gendi eksiklerimi tamamlamayı da nasip etdi ölem. Geç galınmışlığın telafisini böyle yaşıyım. Şükürler olsun. Torunlarıma iki gap yemek goyup, arhalarından goşdurdum. Aha bu nenenizin becerikli halları ilk defa birilerini memnun edip, yüzünü güldürüydü. O gadar mutlu oluysun ki. Hele bag hele! aglıma gelenler garışdı geddi. Demek bende accık mutlu olmuşum ölem.
Hal böyle yani. O eski düzenin içinde ben de bir hallı büyüdüm. Hele dur gardaşıma diyem. Daha on iki yaşındaydım. Çelimsiz, sısga hallarımda, olan biten değişikliği bile bilmiydim ölem. Bazen sokakta goşdiriydim, ip atlıydım. O gadar çocuh oluydum. Bazenleri de evdeki işleri bi başıma hallediydim. Aha o gadar da gadın oluydum ölem. Ben daha çocuk muyum genç gız mıyım? Onu bile anlamadan evlenme zamanım geldi. Bir tek boyum uzadıydı bide azcık cıcciklerim çıgınca gendimi ele verdim. Artık beni evlendiriydi anam. Benim habarım bile olmadı ölem. Gız! adamı gelin olduğum gün gördüydüm. Hele bahın bu neneniz daha ganını gömeden gocaya verdiler guzum.
Hazırlıklar başladığında ben hariç herkesi düğün olacağı için bi taşgala aldıydı. Gelinliği geydiğimde zayıfım diye bir de alay ediylerdi ölem. Biri de demiydiki bu daha çocuk diye. Boyunları altında galasıcalar. Olmayan cıciklerimin yerine bişeyler tıkıp, ha böyle havalı dursun diye uğraşıylardı. “Uuuu, gızın memikleri yoh.” Diylerdi bide yetmeyesiceler. Accık böyük garı gibi duram diye yüzüme bir ton boya sürüylerdi. Yine de etdikleri hiçbişey benim güççüklüğümü gizlemiydi. Bunu için uğraşan bu garıların ettiği çaba, benim içimi de dışımı da büyütmüydü ölem.
Goca evine gettikden sonra tam genç gız oldum diydim, gucağıma bebek verdiler. Ana oldum da anlamadım ölem.
Bir gadın nasıl bilmeye? Diysiniz şimdi. Hele gız, bi dinleyin. İlk ganamam olduğunda kimseye bişey diyemiydim, utanıydım, öldüğümü zannediydim. Adı batasıca Gaynanam yatahda lekeyi gördügüynen, beni hem dövüydü hem anladıydı ne olduğunu. Sonra öleydim bu halımla hamile galmışım, onu da bilemedim yavrum. Garnım bulanıyı, ögürmekden ölüyüm, göbegim şişiyi. Gız, anam! garnım bi oyana bi buyana oynuyu, gurt var sanıyım. utanıyımda bucah bucah saklamaya çalışıyım. O halımla, mecbur düzenin içinde ergenden galgıp tarlaya gidiydik. Vahıt gece olunca, gocanın gönlünü ediydim. Gaynanaya hizmet ediydim, evi baştan aşağı indirip galdırıydım. Gız anladırken boğazım dügümlendi halıma. Oy ben ölem. Göbeğim iyice davul gibi olunca şişgo oluyum sanıydım. Bir gün aniden altımdan su geddi. Gız anam, noldu da altıma çiş etdim diye gorhudan ne yaptıgımı bilmiyim. Kime ne diyecem. Ölem o vahıt garnıma ağrılar saplanıyı nasıl. Eee can mı dayanır artıh. Yorgunluğumdan olduğum yere devrildiğimi bile hatırlamıyım. İlla acıdan geberecen ki, bişey oldu diye biri el ata. Ben düşmüşüm, adı batasıca gaynanam ebeyi anca o vahıt getirmiş. Meğer doğum ediymişim de suyum ahmış getmiş. Doğurana gadar demiyler ki bu gelinin garnında çağası var. Oy ben ölem. Hele dur gardaşıma diyem, bide üstüne ha bire iş buyuruylar sanki garnımı görmüymüş gibi. Ha böyle, bi anda doğurup ana oldum da bilmedim ölem. Oy guzularım, bu halli dünyaya geldiler de anaları başlarında duramiydi.
Gendim avrad olamadıydım ki ana nasıl olaydım ölem. Başımda kimim kimsemde yohdu. Ha Böyle gatı, ketum garıların arasında galınca insanın gönlünde, ne vicdan ne merhamet galıydı sanki. Allah sabrını veriyi amma verdiği aglı kullanam da guluna eziyet etmiyem diye dövünen, vicdana gelen olmamış o dönemde. Çünkü öyle bellemişler ölem. Adet yerini bulsun diye gızlar, ana olacağını unutmuş vicdanını köreltmiş. Böyle bir soydan atadan gelipte sevgiyi anladmah gafama sıgmıyo.
