Köşe Yazıları

Tarihimizde çok büyük bir öneme sahip okul; Manastır Askeri İdadisi Güneşin adı Mustafa Kemal

Günümüzde müze olarak hizmet veren 19. yüzyıl Osmanlı askeri mimarisinin tipik özelliklerini taşıyan Manastır Askeri İdadisi binasında oluşturulan Atatürk Anı Odası’nda
Atamızın elleriyle yazdığı ders notları, büyütülüp çerçevelenmiş hüviyeti, kılıcı, Osmanlı tuğrası Çanakkale Savaşı’nın, Sakarya Meydan Muharebesi’nin ve Büyük Taarruz’un anlatıldığı tablolar gibi objeler, vitrin içinde Eskişehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen tarafından yapılarak hediye edilen Atamızın 17 yaşındaki askeri kıyafetli balmumu heykeli, askeri kıyafetleri, savaş çizimleri, çeşitli Atatürk tabloları ve tunçtan büstünün yanı sıra Atatürk’ün ilk aşkı Eleni Karinte’nin kendisine yazdığı mektup da sergileniyor..

Tarihimizde çok büyük bir öneme sahip okul;
Manastır Askeri İdadisi
Güneşin adı Mustafa Kemal

Ulu önderimiz Atatürk’ün yetişmesinde ve düşüncelerinin olgunlaşmasında önemli rol oynayan 1896-1899 yılları arasında askeri eğitimini aldığı Makedonya’daki Manastır Askerî İdadisi, tarihimizde oldukça büyük öneme sahip bir okul. Eğer Atatürk o okulda eğitim almamış olsaydı, oradaki eğitimi sırasında Meşrutiyet yanlısı fikirleri olan İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne üye subaylar sayesinde devrimci kişiliği gelişmeseydi, belki de sıradan bir subay olarak yaşamını sürdürecekti. Belki de biz emperyalist bir ülkenin mandası olacaktık.
Çağdaş bir ‘ulus-devlet’e geçişin temellerini, hem savaşlar kazanarak, hem de reformlar yoluyla atan Cumhuriyet’imizin kurucusu Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, bu başarılarında etken olan okulu Manastır Askerî İdadisi’nin geçmişteki rolü, günümüzde müze olarak hizmet veren tarihi binasında okuduğu sınıfın Atatürk Anı Odası’na dönüştürülmesi ile Osmanlı dönemindeki adıyla Manastır şimdiki adıyla Bitola şehri hakkında genel bilgileri içeren yazıda dünden bugüne tarihi bir yolculuğa çıkacaksınız..

İttihat ve Terakki’nin önde gelen isimleri de bu okulda okumuş
Atamız, Selanik Askerî Rüştiyesi’ni başarılı bir şekilde bitirdikten sonra Manastır Askerî İdadisi‘nin imtihanlarına girmiş ve başarılı olmuş. 1848 yılında Osmanlı Devleti zamanında yapılan bu tarihi binada 1896-1899 yılları arasında 7348 öğrenci numarasıyla öğrenim görmüş. İttihat ve Terakki’nin önde gelen isimlerinden Resneli Niyazi Bey’de burada okumuş. Manastır Askeri İdadisi, ayrıca Enver Paşa, Ali Fethi Okyar, Kazım Özalp, Kazım Dirik, Ahmet İzzet Furgaç, Hafız Hakkı Paşa, Cafer Tayyar Eğilmez, Nuri Conker, Fuat Bulca gibi II. Meşrutiyet ve devamında Cumhuriyet döneminin önde gelen askeri ve siyasi kişiliklerinin yetişmesine katkı sağlamış. Okulun bulunduğu Manastır şehri ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün öğrenim gördüğü yıllarda 3. Ordu’nun merkezi ve II. Abdülhamit karşıtı, Meşrutiyet taraftarlarının yoğun olarak yaşadıkları bölgeymiş.

