Köşe Yazıları

Sünnet VS Regl

Son günlerin sosyal medyada tartışılan konusu, Ceyda Düvenci’nin kızının genç kız oluşunu kutlamak istemesi doğru mu yanlış mı?

Paylaşımı yaparken kızından izin aldı mı konusu hakkındaki düşüncelerimi burada yazmak konuyu amacından saptıracağından hiç değinmiyorum.

İlk paragraftaki soruyu ele alırsak, ülkemizde bilinen bir konunun yani kadın erkek eşitsizliğinin altını koyu renk bir kalemle çizmiş oluruz zaten.

Kadın erkek eşit midir diye sormanın bile eşitsizliğe çanak tuttuğunu varsaydığımdan artık silkelenmek, yenilenmek, değişmek sadece insan olmak zamanının gelmesi gerektiğini söylemek istiyorum. Sadece insan olmak.

Ülkemizde erkek çocuk “Adam olmak” demek, gelecekte “Evin reisi” demek, “Namus” demek “Şeref” demek, “Delikanlı” demek. Türkiye’nin neresine gidersen git bu böyle. Kız çocuk dedin mi, son zamanlarda hafiften babalar kız çocuklarına da değer vermeye başlasa da yine de daha bir içe kapanıp seviniliyor kız çocuk Sahibi olunca. Çoğunlukta olmasa da “Erkek yapmayı beceremedik” duygusuyla düşük bir ses tonuyla dile getiriliyor bazen “Kızımız olacak” cümlesi. Kızı olan taze bir babanın ve oğlu olan taze bir babanın bunu ifade ediş şekline dikkat ederseniz ne demek istediğimi anlarsınız. Biri kafası hafif eğik önüne bakarak ifade ederken çocuğunun cinsiyetini, diğeri baba hindi gibi göğsünü kabartarak ifade ediyor.

Mevzu derin yaz yaz bitmez. Sünnet ile genç kızlığa adım konusuna geri dönelim.

Davullu zurnalı (çok şükür bu kutlama tarzı da aslında bilinçli aileler tarafından tarihe karışmaya başlatılıyor) kutlanan erkekliğe ilk adım, genç kızlığa ilk adım konusuna gelince bir sessizlik hakim oluyor ortama. Nitekim Ceyda Düvenci’nin paylaşımının altına yazılan yorumlar da o yönde. “Ayıp değil mi?” “Utanç verici” “Niye bize lanse ediyorsun bu olayı?” İlginçtir ki; bunları yazanlar da hep kadın!

Erkek çocuğun pipisini kestirirken cümle alem duysun diye düğün dernek yaparken, kızımız ilk kanamasını yaşadı diye genç kızlığa adım atışını kutlamanın arasında ne fark var ben henüz bulamadım.

Söyleyeyim size, bunun altında yatan konu kadın erkek eşitsizliği! Başka hiçbir şey değil, ikisinin de üreme organında yaşanılan olay. Biri ayıp, biri normal.

Erkek kardeşimin sünnetini hatırlıyorum. Ailede bir bayram havası, araç kiralayıp castıra custura sokak sokak kornalara basarak dolaşmıştık komşularla, ben de yeni yeni genç kızlığa adım attığım aylarda. Kardeşim sünnet kıyafetleri içinde padişah edasıyla dolaşırken Allah var düğün yapacak kadar abartmamışlardı ancak eve gelen giden misafirin, pidenin ayranın, kapıda sıralanan Bemix bisikletlerin haddi hesabı yoktu o gün.