Ben belki şimdi görüyüm o sevgiyi, hörmeti. O zaman güzellikler de vardı helbet amma şimdi insanlar daha güzel seviyi, sayıyı birbirini. Bir kere ölem, devletimiz gadınımızı, gızımızı goruyu. Ah guzum ah! O gadar doluyum ki!
Şimdi bi halımı düşünün baham? İnsanlara hizmetcilik edip, davarlara, goyunlara bahmahdan çocuğa vahıt galıymıydı ölem? Çocuk doğdu, daha ben analığı anlamaya debeleniyim, geleni gideni bitmiydi. Soygalar başga zaman yanında yamacında olmuylar. Onları ağırlamaktan bebeğe bile bahamıydım ölem. Bebe Ağladıkça kucağıma alıp daha büyümeyen mememe dayıydım. Benim bellediğim tek analık buydu. Oy ben ölem guzularım. Zaten ağlamadığı sürece yanına varacah halımda vahdımda galmıydı.
Çocuğu Emzirip tarlaya gidiydim. Ağzına içi bekmez dolu emziği koyuydug, ucunuda inneynen deliydik. Bebek ben eve varana gadar onu emiydi. Allah’a emanet edip çıgıydım, eve geri nasıl geliydim bir bilseniz ölem. Oy dizlerime vura vura bi hal oldum nenem. Gafam çağa da galıydı ya! Bana anlayış edip, otur çocuğunla ilgilen diyen kimse olmuydu ölem. Böyle analık mı oluyu, orasını Mevla’m bilir. Hesabını da bana sormaz inşallah. Tek dileğim bu.
Ben bunları anımsadığımda o zaman neler düşünüydüm bilmiyim amma yüreğimin yangınını sanki hala yaşıyım. Oyy ben öleydim. Oyy yerin altında galaydım. Hele durun az soluglanam.
Hele başıma neler geldi neler. Gafanız alıymı ölem? Deklerimin içinde inanınız olsun az bile söyülüyüm. Gırg günden sonra bebeği gendi başına evde bırakıp elalem laf etmeye diye çağları per perişan ediydilerdi. Gidiysin bi dert gitmiyain bi dert. Her türlü elin golun mahgum edilmiş işde ölem. Zaten çocuksun kime sözün geçiydi ki.
Babaların desen dünyadan haberi olmuydu. Evladı gucağına alıp başını ohşamah harammış gibi utanıylardı çocuklardan. Ben herkes uyudukdan sonra çağamı bağrıma basıydım, her yerini inceliydim ölem. Öpüydüm doya doya gohluydum. İçimden dualar ediydim, af diliydim. Aha, o sabilerin günahı bana gelmeye. Ele delmi ölem? Benim ne gabahatim var. Çağayı her yalnız goduğumda çektiğim azabın affını diliydim. Sessizce gonuşup ağlıydım ölem.
Hele bah hele! Çağaları yapmaya bulduğumuz vahti onlara bakmaya ayıramıydıg. Çünkü o garılıh göreviydi. Erkeğin dediği olmazsa, gadın gadınlıgdan çıhıydı. Yine de değişik bir sevgi vardı demek ölem. Yoksa garılar nasıl ayakta dursun, can dayanmazdı. Hele dur gardaşıma ne diyem.
Rahmetli gocam beni pek seviydi. Gıyamıydı bana. Tarlaya her geddiğimizde, bana gaval ötdürüydü. yanıh yanıh türküler diziydi ölem. Bi o anlarda azcık mutlu oluyduh guzum. Göz göze geliydik amma biri görecek diye yine içimizde ki sevdayı da yarım yaşıydıg. Sevmek şimdi ki gibi değildi. Öyle herkesin içinde istediğin gibi davranamıydın. Utanıydın, sıgılıydın. Çocuğunu bile doğru düzgün sevip, sarılmayı istediğinde hemen azarı işitiydin. Sanki ne ediyik, fışgı yiyesiceler. Elalem için harcadığımız ömrün yarısını gendimize harcayamıydıh ölem.