Atatürk’ün fikirlerinin oluştuğu, vatan ve bayrak bilincinin geliştiği okul
Ayrıca Mustafa Kemal’in Manastır Askerî İdadisi’ndeki bazı öğretmenleri de Meşrutiyet yanlısı fikirlerden etkilenmiş İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne üye olan subaylarmış. Bu durum ordu ve memleket meselelerinin Manastır İdadisi’nde konuşulmasına neden oluyormuş. Genç Mustafa Kemal de bu sayede memleket meselelerini öğrenme imkânı bulmuş. Mustafa Kemal, Tarih öğretmeni Topçu Kolağası Mehmet Tevfik (Bilge) Bey’in de etkisiyle, Fransız İhtilali’nin temel ilkelerinden biri olan hürriyet kavramı ile de Manastır Askeri İdadisi’nde tanışmış. Kolağası Mehmet Tevfik Bey’in Atatürk’ün derin tarih bilgisi ve bilincinin oluşmasında önemli katkısı olmuş. Manastır Askeri İdadisi, arkadaşları ve öğretmenleri sayesinde Atatürk’ün fikirlerinin oluştuğu, zihninin geliştiği, vatan sevgisinin, bir vatan stratejisinin, bir vatan ve bayrak bilincinin geliştiği okul. Manastır, bir ülkenin kaderinin değiştirilmesine katkısı olan bir şehir.

Mustafa Kemal: Bana ulusal benliğimin gururunu tattıran ilk anlatımı bulmuştum
Manastır Askeri İdadisi’nde Mustafa Kemal’i en çok etkileyen arkadaşlarından biri olan Ömer Naci, kendisine edebiyat ve şiir merakı aşılamış. Genç Mustafa Kemal’in dönemin vatan ve hürriyet şairi Namık Kemal ve Türkçü şairi Mehmet Emin Yurdakul’un şiirleri ile tanışmasında da etkili olmuş. ATATÜRK, yıllar sonra 14 Eylül 1931’de yaptığı bir konuşmasında Mehmet Emin Yurdakul ile ilgili: “…Şair Mehmet Emin Yurdakul’un ilk kez Manastır Askerî İdadîsinde öğrenciyken okuduğum ‘Ben bir Türk’üm, dinim, cinsim uludur.’ dizeleriyle başlayan manzumesinde bana ulusal benliğimin gururunu tattıran ilk anlatımı bulmuştum…” ifadelerini kullanmış. Mustafa Kemal hatıralarında şiirin kendisine cazip göründüğünü ve arkadaşı Ömer Naci ile bu konuda birlikte çalıştıklarını yazar. Ve şöyle devam eder: “Kitabet hocamız Alay Emini Mehmet Asım Efendi’’ bir gün beni yanına çağırarak, “Bak oğlum Mustafa, şiiri filan bırak. Bu iş senin iyi asker olmana mani olur. Diğer hocalarınla da konuştum. Onlar da benim gibi düşünüyorlar.” dedi. Eğer Kitabet hocamız imdadıma yetişmeseydi, ben de şair olup çıkacaktım. Çünkü hevesim vardı.” Bütün derslerden başarılı olan Mustafa Kemal’in şiirle uğraşmasının genel başarısına engel olacağına inanan Kitabet öğretmeni, öğrencisine şiirle uğraşmamasını öğütlemeseydi ve genç Mustafa Kemal de kendisine çok çekici gelen şiir merakına karşı öğretmenini dinlemeseydi belki de ismi bir ülkenin kaderini değiştiren bir başkomutan değil de vatan sevgisi şiirleri yazan bir şair olarak anılacaktı..