Kendi genç kız olduğum gün aklıma geldi de, fıkra gibi benimkisi. Kafaca olgundum ama zekaca hep geriden geliyordum çocukken. Ya da utangaçlıktı beni bir şeylerden geride bırakan kim bilir? Konulardan o kadar bihabermişim ki din hocamız derslerde “Kadınlar ay hali vakti okumasın Kur’an” diye söylediğinde ay halinin, Dolunay zamanı kadınlara verilen bir isim olduğunu düşünüyordum. Yani Dolunay olunca kadınlara kısaca “ay hali” dendiğini:)

Durum bu kadar vahimken yaşıtlarım ilkokul son sınıfta regl olmasına rağmen lise 1’e kadar sınıfta regl olmayan 2 kişiden biri olan ben, halk arasında yaygın söylenen “Geç regl olursan boyun uzun olur” düşüncesinin heyecanına kapılarak 1,80 boyunda olacağımı sanırdım. Bu konuyla ilgili o zamanki enteresan beklentilerim ve ilginç sorularım yaz yaz bitmez.

Benim için o muhteşem gün geldiğinde anneannemlerdeydim. Gecenin yarısı alt tarafımda bir ıslaklıkla uyandığımı hatırlıyorum. İlk aklıma gelen “Eyvah! Altıma kaçırmışım.” olmuştu. Liseye geçene kadar regl olmadığımdan kendimden ümidi kesmişim anlaşılan. Ayağa kalkıp da tuvalete gittiğimde gördüğüm manzara karşısında kafamdan geçenleri dün gibi hatırlıyorum. Kanser olduğumu ve bu kan kaybıyla öleceğimi sanmıştım. Şimdi ise o kadar saf olduğuma inanmamak için uyku sersemliğime veriyorum. Toplumca ayıp bir şey olduğunu düşündüğüm için de anneannemi uyandırmak yerine aynı ıslak pijamamla ıslak yorganımın altına girip sabaha kadar uyumayı beklemiştim. Dayımla aynı odada yattığımdan, anneannem uyandırmaya kıyamayıp da öğlene doğru yanıma gelerek ”Herkes kalktı neden kalkmadın hala, hadi gel kahvaltıya” dediğinde, yorganla yatak arasında saklanan vücudumun tek görünen yeri olan başımla kabullenmiş bir utangaçlıkla ped almasını istemiştim. Artık kaçış yoktu, eninde sonunda birileri öğrenecekti. Anneannemin sorduğu soru da eskilerde kalan bir zihniyet ama o anda bile sinirlerimi zıplatmaya yetmişti. “Kirlendin mi?”. Pedimi getirip de düzeni kurduk mu annemi telefonla arayıp kirlendiğimi ona da söylemişti! Kirlenen bir kız çocuğu…Batıda olmasa da doğuda hala bu tabirle genç kızlığa adım atan çocuklar olduğunu düşünüyorum.

Toparlayacak olursam ki toparlayabilmem için daha kaç paragraf yazmam gerek bilemiyorum. Sonuç olarak “Genç kız olmaya adım atmakla erkekliğe adım atmak arasında hiçbir fark yoktur.” demek istiyorum. Biri kutlanıyorsa diğeri de kutlamayı hakkediyordur. Çocuğunun fotoğrafını paylaşmak da aileye kalmış bir konudur. Elbet o yaşta bir çocuğun onayı alınmadan paylaşılmamalıdır kişisel haklarına saygıdan dolayı. Ancak sevgili Ceyda Düvenci’nin çocuğu özel bir çocuktur ve kadıncağız birçok anneden çok daha özverili ve şefkatli bir şekilde çocuğunu yetiştirmektedir. Bu durum çok özel niye paylaşıyorsun diyorsanız siz de oğlunuzun sünnetini paylaşmayacaksınız aksi takdirde iki olay da çok normal keyifli ve aileyi gururlandıran bir durumdur. Bu durumu değiştirecek olan da biz kadınlar olacağızdır. Çocuğumuz biryana öncelikle kendimizden kendi hikayelerimizden utanmayacağız. Kendimize değer vermeyi hak göreceğiz, insan olarak tüm cinsiyetlerin eşit olduğuna önce kendimizi inandıracağız. Düşünsenize, regl olmasaydık, yaratımın başlangıç aşaması olan hamileliği yaşayarak çocuk doğurabilir miydik?

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu
Kapalı