Böyle anladırken gafama geliyi gidiyi. Hele bahın hele ne diyecem. İlk gelin olduğumun bi kaç ay evvelsiydi ölem. Ben evde galıp hamuru edecektim, ekmek için. Sonra bi ara gapıda oynayan gomşu çocukların sesini duydum. Beni bir ataş bastı, hele sormayın ölem. Hemen gendimi dışarı atdım. Güççüg gızlar yahan tıp oynuylardı. O heyecanla ben de dahil oldum oyuna. Artık gaç saat oynadıh bilmiyim. Gızları anaları çağırınca aklım başıma geldiydi. Bir hışımnan goşdum, hamuru yoğurup açmaya başladım. Ekmekleri tam bitirdim, gaynanam geldi. İçeri bi dalış daldı ölem, neye uğradığımı şaşdım. Daha ne olduğunu anlamadan beni evire çevire bi güzel dövdüydü. Adı batasıca. Gapattım yüzümü gözümü, ağlıyım hele nasıl. “Ne oldu ana.” Diyim sadece. “Ne olsun, adı batasıca. Utanmıyor musun sokakta oynamaya. Elaleme rezil ettin beni.” Diye eşek sudan gelene gadar vurduydu. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi “Gah, sofrayı gur geberesice.” Diyi. Hem belimi dutuyum, hem ağlıyım ölem. Bir yandan da gecikmeyem diye elim ayağım dolanıyı. O gece bir de üstüne adam benden garılıh bekliyi. Canımın derdine düşmüşüm ama herif, bu halin ne? Niye gıvranıyon? Diye bişey demeden soluğu üsdümde alıydı. Eve geldiği anda oynaşacak anı kolluydu. Oy şeyi gopasıcalar. Hem sormuylar hem de garılıh bekliyler. İtiraz edemiyin ki ölem. Hele gız, bide malum günler oldu mu, surat beş garış oluydu. Tövbe haşa Allah’ın işine de garışacaklar nerdeyse. Sanki ben günah işlemişim gibi bi hallar evin içinde. Anam Mevla ne güzel yaratmış, biz garılara dinlenme olsun diye ay başlarını malum etmiş de, o günler geldiğinde az da olsa nefes alıydım vallah.
Günlerimin çoğu bele geçiydi ölem. Ben nasıl dayanıydım bu gadar acıya, dayaga hiç bilmiyim. Hele Düşün ki, daha on üçümde bile değildim. Çocuhdum işde ha!
Hele dur gardaşıma diyem, aha bu adı batasıcaların eddiklerinden, ömrümün ilk garanlığını yaşadım ölem. Her şeyi çoğ biliyler ya. Anladam da duyun.
Bir gün tarlada çalışıyıh, gocama bi hallar olduydu. Aha birden o aslan gibi adam, yere yığıldı mı? Gızz anam! Aboo! noldu diyik ses etmiyi, yattığı gibi galdı. Etrafda görenler yetişdi hemen. Zar zor adamı eve gadar daşıdılar. Şimdi ki gibi hastahane de doktor da yoh öleydim. Gendine gelsin diye yatağa addılar, golonya molonya töktüler. Anam adam dir dir ditiriyi, zornan gonuşuyu. Üşüyü diye üstünü örtdüler ki uyuyunca gendine gele. Aha ölem, meğer adamı güneş çarpmış, ataş basmış. Tabi o zaman nerden bilecen işde, kimse de anlamadığı için adam oracıkta can verdi öleydim. Uyhusu ölüm oldu adama. Oy ben ölem. Aha böyle cahallık yüzünden dağ gibi gocamı torpaga gördüm yavrum.
Hele dur gardaşıma diyem, cenaze yerinde bile acımı yaşayamıydım. Ağlıyım halden anlamıylar, ağlamıyım; üzülmüyüm diye başımın etini yiyler. Gız, bide geleni gideni bitmiyi. Fışgı yiyesiceler, ağızları durmuyu. Hizmet edmekten, oturup yas dutmaya vahıt olmuydu. Bide dedikodunu yapıylar. Boynu altında galasıcalar. Eee bu halnan çağa çoluğa mı yetem gendime mi, yohsa el aleme mi. Aha böyle acımı unudup goşduruydum. Sanki sadece gaynanamın oğlu ölmüş, benim acı çekmeye haggım yoh. Haaa böle, göz ediydi bana azcık oturuyum diye.
Eee!! Tabi adam geddi diye iki çocukla dul galdım ölem. Bu durum o gadar kötü, o gadar tehlikeliydi ki. Sanki dersin adamı ben öldürmüşüm ya da namussuzluk ediymişim gibi, her gelenin gözü büyüydü bana bahınca. Bir gadının dul galması, adının çıkması gibi bişeydi. Sanki dersin gahbelik etmişim. Oyy ölem söz de beni düşünüyler, yetimleri düşünüyler. Hal böyle olunca, aile böyükleri hemen gararı veriyi. Aha o durumda beni yeniden evlendiriyler. Adamın gırh günü mevlüdü ohunur ohırmaz buldukları ilk herife veriyler beni. Ee be adı batasıcalar, demiymisiniz çağa çoluğu var, daha gocasını yeni gaybetti garip. Yoh anam, demediler. Eee beni bu halımla kim garı diye goynuna ala. Onu da düşünüyler ölem.