Günümüzde Manastır Milli Enstitü ve Müzesi olarak hizmet veriyor
Döneminde Manastır Askerî İdadisi olan ancak Balkan Savaşları sonucu Osmanlı idaresinden çıktıktan sonra çeşitli restorasyonlar geçiren, ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin girişimleri ve Makedonya Cumhuriyeti’nin katkılarıyla müzeye dönüştürülen bina günümüzde Manastır Milli Enstitü ve Müzesi olarak hizmet veriyor.
19. yüzyıl Osmanlı askeri mimarisinin tipik özelliklerini taşıyan binada müze üç bölümden oluşuyor: Mustafa Kemal Atatürk Anı Odası, Arkeoloji Müzesi ve 19 – 20. yy Kent Evi Odası. Bina girişindeki tabelada; “Çağdaş Türkiye’nin yaratıcısı ve ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk 1899 yılında Askerî İdadî’yi bu binada bitirdi” ibaresi yer alıyor. Müzeye giriş fiyatı 100 Makedon Denarı (7 TL). Normalde basın mensupları dünyanın hemen hemen her yerinde müzelere ücretsiz girerler. Ancak burada fark etmiyor. İki katlı binanın merdivenle çıktığınız üst katının sol tarafında Atatürk Anı Odası, sağ tarafında ise Arkeoloji Müzesi (ki bu bölümde fotoğraf çekmek isterseniz ekstradan 500 Denar, video çekimi için ise 1.000 Denar daha ödemek durumundasınız) yer alıyor. Bizleri ilgilendiren kesimde böyle bir uygulama yok.

Yabancı ziyaretçiler de Anı Defteri’ne Atamıza hayranlık ve övgü dolu sözler yazmışlar
Atamızın öğrenim gördüğü sınıf, günümüzde ‘Mustafa Kemal Atatürk Anı Odası’ olarak yeniden düzenlenmiş. Anı Odası ilk olarak 1994 yılında 40 metrekarelik bir alanda Manastır’daki Türkler ve Makedonyalılar tarafından ortaklaşa kurulmuş. Bu alan daha sonra 3 Ekim 1998’de 120 metrekareye çıkarılmış ve dönemin Makedonya Cumhurbaşkanı Kiro Gligorov ile T.C. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından açılmış. TİKA tarafından daha kapsamlı yapılan son düzenleme ise Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler tarafından Ocak 2014’de açılmış. Müzenin bu bölümüne girer girmez Atatürk’ün tunçtan büstü ve altında da Türkçe ve Makedonca ‘Yurtta sulh cihanda sulh’ yazısı karşılıyor konukları. Sağ tarafa dönüldüğünde bu kez tunçtan okul üniformalı heykeli var ve altında “Mustafa Kemal Manastır Askeri İdadi öğrencisi 1896-1899” yazıyor. Bu heykel Genel Kurmay Başkanlığı tarafından yaptırılmış ve Atamızın mezuniyetinin 112 yılında Atatürk Anı Odası’na hediye edilmiş. Beş adım sonrasında ise bir büyük Atatürk büstü daha var. Adının soyadının doğum ve ölüm tarihlerinin yazılı olduğu askeri kıyafetli tunçtan büstün bir tarafında Türk, diğer tarafında da Makedon bayrağı bulunuyor. Bu bölümde Makedon bayrağının hemen ön tarafında da ziyaretçilerin düşüncelerini yazdıkları bir anı defteri konulmuş. Birçok ziyaretçi anı defterine gözleri dolarak Ataları’na olan duygularını, teşekkür ve minnetlerini yazıyor. Kimisi de dertleşiyor atalarıyla bu sayfalarda. Biz de bu sayfalara düşüncelerimizi yazdık. Sonra başkaları neler yazmış diye diğer sayfalara göz atınca, yabancı ziyaretçilerin de bu sayfalara atamıza hayranlık ve övgü dolu sözler yazdıklarını gördük.

