Köşe Yazıları

Deltanın Sesi Rock’n Roll

    İnsanoğlunun yaşamı kendi devinimsel döngüsü içerisinde , biyosferdeki ekosistemde diyalektik bir yapıyla ,eşgüdümsel olarak hareket eder.  Sosyal bir varlık olan insanın sosyal , kültürel yaşantısı da bu değişimden etkilenir.Evrensel bir olgu olan müzik , zamanla yaşamın değişimi içerisinde evirilerek toplumun sosyal , ekonomik hayatına adapte olarak gelişti.Mississipi deltasından dünyaya yayılan Rock'n Roll da böyle bir süreçte değişime  uğramıştır.   

ABD’nin Güneydoğu’sunda bulunan Mississipi deltasındaki verimli topraklarda üretilen pamuk , şeker kamışı ve tütün için  çalıştırılmak üzere Afrika’dan köleler 18. yüzyılın sonlarında getirilmeye başlandı . Afroamerikalı bu köleler yanlarında kendi müzik aletleriyle beraber müziklerini de  getirdiler. Bu müziklerinde acılarını , hüzünlerini , patrona , özgürlüğe,  karşı duyulan hıncını  sesleriyle ,  vokaller eşliğinde  güneşin altındaki sarı sıcakta , ritim tutarak hep beraber ağıt gibi  dile geçtiriyorlardı . Geceleri ise  topluca barındıkları yatakhanelerinde  mızıka , gitar ile özgürlük , adalet , aşk dolu duygularını yine aynı ritim ve dizeler ile çalıyor ve söylüyorlardı .
  1. yüzyılın sonlarına doğru Afroamerikalı bu kişiler Blues adı verilen bu müziğin doğmasına neden oldu . Blues müziği anlam olarak ” Mavi Hisler ”  ( feelings of blue )  terimden oluştuğu varsayılmaktadır.  Amerika kıtasında  mutsuzluk , kederli ve umutsuzluk gibi değişik  anlamları vardır.  “Maviyi Hissetmek”  ( feeling blue ) , haksızlıklara yakılan ağıt ve yitirilen yaşamlara duyulan özlem anlamına gelmektedir .  Bu nedenle  Afroamerikalıların  söyledikleri şarkılarında temasının isyan ve hüzün olması, onların müziğinin adına “Blues” denmesine sebep olmuştur. Howlin’ Wolf  ,  John Lee Hooker , Muddy Waters   Blues  müzik denildiğinde akla gelen ünlü Afroamerikalı sanatçılardır.
  2. yüzyılın başlarında yine Afroamerikalaılar tarafından New Orleans’ta (aynı deltada ) , Anglo-Sakson ve Avrupa’da kullanılan enstrümanlar , kendi ritim  ve sözleriyle  harmanlayarak doğan jazz müzik de  bu süreçte oluşmuştur .Siyahi vatandaşların söyleyip çaldığı ve zenci müziği olarak adlandırılan blues ve jazz  19. yüzyıl başlarında Güney’den Amerika’ya yayılmaya başladı .  Afroamerikalı bu sanatçılar 1950  yıllarda  blues , jazz , gospel gibi türleri Anglo-Sakson  müzik kültürüyle birleştirip, aranje ederek Rock’n Roll müziğini yaratmışlar . Elektro gitar , bas gitar ve bateri   ile çalınan bu müzik akımı kısaca Rock müzik olarak da adlandırılır.
    Ayrı bir anekdotu da belirtmek isterim. 1861-1865 yılları arasında ABD’de Kuzey-Güney savaşını (Eyaletler arası savaş ) filmlerde izlemişizdir. Bu iç savaşın nedeni  Abraham Lincoln yönetimindeki ABD’ye karşı , 11 Güney eyaletinin birleşerek  komutanlığını üstelene Jefferson Davis‘in  kölelik düzeninin devamını istemesi olmuştur. Uzun yıllar süregelen  bu mücadele sonunda Kuzeyliler galip gelip egemenliği sağlamıştır. Savaşın bitiminde güneydeki bütün kölelere özgürlük hakları verildi, kısa süre sonra da oy kullanma hakkı kazandılar. Beyaz ırkın egemenliği zencilere özgürlük  hakların verilmesine rağmen yine devam etti. Bu savaş ve kölelik kültürü içerinden gelişip doğan bu müzik tarzları 19. yüzyıl başlarında farklı bir döngüye girdi .
   Beyazların oluşturduğu egemen güç tarafından kölelerin müziği olarak görülen bu yeni tür Rock’n Roll   şeytanın müziği olarak değerlendirilerek bir süre  yasaklanmaya çalışıldı . Siyah-beyaz sınıfsal ayrımcılığı , baskısı , sömürüsü müzik üzerine de etkisini sürdürse de toplumların ekonomik ,kültürel yaşam ifadesi olan duygularını ,seslerini dile getirmesini engellenemedi . Bu savaş ve kölelik kültürü içerisinden doğarak gelişen deltanın sesi olan Rock müzik  ekonomik kazanç değeriyle beyaz sanatçılar tarafından ünlü plak şirketleri öncülüğünde piyasalaştırılarak tüm dünyaya yayılması sağlandı .   1950’li yıllardan sonra tüm Amerika’ya yayılan Rock müzik  Anglo-Sakson beyazlar  tarafından söylenerek günümüze kadar gelmiştir.  Elvis PresleyChuck BerryFats DominoLittle RichardJerry Lee Lewis,  bunları söyleyen sanatçılara verilebilecek örneklerdir.
   Müzik de insanların yaşamı gibi canlı bir yapıya sahiptir. Sosyo-ekonomik toplum yapısıyla paralel değişime uğrar.Bu değişim her zaman devinimsel  yaşam konjektürü içerisinde bulunan toplum , birey ile eşleşik bir olgu yapılanmasıyla birlikte olgunlaşır. Rock müzik de bu değişim içerisinde durağan olmayıp başka tarzlara evirilmiştir ve değişime ayak uyduracaktır. Yazımı Herakleitos ‘ un  meşhur sözüyle bitiriyorum  ” Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir ” .

Daha Fazla Göster

Rahmi Mart

Eğitimci

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu
Kapalı