Çocuğu olmuyu diye garıyı boşayan adamdan başga beni dul halımla kim gabul ede. Gendileri anlaşıylar amma adam çağaları gabul etmiyi. Bekarlar da dulum diye beni almıyı. Hal böyle olunca bana ne ağzımı açıp laf demek düşdü, ne de çocuklarımın yanında olam, onları büyüdem diye bir yol sunuldu.
Kimse: “Senin halın ne? Biz senin yanındayıh, marag etme, üzülme.” Demiydi. Aha ölem, namus her şeyden önemliydi. Çoluğu çocuğu per perişan olur, gendi güççük, bi başına ne edecek? Diye düşünmüydü kimse. Ben daha ne diyeydim ki? Baş galdırsam ne edecekdim. Oy ölem oy! İnsanın sahap çıhanı olmayınca ha böyle çaresiz boyun eğiydi işde.
Hele dur gardaşıma diyem, gızım 5-6 yaşlarındaydı anamla galdı. Torununu yanına alan anam, evde dul gız var demiyeler diye beni evlatlarımdan ayrı gomayı daha uygun görüydü demek. Oğlumda daha 3 yaşındaydı onu bile gabul etmeyen bir adama dul gızlarını gelin ediylerdi.
Oğlanı İstanbul’da abimin yanına gönderdiler. Çoluğu çocuğu böyle anasından ayırmak hiçte kimseyi üzmüydü o vahıt. Namuslarına leke sürmeyem diye, aha bizi böyle ayrıı godular. Sadece nikah eddiler. Öyle duyurmadan evlendiydim. Ne de olsa adamın da ikinci evliliğiydi. Sözde bana sahap çıhıyı herif amma esas mesele gendine doğurgan bir gadın alıydı. Sessiz sedasız evlendikten sonra beni almaya geldiler. Arabaya bindirip götürürken gızım ardımızdan goşup ağlıydı. Oy ben öleydim yavrum. Boğazım dügüm dügüm oldu gine ölem.
Dün gibi gafama geliyi, o çocuğun goşduğu yerde “Ana…” Diye feryad figan eddiği. Aynı bu filim ediyler ya telezonda, aha onun gibiydi ölem. Ahh guzum, ahh yavrum, ansının ilk göz ağrı. Hala içim parçalanıyı, ahlıma geldiğinde. Aha o İçimdeki fırtınayı soran bi Allah’ın gulu olmadı. Gözyaşım ahsa nola, yüreğimi böldüler benim ama yine de ses edemedim. Yavrum zaten benim ahlım neydi ki, çocuk gelin oldum, gendim daha çocuktum, ana oldum. Atalardan daha mı iyi bilecektim doğruyu…
Onlar ne diyse yapacahdım; çünkü dul avrad galamazdım ölem. Şimdi Çocuklarım gahıp benden hesap sorsa, verecek tek cevabım; aha bu cahallıh.
Aslında ben bunları kimseyi kötülemek için anlatmıyım. Yaşamam gerekiydi, Mevla böyle yazdı. Amma şimdi zor da olsa gendime ders aldım. Onun için diyim ki ölem, gul gendine verilen ahlı gullanmayı iyi bellemeli. Helbet o zamanların şartları, çağa çoluh yetişdirmek için belledikleri, doğup büyüdüğün torpahlar… Hepsi insanın gafasına giriyi, etki ediyi. Eyi tarafları olduğu gibi ha böyle; hayatları garartan taraflarıda var diye anlatıyom bunları ölem.
Hele dur gardaşıma diyem, sonra neler oldu. Dinleyin bahın şimdi benim gara talihimi. Yaşadığım hayatta değişilik olmadı. Gocanın gönlünü eddikçe çocuk doğuruydum. Ölenleri saymazsam beş gız, bir oğlan da böyle oldu. Ölem garılar yaşmaya gelmemiş ki dünyaya, ha bire doğurup ortaya atıydıh. Diyim ya nasıl baham diye düşünemiyin ki. Adam elini atmaya, hemen hamile galıydım sanki. Gız şimdi anladırken gülüyüm halıma. Amma içim de yanıyı nasıl.
Öteki çocuklara gelince, mecbur alıştılar hallarına. Anam arada gızı alıp geliydi. Gizli gizli tabi. Nasıl seviydim, onun o saçlarını nasıl gohliydim, darıydım. İçimde gorkuyla garışık seviydim gızımı, her an biri gelecek, görecek diye anamında benimde ödümüz gopuydu. Düşdügümüz hala bahın hele. Gendi çocuğuma olan özlemimi bile sahlıydım ölem. Abimin yanındaki oğlumdan da arada haber alıydım. Sağlığı, halı vahdı yerindeydi ama anasızdı işde. Anasız, babasız o güççük canıynan gurbet acısı çekiydi yavrucak.
Aha böyle günleri gün ediydim. Evdeki çocukları mecburen bırakıp bağa bahçeye çalışmaya gidiydim. Çocuklardan böyük olanı güccüge bahıydı. O ona, öbürü diğerine baharken büyüylerdi.