Güneşin Adı Mustafa Kemal
Bu odanın devamında 2005 yılında Genelkurmay Başkanlığı tarafından hazırlanan ve Atatürk’ün hayatını anlatan ‘Güneşin Adı: Mustafa Kemal’ isimli belgesel Türkçe, İngilizce ve Makedonca izlenebiliyor. Yaklaşık 16 dakikalık bu belgesel gerek içeriği, gerek müzikleri, gerekse anlatım şekliyle inanılmaz duygu yüklü bir video. Anı Odası’nın duvarlarında ve vitrin bölmelerde ise Atatürk’ün çeşitli fotoğrafları, bazı kişisel eşyaları, veciz sözlerini içeren bilgiler, Atatürk ile ilgili Türkçe ve diğer dillerde yayımlanmış kitap broşür ve dergiler, Atamızın elleriyle yazdığı ders notları, kütüphane, büyütülüp çerçevelenmiş hüviyeti, kılıcı, Osmanlı tuğrası tanıtıcı bilgiler, Çanakkale Savaşı’nın, Sakarya Meydan Muharebesi’nin ve Büyük Taarruz’un anlatıldığı tablolar gibi objeler sergileniyor. İç içe yer alan diğer odada ise vitrin içinde Eskişehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen tarafından yapılarak hediye edilen Atamızın 17 yaşındaki askeri kıyafetli balmumu heykeli, askeri kıyafetleri, savaş çizimleri, çeşitli Atatürk tabloları yer alıyor. Bu tablolardan bir kısmı, aynı çerçevede yer alan üç fotoğrafın bakış açınıza göre değiştiği (karşıdan, sağdan ve soldan) üç yönlü Atatürk tabloları. Kısacası anı odasında her şey büyük bir itinayla hazırlanmış ve ortam tertemiz. Anı Odası’nı yılda yaklaşık 5 bin kişi ziyaret ediyormuş.

Atatürk’ü ilk aşkı Eleni Karinte’nin kendisine yazdığı mektup da sergileniyor
Mustafa Kemal Atatürk Anı Odası’nda bir de Atatürk’ü ilk aşkı Eleni Karinte’nin kendisine yazdığı mektup da sergileniyor. Eleni ve Atatürk, sadece Türk’lerin değil hemen hemen tüm turistlerin ilgisini çeken, büyük bir aşk yaşamışlar. Ancak biri Müslüman diğeri Hıristiyan oldukları ve sosyal bazı farklılıklar sebebiyle ailelerinin de karşı çıkmasıyla bir araya gelememişler. Yarım kalan aşklarının hüzünlü hikayesi şöyle: 1896 yılında Harbiyeli genç Mustafa Kemal, askeri lisede okumak için Selanik’ten Manastır’a geldiğinde Manastır’lı güzel Eleni Karinte ile birbirlerine aşık olurlar. Henüz 15 yaşında olan genç Mustafa Kemal, yatılı okuduğu okuldan dışarıya dolaşmaya çıktığında genellikle Şirok Sokak’ta gezinirmiş. Bu gezmelerinden birinde zengin tüccar Eftim Karinte’nin evinin balkonunda kızı güzel Eleni’yi fark eder. (Söz konusu ev bugün de sokağın köşesinde Epinal Otel’in karşısında bulunuyor.) Eleni de kayıtsız kalmıyor, balkondan gizlice, mavi gözlü, yakışıklı genç Mustafa’ya bakışlar atar, kendisini görmek için balkonda beklermiş.
Anlatılanlara göre aşkları Eleni ile göz göze gelmeleriyle başlamış. Aralarında güçlü bir aşk doğmuş. Eleni Atatürk’le çıkabilmek için evin bodrumundan kaçıyormuş. Manastır’dan birlikte kaçmak isterlerken ise Eleni’nin babasına yakalanmışlar. Babası Eleni’yi eve kapatmış, ardından Florina’da ev alıp oraya yerleşmiş. Eleni’yi oraya zorla götürerek bir adamla evlendirmek istemiş. Eleni’nin babası gibi Mustafa Kemal’in annesi de bu aşkı onaylamamış ve iki aşık ne yazık ki hiç kavuşamamışlar..

