Köşe Yazıları
Ciğerlerimiz ve Geleceğimiz Yanıyor
Orman yangınları , doğal olarak ya da insan kaynaklı sebeplerden dolayı ortaya çıkan , orman
arazilerinin bir bölümünün veya tamamen yanması olayıdır .Orman yangınlarının doğal nedenleri ;
yıldırım , yanardağ patlaması ve aşırı sıcaklık gibi faktörler olup , insan kaynaklı ise sönmeyen sigara
izmaritleri , tarım amaçlı , ve günümüzde imara açma , tesis inşa etme , maden sahaları kurma gibi
nedenleri vardır. Ormanların yanması ekolojik , doğal olarak birçok zarara sebep olur . Küresel olarak
iklim değişikliği , bitki örtüsü ve canlıların yok olması , yangınlardan oluşan karbondioksit salınımından
dolayı küresel ısınma sonucu olarak yağış rejiminin değişimi kuraklık olayını oluşturur.
Son yıllarda haberlerde ve ya çevremizde sıkça karşılaştığımız orman yangılarında, binlerce hektar alan
yanıp kül olmuştur. Geçtiğimiz aylarında bir çok yerde çıkan orman yangınının sahil kesimlerinde olması
ise ayrı bir soru işareti doğurmaktadır. Yangınlar sıcakların artmasıyla daha da tehlikeli olmakta ve kontrol
altına alınması güçleşmektedir.
Türkiye Ormancılar Derneği’nin resmi verileri baz alarak yaptığı araştırmaya göre Türkiye’de 1980’li
yıllardan bu yana 2020 yılı itibarıyla 748 bin hektar orman, amacı dışında kullanılmak üzere özel
şahıslara, şirketlere ya da kurum ve kuruluşlara tahsis edildi. Bunun yanı sıra orman vasfını yitirdiği
gerekçesiyle 620 bin hektar orman alanı, “2B arazi” kapsamında milli orman varlığının dışına
çıkarılarak, satışa açık hale getirildi. Tüm bu adımlarla son 11 yılda ormanlardaki parçalanma oranı
yüzde 56 arttı.
Yanan ve yok olan orman arazilerinin bu şekilde azalarak ranta açılması yalnızca ülkemize özgü bir
durum değildir. Dünyanın en büyük Amazon yağmur ormanlarını barındıran Güney Amerika’da global
tröst firmalar maden sahaları , ahşap – kağıt ,GDO ‘ lu patates , neskafe , palm yağı üretimi gibi bir
çok ürün için yakılarak ranta açılmıştır. Brezilya’da 2020 yılında yaklaşık olarak 80 bin orman yangını
tespit edilmiştir.
Uzman görüşlerine göre 2064 yılında Amazon yağmur ormanları yok olacaktır.
Ormanlar ekolojik olarak madde döngülerinde canlılar için önemli bir konuma sahiptir. Su , azot ,
karbondioksit , oksijen döngülerinde ve canlıların birincil derece besin kaynağı olarak enerji
piramidinin ilk sırasında yer alır. Kapitalist sistem ekosistemin yarınlarını düşünmez , daha fazla
üretim hırsı içeresinde büyümek ve gelişmek ister ki yok olan biyosferin sorunları görmezden gelinir .
Sistem içerisindeki bireyler bir nesil sonrası doğal çevreyi düşünmeden daha çok kazanmak için
çalışır üretir ve bir o kadar da doğal kaynakları tüketir, yok eder.
Ekosistemin her gün bu şekilde tahrip edilmesi sonuçlarını görmekteyiz ; kasırgalar ,tayfunlar ,
seller , heyelanlar , hastalıklar daha çok ortaya çıkmaya başlamıştır . Doğal döngüde üretici
canlılardan birinin yok olması diğerlerini direk olarak etkiler . Sonuç olarak yok olmakta olan bir
Dünya vardır .Yarın geç olmadan ormanların talanına , yangınlara ,yok olan ekosistemin sesine kulak
verelim .
En çok sevdiğim Kızılderili atasözüyle yazı dizimi sonlandırıyorum ” Yeryüzü, bize
atalarımızdan miras kalmadı, çocuklarımızdan ödünç aldık. ” Herkese umudun tekrar yeşerdiği bir
Dünya dileğiyle , mutlu ,güzel ,duyarlı yarınlar dilerim.