İsyan edecek vahdım bile olmuydu. Çağalar böyle ser sersefil, gendi gendilerine büyüdüler de haberim olmadı ölem. Ben ne bildim ki ne örgetem. Ohumaya bile yollamadılardı. Allahtan gocam sağken gızları okula gönderiydi. Buna pek seviniydim ölem.
Hele dur gardaşıma diyem, anam yanındaki gızı benim gibi erkenden gocaya verdi. Benim sözüm hiç para etmedi. Yapma, gıyma çocuğa dediysem de ne fayda. Ölem adam belediyede çalışıyı, garanti işi gücü var diye, gaç yaş böyük herife gızımı gelin etdik. Anası neydi ki gızı da o olsun. Oy benim gara guzum, anan öleydi yavrum. Benim yaşadığımın bir başga halını gızıma etdik ölem.
İlk gocamdan sonra yaşadığım gayıpların bana ne acılar çektirdiğini, bir ben bir Allah biliyi. İçime dökdüğüm gözyaşlarım bile çare etmedi, mecbur boyun eğdim, alel acele gocaya verdiler. Ha böyle iki guzumdan oldum. Nenen öle yavrum. Gafama hep aynı hallar geliyi gidiyi böyle. Şartlar el verse helbet daha tez zamanda evlatlarımı alır, bağrıma basardım. ama ne param, ne de arhamda duracak bir dayanağım vardı. İlla namusumun temizlenmesi gerektiği için evlenmeliydim ölem. Gıydılar bize, evlatlarımı da beni de acımadan namus diye gurban eddiler. İtiraz edenler olduydu ama ataların sözü çiğnenmiydi. Boyları devrilesiceler.
Tam ikinci gocama alışıp düzen gurduğumda kör talihim yine beni gurban etmek için dönüydü sanki.
Hele dur gardaşıma diyem, gel zaman git zaman benim ikinci adam da öldü. Ah kör talihim. altı çocuk var bu defa, vallah ben de çağalar da perişan oldu ölem.
Oğlan babası sağken evlendiydi. Bir büyük gız 16 yaşında, 3 tane gız peş peşe, biri de daha bebeydi. Evde oğlanın çocukları, benimkiler bir sürü insan galıydıh. Yerin dibine giresice gelinimle anlaşamıydıh. Oğlumdan böyükdü. Babası oğlumun başını da yahtı ölem. Daha 16 yaşındayken fidan gibi oğluma, gendi ahbabı diye evde galmış, otuzlu yaşlarda, gart, cüce bacahlı, gıllik gadar ama bi o gadar yerin altında gızı yamadı. Hele bah hele, şu tuhaflığa. Hiç olmayacak şey. Babası istiyi diye olduydu. Daha askere gitmemiş oğlana goca gadını gelin diye almaya bile razı geldiler. Sözüm heç para edmedi. Nerdeyse yaşı bana denk gadını oğluma gelin alam diye etmedigini gomadıydı gocam. Anlayacağın dayağımı yiyip oturdum ölem.
Adam ölünce de gelinle iyice birbirimize girdik. Ahkıma geliyi ya, kuduruyom vallah. Oğluma gara büyüler edip, gendine bağlayan gart horozun bana açtığı savaşa yenik düştüm. Bu yaşıma gelmişim oğlum hala anasını bilmiyi. Oğlumu doldurup üstüme saldıkça evde huzur muzur galmıydı ölem. Yaşıda gart olunca oğlumu parmağında oynadıydı.
Hele dur gardaşıma diyem, dayanamadım bir gün girdik birbirimize. Saçlarını eline doladıydım. Gız anam, cüce bacağıynan nası güçlü guvvedliydi. Netdiysem olmadı, beni bi güzel gapıya goydu mu? Böyük gız, gavga gürültü benimle çıhıp geldiydi. Aha ölem, öteki gızları abileri olacah deyyus gomadı. Ne olursa olsun cahallıh işde. Çocukları orda gomayacahdım. Oy ben öleydim. Eğer galsaydım gatil olurdum vallaha. O derece canımdan bezdiydim amma gücüm de yetmedi. Sadece gıjikini(saç) elime doladım. O da içime su serpiyi biraz ölem. Gülmeyin gız halıma. Adı batasıca, hele o billokma(kısa) boyuynan beni gapıdan nasıl fırlatdıydı. O an gözüm döndüydü, eğer beni atmayaydı evden, eceli benim elimden olacahdı. Durmadım tabi ama diyim ya oğlum da ondan yana olunca gücüm dayanmadı artıh. Elime aldım baltayı içeri hücum ediydim ki; oğlum araya girdi ve bana gapının yolunu gösterdi. Ağlaya ağlaya çocuklar da ben de perişan oldum ama ne çare … Evdekileri dışarı gomadılar, beni de içeri almadılar. Beni döve döve gapıya attı da oğlum sesini bile çıharamadı. Oy ben öleydim de o günleri görmeyeydim. Yüreğim arğıdı artık, hele az soluhlanam.