Eleni: Kâğıttaki gözyaşlarımı göreceksin
Atatürk’e ilk aşkı Eleni Karinte’nin kendisine yazdığı mektupta şunlar yazıyor:
Kemal Atatürk’e.. Bir zamanlar bir yerde.. Çok seneler geçti, ben hâlâ her gün senden haber bekliyorum. Herhangi bir zamanda mektubumu alırsan, beni hatırla. Kâğıttaki gözyaşlarımı göreceksin. Yıllar geçiyor. Buralarda seninle ilgili çok şeyler konuşuluyor. Bir şeyler oluyor. Bu satırları okurken başka kadını seviyorsan, mektubumu yırt ve ona sor: ‘Manastırlı Eleni Karinte adında birinin, bir günlük tanıdığı ve âşık olduğu adama bütün ömrünü harcamış olduğuna inanıyor mu?’ Benim seni sevdiğim kadar, o kadını o kadar çok seviyorsan, kendisine hiçbir şey söyleme. Senin kadar mutlu olmasını diliyorum. Fakat balkondaki kızı hatırlıyorsan ve başkasını sevmiyorsan, seni beklediğimi ve ömrüm boyunca bekleyeceğimi bilmeni istiyorum. Döneceğini, beni unutmayacağını biliyorum… Babam vefat etti. Beni senden ayırdığından tam bir yıl geçti, beni eve kapattı ve bir ay çıkmama izin vermedi. Ağlıyordum. Biliyordum, tüm kilitleri ve hapisleri boşunaydı. Beni evlendirecek adamı sadece bir kez gördüm ve kendisi bana onu sevebileceğimi söyledi. Ben kendisine, ‘Hayır, ben sadece ilk aşkımı seviyorum’ dedim. Bir daha da görmedim. Babam beni hiçbir zaman affetmedi, ben de kendisini. Ölmeden birkaç gün önce yanına çağırdığında, ‘Eleni, biliyorum yanlış yaptım, hiçbir zaman iyi bir baba olamadım’ dedi. ‘Affetmeni istemiyorum, sen de isteme benden, Allah ikimizi affetsin. Senin için en iyisini isterken en kötüsünü yaptım’ dedi. Babam kötü bir adam değildi. O zamanlardaki gibi artık genç ve güzel değilim. Bütün hayatım bir gün içinde. Ebediyen seni seven ve seni bekleyen Eleni Karinte’n…”

Aşık olduğu adama bütün ömrünü adamış
Manastırlı Eleni Karinte, bir gün tanıdığı ve aşık olduğu adama bütün ömrünü adamış. Hiç evlenmemiş, 80 yaşında Florina’da ölmüş. Aşkı Mustafa Kemal ise büyük zaferler kazanan bir başkomutan ve sonrasında da modern Türkiye devletinin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı olur. Dolayısıyla Atatürk (Türklerin Atası) ismini alır. Latife Hanım’la evlenir, ancak bu evlilik sadece iki yıl sürer… Atatürk ve ilk aşkı Karinte asla bir araya gelmemişler..

Türk tarihine yön veren Makedon şehri Manastır / Bitola’nın tarihi geçmişi
Manastır biz Türkler için Selanik’ten sonra yurtdışındaki en önemli şehir. Osmanlı döneminde Manastır adını taşıyan kent, daha sonra Bitola ismini almış. M.Ö. 4. yüzyılın ortalarında Makedon kral II. Philip tarafından Heraclea Lyncestis adıyla kurulmuş ve Osmanlı egemenliği sırasında Selanik ile birlikte Osmanlı Rumeli’sinin iki egemen şehri olmuş. 1382 yılında I.Murad döneminde Kara Timur Paşa tarafından Türk topraklarına katılan şehir, 1912 Balkan Harbi’nde Osmanlı’nın elinden çıkmış. Bu dönemde Balkanların dağlık bölgelerine yapılan seferlerde, müstahkem bir üs olarak kullanılmış. Tanzimat Fermanı’nın ilanından sonra, Makedonya’yı oluşturan üç vilayetten (Vilayet-i Selase) birisi olan Manastır, aynı zamanda Üçüncü Ordu’nun da merkezi yapılmış. Üçüncü Ordu’nun merkezinin Manastır’a alınmasıyla birlikte, şehre birçok okul ve üç büyük kışla inşa edilmiş. O kışlalardan beyaz olanı 1895’ten itibaren atamızın öğrenim gördüğü Manastır Askeri İdadisi olarak kullanılmaya başlamış. Evliya Çelebi seyahatnamesinde Manastır’dan da bahsederek; o dönemde şehrin, 3.000 hane, 20 mahalle, 900 dükkân, 70 mescit ve camiden oluşan, Rumeli vilayetinin ileri gelen şehirlerinden biri olduğunu yazar..

