Köşe Yazıları

SANAL DÜNYASIZ BANAL DÜNYA

Epeydir hepimiz sanal bir dünyada yaşıyoruz.
Artık neredeyse her şeyi sanal olarak yaşamaya, her şeyi sanal olarak yapmaya başladık.
Bu sanal dünya ve yanında getirdiği sosyal medya bir girdi hayatımıza tam girdi. Artık hemen hemen hepimiz bu dünyanın içindeyiz ve 7’den 70’şe uyum da sağladık bu sanal dünyaya. Neredeyse evinizden çıkmadan, yerimizden kımıldamadan bir çok şeyi yapabiliyoruz. Özellikle de bu pandemi döneminde sanal alışverişler, sanal sohbetler, sanal ilişkiler sanırım tavan yaptı.

Bugünlerde ben de salgından dolayı evde olduğumdan, yapacak çok fazla şeyim de olmadığından, daha önce hiç izlemediğim gündüz kuşağı programlarını izliyorum bol bol. İzlerken de hayretler içinde kalıyorum. Bu sanal dünya insanlarımızı nasıl da etkilemiş böyle şaşkınlıkla seyrediyorum.

Evde sıkılan, kocasından bıkan kadınlar almışlar ellerine telefonları, sanal dünyaya dalmışlar. Tanımadıkları, bilmedikleri insanlarla oyunlar oynamışlar, şarkılar söylemişler, sohbetler etmişler. Bir de üstüne üstlük aşık olmuşlar. Sonra ben doktora, kasap’a gidiyorum deyip bazıları çocuklarını ardında bırakıp, bazıları da üç beş çocuğunu yanına alıp, internetin diğer ucundaki sanal aşklarına kaçmışlar. Kimisi de sanal aşkına, hem kalbini hem de parasını kaptırmış.

Peki arkadaşlıklarını, aşklarını, aile ilişkilerini sanal dünyada yaşayanlara ne demeli?
Eş ve dostları ile aynı şehirde yaşayıp da yüz yüze görüşmeden, telefonda bile konuşmadan sadece sosyal medya aracılığı ile konuşanlara; yanı başındaki sevgilisine, eşine sosyal medyada ilan-ı aşk edenlere, özel günlerini cümle alem, tüm sanal dünya görsün diye mesaj üstüne mesaj yazanlara; annesine, babasına, kardeşine, akraba ve yakın arkadaşlarına telefon açıp doğum gününü kutlamak yerine sosyal medyada mesaj gönderip, sarılıp yanağına öpücük kondurmak yerine onlarca öpücük emojisi gönderenlere ne demeli bilemiyorum.

Bu sanal dünya/sosyal medya bir çok alanda hayatımızı kolaylaştırıp renklendirirken, diğer yandan da maalesef yakın ilişkilerimizi de yozlaştırıyor, çok canlar yakıyor.

Tabi bu kadar da değil sanal dünyanın marifetleri;

Alışveriş mi yapacağız, aç istediğin mağazanın web sayfasını; seç, beğen, tıkla gelsin evine.
-Kredi kartına para mı yatıracaksın, yoksa çocuğuna harçlık mı göndereceksin; aç bankanın mobil şubesini tıkla, gitsin paracıklar.
-Karnın mı acıktı, canın döner mi çekti, aç interneti, seç, tıkla gelsin.
-Bir arkadaşının, ya da yanı başındaki eşinin doğum günü mü, hemen Facebook’a git, doğum günü mesajını gönder.
-Birine mi kızdın, büyük bir firmaya gıcık mı oldun, aç hemen Twitter’ı yaz yaz, içini boşalt.
-Tatile mi gittin, çok güzel fotoğraflar çektirdin ve herkes görsün mü istiyorsun; hemen yükle instagram’a, dost-düşman herkes görsün.
-Canın mı sıkıldı, arkadaşın mı yok, sevgili hasreti mi çekiyorsun; üzülme, hemen indir bir tanışma app’i gelsin bir sürü sanal arkadaş, sanal aşklar, eşler.

Daha neler neler? Her şey SANAL!

Şimdi dönüp bakıyorum da bu SANAL dünya yokken meğer ne kadar BANAL mış hayatımız!

Daha Fazla Göster

İlkgül Karaca

Gazeteci / Yönetici

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu
Kapalı