Hele dur gardaşıma diyem, o üzüntüyle ben de çaresiz abime gedmeye garar verdim. Sonrasını düşüneydim eğer, öldürse de çağalarımdan ayrı durmazdım.
Anam da öldüğü için gidecek yerimde yohdu. Mecbur duttum İstanbul’un yolunu. Abime geldiğimde onlarda bi tuhaf anam. Demiyler ki gidip çocukları alalım, bir düzen guralım. Demek benim dayağı yiyip, evden govulmam çağalardan daha önemliydi. Aslına baharsan yavrum, ben belki bi hal çara buluruz diye düşünüydüm. Gızımla birlikte çalışmaya başladıh. Bu goca şeherde sığıntı gibi yengemin yanında galdıh mı ölem? Çocuklar köyde ne halda, soracak bi numara bile yok şimdiki gibi. Hal böyle olunca, Bir daha da dönemedim köye. Anlayacağın guzum Çağaların her biri bir yere dağıldı. Bu süre içinde yengem oğluma bir gız buldu. Onu da everdik. Öyle olunca gızımla oğlanın evinde galdıh. Ne gadar olduğunu bilmiyim amma gelinimle epey bi yaşadıh. Gelin gızım eyiydi çok şükür. Bugün olmuş hala şikayetçi değilim gelinimden. Allah ondan bin kere razı olsun. Oğluma sahap çıhdı. Evini, yuvasını iyi gurdu. Hele dur gardaşıma diyem, ardından gızıma da gısmet çıktı. Hayır demedim. Onu da evlendirdik abimle. Bi başıma galınca ben de abimin yanına döndüm. Yengemle eşe dosta soruşturup memleketteki çocuklarımı bulmaya garar verdim. Oy nenen öle.
Seneler sonra adres bulup gızlarımın yanına melmekete geri döndüydüm. Hepsi gocaya gedmişdi. 16 olunca hemen bulmuşlardı verecek birilerini. En ufak gızımı, oğlum beni affetmediği için göstermedi. Bu yaşıma geldim hala bir evladım beni tanımıyı, ben de onu tanımıyım ölem. Gızım da ne yapsın anasıyım diye ablalarının yanında benimle tanışmaya geldiydi. Oy ana gurban verene. Ölem en mutlu olduğum gündü o vahıt. Zaar gızlarım benden yana eyi düşünüylerdi.
Hele dur gardaşıma diyem, güçük gızımı daha geç evlendirmişler beni görmeye geldiğinde 20 yaşındaydı. Hele düşünün ki, bebekti bıraktığımda, ne bilsin de hatırlasın beni. Oy gınalı guzum.
Beni görmeye gocası beni getirdiydi. Dün gibi ahlıma geliyi. Hiç görmediğim evladım, içeri girdiğinde ağlaya ağlaya boynuma sarıldı. Nasıl özlemişik birbirimizi. Oyyy guzum. Oy talihsizim. Anladırken ediyim ölem sevinçden. Gafama geliyi sanki, yeniden yaşıyım o günü guzum. Anladıyım daha dur. Hele bi görsen nasılda büyümüş serpilmişdi. Oyy ana gurban. Hiç bilmediği anasını nasıl bağrına bastı. Oy anam, nasıl gıydılar bize. Dizlerimi döve döve ağladıydım. Heç bırahamadım gollarımdan. Sardım, gohladım… Ama yetmedi, o 20 yıllık boşluğu nasıl dolduracahdıh. Sonra sakinleşince bi bahdım edrafa. Bütün gızlarım ilk defa bir aradaydı. Oy ananız öleydi yavrularım. Böyle bir mutluluğu anladamıyım ölem. Hele yavrum Allah razı olsun. Gızımın gocası da pek efendiydi. Her şeye rağmen abisini dinlememiş, gızımı alıp anasına getirmişdi. O getirmese böyle mutluluğu nerde yaşayacam ben. Allah ondan bin kere razı olsun.
Ahh esgiler ahh, hatırladıhça isyan edesim geliyi ölem. Amma günaha girmekten gorhuyum.
Halım böyle yavrum. O yüzden diyim ki ölem, gadını saymayan, erkeği güçük yaşta el üstüne çıharan, benim gafamın bile almadığı bu durum belletildi bize yıllarca. Mısdafa(Atatürk) ata gibi gözü pek bir adam, gelip gadınlara haklar sundu, biz gadınlar elaleme yaranıp, ailemizin yüzünü gara çıkarmayah diye bastrıldıh ölem.