Manastır / Bitola hakkında..
Manastır, güneybatı Makedonya’nın, ekonomi, sanayi, yönetim, kültür, endüstri, ticaret ve eğitim merkezi. Adriyatik Denizi’nin güneyini Ege Denizi ve Orta Avrupa’ya bağlayan önemli bir bağlantı noktası. Makedonya’nın Üsküp’ten sonra en büyük ikinci şehri. Türkiye’nin de fahri konsoloslukların aralarında olduğu 12 ülkenin elçiliklerinin bulunduğu bir şehir olmasından dolayı lakabı “Diplomasi Şehri”. Ülke elektriğinin yüzde 80’nini Bitola şehri üretiyor. Diğer yandan Bitola tam bir öğrenci kenti. Makedonya’nın 2. büyük üniversitesi olan Manastır Üniversitesi Bitola’da yer alıyor. Burada yaklaşık iki bin Türk yaşıyor. Halkı Türk konuklara karşı sempatik, oldukça güler yüzlü ve yardımsever. Olur da gerekecek olursa; Bitola Türk Fahri Konsolosluğu: 00389 47 254 944, Fahri Konsolos Dr.Ömer Süleyman.

Bedesten’de Osmanlı’dan kalma 86 adet dükkan bulunuyor
Şehrin tam 530 yıl Osmanlı’nın egemenliğinde kalmış olmasının etkileri çarşıda hemen kendini gösteriyor. Bedesten’de Osmanlı’dan kalma 86 adet dükkan bulunuyor. Dükkanların büyük çoğunluğu hala Osmanlı dönemi mimari özelliklerini koruyor, büyük demir kepenkleri ve eski işlemeleri duruyor. Old Bazaar ise Osmanlı döneminde kurulan ancak 18. yüzyılda pek çok kez büyük yangınlar görmüş bir çarşı. Bu nedenle 1950 yılında yeniden yapılmış. Eskiden Hamidiye Caddesi olarak adlandırılan şehrin en popüler caddesi olan Shirok (Sirok) Sokak (geniş yol demekmiş) gençlerin ve turistlerin vakitlerinin çoğunu geçirdiği, akşam ve gece saatlerinde iyice hareketlenen, güzel hostel/otellerin yanı sıra restoran, kafe, bar ve mağazaların sıralandığı 18. – 19. yüzyıl binalarıyla dolu araç trafiğine kapalı bir cadde. Oldukça hareketli, şehrin kalbinin attığı bir sokak da diyebileceğimiz Sirok’da binaların çoğu barok tarzı mimarisi ve bakımlı görüntüleriyle oldukça dikkat çekici. Ayrıca birçok tarihi eser de bu cadde üzerinde ve yürüyüş mesafesinde yakınında. Şehri rahatlıkla yürüyerek gezebilir, kent meydanını ve tarihi eserleri görebilirsiniz.

