Gündem

Eğitim Sen Ağrı Şubesi Eğitime Yönelik Açıklama Yaptı || E Haber Ajansı

Yüz yüze eğitimin 1. Sınıf ve anasınıflarında başladığı 21 – 25 Eylül haftası ekipler kurarak il ve ilçelerimiz genelinde okullarda gözlemler yaptık.

Gözlemlerimizde;

1. Merkezi okullarda eksikliklerin daha az merkezden uzak mahalle ve okullarında ise eksikliklerin daha fazla olduğunu gözlemledik.

2. Milli Eğitim Müdürlüklerinin okullara bir kaç litre dezenfektan ile öğrenci başına birer adet maske vermekte olduğunu gördük. Maskelerin kullanım sürelerinin 4 saat olduğunu göz önüne alırsak yapılan işlemlerin formaliteden öteye geçemediği aşikârdır.

3. Ateş ölçer, dezenfektan ve lavabolardaki temizlik malzemelerinin birçok okulda eksik olduğunu, bazı okulların ise bu malzemeleri kendi imkânları ile (veli ve öğretmen katkıları) tedarik ettiğini gördük. Özellikle dezenfektan aparatları milli eğitim müdürlüklerince verilmemiştir. Dezenfektan aparatı olan okulların ise kendi imkânlarını kullanarak bu malzemeleri tedarik ettikleri görülmüştür.

4. Bazı okulların giriş ve çıkışlarında sosyal mesafeye dikkat edilmediğini gözlemledik.

5. Milli Eğitim Müdürlüklerinin denetim görevlerini yerine getirmedikleri gözlemlendi.

6. Test sonucu pozitif öğretmenler olduğu bugüne kadar ilimizde hiçbir okulun karantinaya alınmadığı görülmüş, bu durum ise il ve ilçe müdürlüklerinin mevcut durumu çokta önemsemediğini ortaya koymuştur.

7. Bunca olumsuzluğa rağmen öğrencilerine kavuşma isteğinde, görevlerini her türlü riske rağmen layıkıyla yerine getiren öğretmenlerimizde gördüğümüz çalışma azmi ve gayret takdire şayandır. Bu sürecin eğitim ayağındaki kahramanları kesinlikle öğretmenlerdir.

   Gözlemlerimiz sonucu bir değerlendirme yapacak olursak kısa ve net olarak; il ve ilçe müdürlüklerine üzerine düşen görevi layıkıyla yapmamaya devam ederlerse, sağlık alanında altyapı ve yeterlilik sorunu olan ilimizde hastalık artacak ve okulların yüz yüze eğitime açılması epeyce gecikecektir. Ağrı Eğitim Sen yönetim kurulu olarak il ve ilçe milli eğitim müdürlerini bir an önce görevlerini layıkıyla yerine getirmeye davet ediyoruz.

EBA ve canlı dersler ile ilgili ise gerek üyelerimizden gerek öğrenci ve velilerimizden gelen dönütler ve bizim bağlantılarımız edindiğimiz izlenimleri aşağıda sıraladık.

Dezavantajlı bir bölgede yaşıyoruz. Köylerimizden canlı derslere katilim yüzde 10 civarlarına varamazken, şehir merkezlerinde ise bu oran yüzde otuzlara varamamaktadır. Bu sebeple temel talebimiz bir an önce okulların yüz yüze eğitime hazır hale getirilmesine yöneliktir.

Bu temel üzerinden EBA ve canlı dersler;

1. Verimsizdir. Sosyal devlet ve eşitlik ilkesine aykırıdır. Çünkü kaynak kesimin yüzde doksanı bu hizmetten yararlanamamaktadır.

2. Ancak ve ancak destekleyici eğitim olabilir.

3. Asla yüz yüze eğitimin yerini tutamaz.

4.Sağlıklı değildir. 2 saati aşan sürelerde bilgisayar başında oturmak hem fiziksel hem de ruhsal olarak kalıcı hasarlara sebeptir. Bu bilimsel olarak kanıtlanmış ve ders olarak verilmektedir. Ayrıca bağımlılık üzerinden hastalık olarak tanımlanmaktadır.

5. Devletin asli işlerinden kaçınmasının temel aracı olmuştur.

6.Evlerin sınıflara dönüşmesi hem öğrenci hem de öğretmen öğretide ileride çokça soruna neden uzayda aile mahremiyetine büyük zarar verecek.

7.Aynı evde birden fazla insanın, öğretmen ve ya öğrenci aynı ve bu alanı (hele ki donanım ve altyapı bu kadar sorunlu iken) kullanması mümkün değildir. Bu aile içi sorunlara gebedir. Bu nedenle sürdürülebilirliği yoktur.

8. EBA ve canlı derslerde imkansız olan eğitimini sürdürebilmesi ile devletin asli işini unutup zoraki  yönlendirdiği, özelden yalnızca parası olanın yararlanabilmesi aynı kapıya çıkar ve her ikisinde de yoksulun yeri yoktur. Bu fırsat eşitliğini ortadan kaldırmaktadır. Nitekim köylerimizde bir evde birden çok öğrenci vardır. Bu öğrencilerimizin aynı saate derslerinin denk geldiği düşünüldüğünde, hangisi derse katılacaktır? Tabi eğer internet ve internete erişim araçları varsa.

9. Köylerimizde ebeveynlerimiz Türkçe diline hâkim olamadıkları veya bu dili bilmedikleri için yönergelere uyarak öğrencilerine yardımcı olamamaktadırlar. Bu durum sendikamızın ana dilde eğitim isteğinin ne kadar haklı olduğunu ortaya koymuştur. Diğer köylerimizde ekonomik sıkıntıların, geçim sıkıntılarının dil problemi ile birleşmesi olan dezavantajın daha da büyümesine neden olmaktadır.

10. Özel okullar, dershaneler, özel kurs merkezlerinde ve hatta devletin kendi okullarında DYK ‘lar açılabiliyorsa, bu özel okullardan kat ve kat fazla imkânı ve zemini olan devletin kendi okullarını yüz yüze eğitime açmaması inandırıcı değildir. Bu durum devletin özel okulları özendirdiği yargısını güçlendirmektedir.

Sonuç olarak; Mart ayından beri bir nevi tatilde olan okullarda yüz yüze eğitime hazırlık söylemek mümkün görünmüyor. En basit haliyle ve ilk adım olarak yapılması gereken şey; bir an önce yeterli öğretmen alımı gerçekleştirilmeli, derslik sayıları arttırılmalı ve hijyen kuralları yerine getirilerek, okullar eğitim öğretime açılmalıdır.

Mevcut duruma uyum için ise;

A- Devlet ve sivil toplum kuruluşlarınca bir an önce tablet ve bilgisayar ile internet erişim cihazlarına ulaşımı sağlanmalı.

B- Her mahalle ve köye internet erişim modemleri kurdurularak sadece eğitim içerikli sitelere erişim verilerek internete ulaşamayan ailelerin mağduriyetleri giderilmeli.

C- Uzaktan eğitimde şube birleştirmek yoluyla ek dersleri kesilen ve mağdur edilen öğretmenlerin ek ders kayıplarının önüne geçilmeli.

D- Filyasyon ekiplerine sadece gönüllülük öğretmenler alınmalıdır.

e-Haber Ajansı (e-ha) Yılmaz Efe – Muhammed Yılmaz

[ad_2]
Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu
Kapalı