Bu işin özü ahlını gullanmayla çözülür. Amma baktığında ayıp, günah diye büyüdülen nenelerden bahsediyim. Yıllar boyu süren namus davalarında, heç edilen gadınlarımız var bizim. Namusu sadece gadında sanan ve erkeği gabahatsiz, güçlü gören laflarımız bile var ölem. Hele neler duydum neler ölem. Gardaşıma diyem,
“Erkektir, ne yapsa yeridir.” “ Gızını dövmeyen dizini döver.” “Yuvayı dişi guş yapar.” “Erkeğin elinin kiridir.” “Erkek dediğin yumzuğu masaya goyacah.” “Gadının sırtından sopayı, garnından sıpayı eksik etmeyecen.”
Erkeği işde bele yüceldip, gızını da gelin eden, namuslu namuslu yaşadığını sanıydı. Ölem heç demiylerdi ki gızımın başına bi iş geliy mi, ne yaşıyı, dayah mı yiyi… Aha böyle, goca evindesin diye kimse sormaya cesaret edemiydi zaar.
Hele bah unudacam şimdi. Gafama geliyi dur ki diyem. İlk evlendiğim zamanlarda küccüge hamileyken halsız düştüm. Gız uyurken ben de az dinlenem diye uzandıydım gapı çaldı. Bizden kimse gelmiyi o vahıtte şaşırdım. Gız, goşdum gapıyı açtım ne görem. Gocamın amcalarından biri, habar etmeden çıhmış gelmiş. Yaşlı adam ne edecem ölem. Bi yanım yalnızım diye almak istemiyi, amma bi yanımda mecbur alacan diyi bana. Ben daha düşünüyken adam içeri çarçabuh girdi. Tüm evi seslenip gontrol eddi. “Dede kimse yoh, ne bagırıyın.” Diyim ben de saf saf. Gendi de kimse olmadığına emin olduhdan sonra bana kötü kötü gülümsedi. Oyyy boyu devrilesice. Geberdi geddi, şeyi gopasıca. Gafama geliyi sinirlerim hopluyu gız. Neyse ölem, Sonra başköşeye guruldu, bide çay istiyi. “Çay yok.” Diyim, “Get demle hele.” diyi. Bi taşgala(telaş) aldı beni tabi. Mutfağa goştum, yüreğim oynuyu yerinden sanki. Birden arhamdan hortlah gibi çıh sen. Gız anam, gorhudan elim ayağım oynadı. Geberesice, eliyle beni yohladı. Ne yapacağımı şaşdım. Adam her yerimi elledi sonra daha da ileri gedince ahlım başıma geldigiynen, elimdeki demligi gafasına geçirdiydim. Anam ganlar töktü yüzünden. O taşgalaynan goşdum gızımı gaptığım gibi gendimi dışarı atdım. Telaşımı gören bir gomşu yanıma geldi. Ağzımı açamadım gorhumdan. Ağlıyım nasıl. Ölem, o arada gadın bana bişeyler diyi sakinleşem diye, bi yanda gız gucağımda ağlıyı. Aha, boyu devrilesice o arada içerden çıhdı. Eli gafasında bana işaretler yapıyı, tehditler savuruyu bide utanmaz köpek. Gomşu anladı tabi. Hemen beni eyice bir tembihledi. Bu olayı bizden başka kimse bilmeye dedi. Gız, adam ırzıma göz dikmiş o bana daha sesini kes diyi. Sanki gabahat benimmiş gibi ben de nasıl utanıyım. “Bu adam hiç gelmedi buraya unutacan. Bak eve adamı almışsın diye senin adını çıkarırlar.” dedigiynen ben anladım başıma çıhacahları. Gerçekten de olay öyle unutuldu geddi. Ama bana yaşatdığı o gorhudan, Allah’dan başka bi gulun haberi bile olmadı. Gomşu garı biliydi bide. Adamda, düştüm daşa çarptım gafamı demiş. İt soyu, herif geberdi geddi namussuz. Demem o ki, gızlar böyle böyle susturuluydu ölem.
Hele gardaşıma diyem, geçmiş zaman böyle ahdı geddi ömrümden. Şimdiye dönecek olursam, gızlarım gül gibi bahıyı bana. Beni anlayıp, zor da olsa bağırlarına basdılar. O gadar zor ki. Günlerce, ağladığımı biliyim. Analık edemediğim yavrularımın bahımına muhtaç düşdüm. Onlar doğru olanı yapıydı ama benim içim uzun süre kan ağladı ölem. Gabul edemiysin ki. Bahdığında bi başına goyup giden anayım ben. Aha bunu galdıramıydım ölem. Hastalandım üzüntüden. Sonra tabi evlatlarıma sarıldım. Af diledim. Yine de o boşluğu doldurmaya gücüm yetmiyi. Her şey zamanında güzel oluyu. Gıt gafam bazen hala basmadığı için azarı işidiyim gızlardan. Ama olsun ölem. Buna da razıyım. Hep şükür ediyim. Çünkü onlar olmasa ne gidecek yerim, ne de yiyecek ekmeğim vardı bu dünya da. Cahallıh çoh kötü, çaresizlikte öyle.