Manastır / Bitola Gezilip Görülecek Yerler:
Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri eğitimi aldığı Manastır Askeri İdadisi / Bitola Müzesi, Sirok Sokak’ın bitiminde Manolya Meydanı’nda 30 metre yüksekliğinde olan ve ilk olarak Osmanlı döneminde (1664) yapılan Saat Kulesi (ancak günümüzdeki hali 19. yüzyılda tekrar yapılmış). Manolya Meydanı’nda sol tarafta Büyük İskender’in babası Philip II’nin at üzerinde heykeli, biraz ilerisinde ise Bitola’nın yeniden doğuşunu ve dirilişini simgeleyen Melek Kanatlı Erkek Heykeli azametli görünüşleriyle hayranlık uyandırıyor. Meydanın sağ tarafında ise 1558 yılında Kadı Mahmud Efendi tarafından yaptırılan Yeni Camii, biraz ilerisinde de İshak Çelebi İbni Asa tarafından 1508 yılında yaptırılan İsak Bey Camii, bulunuyor. Balkanların en büyük kiliselerinden biri olan, 1830 yılı yapımı St. Dimitrie Kilisesi, Manastır Bedesteni, Tarihi Postane, St.Bogorodica Kilisesi, Atatürk’ün ilk aşkı Eleni Karinte’nin Evi ve şehir merkezine yaklaşık 3 km mesafedeki Heraklea Antik Kenti şehrin görülmesi gereken en önemli yerleri. Bitola’da pek çok Türk mimari örneği de mevcut. Bu saydıklarım heykeller ve tarihi yapıları görmek için çarşının sonuna kadar gitmeniz yeterli, çünkü tüm yapılar birbirine çok yakın mesafede.

Son olarak..
Fiyatlara gelince gerek konaklama gerekse de yeme-içme oldukça ucuz. Balkan’ların tamamında olduğu gibi, burada da en popüler yemek köfte. Yanında pide veya kızarmış ekmek dilimleriyle servis ettikleri parmak köftelerden yemeden dönmeyin derim. Bir de Balkanların tatlısı treliçeyi bir de burada yemenizi öneririm. Buraya vizesiz gelinebiliyor. Ancak sadece uçakla. Eğer benim gibi aracınızla gelmek isterseniz buraya ulaşmadan önce mecburen Shengen ülkelerinden geçeceğiniz için vize şart. Uçakla gelmek isteyenler için ise Bitola’ya Türkiye’den direkt uçuş bulunmuyor. Üsküp’e uçup, hem birçok Osmanlı eserinin de yer aldığı Balkanların en gözde tatil destinasyonlarından birini görmüş olursunuz hem de kara yolu ile yaklaşık 3 saat süren yolculuk sonrası Bitola’yı keşfetmeye başlayabilirsiniz. Ata yadigari Osmanlı eserlerinin de yer aldığı, çoğu yürüme mesafesindeki tarihi eserleriyle, şirin mimari yapısıyla, uygun fiyatlı leziz tatlarıyla ben Manastır şehrinden büyük keyif aldım. Özellikle Atamızın bir zamanlar öğrenim gördüğü, koridorlarında gezdiği, sıralarında oturduğu Manastır Askeri İdadisi / Bitola Müzesi’nde tıpkı Atamız gibi koridorlarını adımlamak, şimdi üzeri her ne kadar kırmızı halıyla kaplansa da inip çıkmaktan ortası çökmüş, rengi solmuş o tarihi merdivenlerini inip çıkmak, arkadaşlarıyla sohbet ettiği okulun bahçesinde gezmek apayrı duygu dolu bir keyif. Ayrıca yurt dışında atalarımızdan kalan eserleri ve fahri konsolosluğumuzda da olsa dalgalanan Türk bayrağımızı yani yurt dışında kendimizden bir şeyler görmek beni çok mutlu eti. Bahar ayları Balkan ülkeleri için en uygun dönem. Ne çok kalabalık ne bunaltıcı sıcak ne de aşırı soğuk var, daha rahat gezebiliyorsunuz.

Fulya OMAÇ / Manastır – Bitola / MAKEDONYA

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu
Kapalı