Aha anladdım ya ölem, İnsan dul galdı mı çoluk çocuktan ziyade namusunu düşünüyü. O gafayla çocuklarım ziyan oldu. Hepsi benimle aynı gaderi yaşamah zorunda galdı. Güççük yaşta gelin verilince hayatları heba oldu. Ama yine de onlar benden iyi ana oldular. Öğrenemedikleri analığı yapıp, bu cahallığı yendiler ölem. Beni anladılar, sahap çıhdılar diyim ya. El adamına muhtaç olunmayacağını ganıtladılar. Elleri ekmek duttu, ohudular. Hem de evlatları için kendileri feda ederek yaşıylar ölem. Gurur duyuyum hepsiyle. Eee ben de arada bi nasihat ediyim gendilerine, ahlım yettiğince.
Size diyim ölem, Ne olursa olsun çocuklarınıza aman ha gızmayın. Her sözünü dinleyin, inananın. Size anladamadığı şeyler yüzünden, içinde yaşadığı acılar böyle benim ki gibi kor ataşlara dönmeye.
Şindik halım el verdiğince iki gap yemeklerini edip önlerine goyarsam, benden yigidi yoh ölem. Torunların büyüdüğüne şahatlıh edip, yapadığım analığımı heçte yohsa böyle tamamlıyım Allah’ıma çok şükür.
Bir olmah ve çoluh çocuğa garışmah aslında en böyük nimet ölem. Sana amanat edilen bu canına, çağayı çoluğu da amanat belleyip sahap çıkmak… Oy ben öleydim oy. Zamanında sahap çıhamadım içim yanıyı ölem.
Aha ben diyim ki; en önemli görevimiz burda başlıyı. Çağa çoluğuna sahap olup, güzel yedişdirenin yuvasında huzuru oluyu. Şu dünya da başka hiçbir şeye ihtiyacı olmuyu ölem. Yuvanızın, evlatlarınızın gıymetini bilin. İmtihan dünyasında yaşadığım şeylerden öğrendiğim bişey varsa, evlat için çekilen her acıya değer. Geşke ben de daha beter acılar çekeydim de evlatlarımın yanında olaydım. Oy neneniz öle guzum.
Yavrum ne desem boş. Mevla yazmış bi kere. Dövünsem ne çare. Gader deyip geçiyik belki amma ahlımızda geşke diyi işde. Aha o vahıt diyim ki ölem, Geşke dememek için Allah’ın verdiği ahlı gullanacahsın. Bütün mesele bu. Evlatların için de canını vereceksin. Allah verdiyse bu canı vahdi geldigi an alır zaten. Gula köle olmayacan o vahıt ölem. Ben ardımda kimsem galmayınca anladım. Kimse evlattan daha gıymatlı olmuyu. Şimdi yaşadığım pişmanlıkları sıraya dizem, dağları aşar vallaha. Demem o ki gıymetli vahdinizi sizi köle etmeyeceh biriyle geçirin. O vahıt iyi düşünün ölem. Çocuklarınızı per perişan edeceğinize evlenmeyin daha iyi. Bana gelince ölem, gafama gelsin istemediğim bir sürü şeyle gömülüp gideceğim günü bekliyim…
Ananemle yaptığım bu tatlı dilli ama bir o kadar da üzücü hatıraların yer aldığı sohbetin, sadece benim hafızamda kalmasına gönlüm razı olmadı. Zaten kendisi de hep bunu diliyordu. Sesini duyurmayı ve kadınların kendi özgürlüklerini ellerine almalarını umuyordu. Ben de onun ağzından çıktığı gibi aktarmayı kendime borç bildim.
Şimdilerde yaşının verdiği sakinlikle hayatını bizlerle yani ailesiyle sürdürüyor. Bütün pişmanlıklarının yanı sıra biz torunlarıyla öyle güzel anılar biriktirdi ki. Hatta gittikçe genişleyen ailemizin en büyüğü olmaktan duyduğu zevki anlatamam. Torunlarının çocuklarını görmek nasip olduğu için ağzı hep dualı. Annelerimize veremediği sevgiyi bizlere ve çocuklarımıza sunmanın mutluluğuyla yaşamını sürdürüyor. Sürekli dualar içinde olan ananem, yaşadığı pişmanlığı dile getirdikçe annem ve teyzelerim onu çok daha iyi anlıyor. Asıl kabahatli kim bilinmez ama pişman olmadan değişmesi gereken yollar varsa değişmeli.
Umarım mesajlar yerine ulaşır ve her kadın birey olma özgürlüğünün gerçekten tadına varır.
Esra Tangül