Savaş, ölüm ve patlamalar alın yazım olsa gerek.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı Yalçın Topçunun daveti üzerine Ankara’ya gittim. Tesadüfen Türkiye’de gerçekleşen 15 Temmuz olaylarının canlı tanığı ve katılımcısı oldum. Gölbaşı Belediye Başkanı Fatih Duruay ile birlikte yaralı polislerin Gölbaşı Hastanesine getirilmesine yardımcı olduk. Kente yapılan hava saldırıları karşısında kimse güvende değildi. Birinci Karabağ savaşından sonra ilk kez kendimi gerçek bir savaşta hissettim. Savaş, ölüm ve patlamalar alın yazım olsa gerek.
Gece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ulusa hitap etti. Halk, meydanları doldurmaya başladı. Halk, hükumet ve devlet birlikteliği neticesinde tüm çirkin emellerin önü kesilmiş oldu.
Yıllar önce Azerbaycan’da da benzer bir olay yaşanmıştı. Ulu Önder Haydar Aliyev’in çağrısı üzerine milyonlarca insan meydanları doldurmuş ve devlet kurtarılmıştı. 15 Haziran, Türk büyüğü Haydar Aliyev’in iktidara dönüşü, Azerbaycan’ın yok edilmesinin önlenmesi ve ülke tarihinde yeni bir dönemin başlangıcı olarak kabul edilir.
15 Haziran ve 15 Temmuz
15 Temmuz 2016 sonsuza dek Türk takvimine tarihi bir gün olarak yazılacaktır. Bu tarih, Türkiye’nin sonraki döneminin başlangıcı niteliğindedir. Başarısızlığa uğrayan askeri darbe girişimi son eylem değildi. Türkiye’yi bölmek isteyen karanlık güçlerin başka hain planları da vardı; bölücülük, terör, kaos ve ekonomik sabotaj bu sinsi planın parçalarıydı. Türkiye’nin büyükşehirlerini ve stratejik noktalarını hedef alan terör eylemlerinin düğmesine basılmıştı. Türk’e düşman tüm güçler aynı anda harekete geçmişti. Sonrasında neler yaşandığı ise herkesin bilgisi dahilindedir. Türkiye’de terör eylemlerinin en üst seviyede olduğu dönemde, Türk devletinin yakın zamanda tüm bunlara son vereceği ve Türk ordusunun Suriye’deki terörist unsurlarla mücadele edeceği açıkçası gerçekçi görünmüyordu. Çünkü o dönem ülkedeki iç problemler tamamıyla halledilmemişti. Aslında, içeride çıkarılmaya çalışılan tüm karışıklıkların sebebi: güney sınırlarında PKK terör örgütünün güdümünde bir Kürt devletinin kurulmasına engel olan Türkiyeyi problemler girdabına düşürmek ve oyun dışı bırakmaktı.
Çok kısa bir zaman diliminde söylenenler gerçeğe dönüşmeye başladı. Bu tarih, Türkiye’nin bağımsız devlet olarak ilerlemesinde yeni bir milat oldu. Varlığını korumak için ölüm kalım savaşı veren ve herkes tarafından böyle anlaşılan, sürekli savunmada kalan Türkiye artık yoktu. Toplamda dört yıl geçmesine rağmen Türkiye şu anda saldırıdadır. Karşısına çıkan ve çıkacak olan engeller Türk milletini asla korkutmamaktadır. Türkiye, kendisinden hoşlanmayanları çok ciddi bir şekilde rahatsız etmektedir. Dört yıl, tarih için oldukça kısa bir süredir. Bu kısa süre içerisinde nelerin yaşandığına ve nelerin başarıldığına dair bizlerin de tanık olduğu olaylar, gelecekte tarihin altın sayfalarındaki yerini alacaktır. Ve tüm bunlar, bu şanlı tarihe tanıklık eden bizleri gururlandıracaktır.
Türk dünyasının kahramanı Gazi İbad Hüseynli
TÜRK Dünyasının Kahramanı İbad Hüseynov: 18 Ekim 1970 ‘te Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinde doğmuştur. Karabağ savaşlarında bensersiz askerî başarılar elde etti; gönüllülerden oluşan özel birliğin komutanlığını yaptı.
“Ele geçirilemeyen” istihbarat komutanı olarak ünlendi.
İbad’ın askerî başarılarından biri de ünlü Ermeni sahra komutanı, ASALA-“R” terör örgütünün lideri Monte Melkonyan’ın etkisiz hâle getirilmesidir.
Yapmış olduğu askerî hizmetlerden dolayı Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev tarafından “Azerbaycan Bayrağı” nişanıyla taltif edildi.
Türkiye Cumhuriyeti Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye’nin birçok devlet adamıyla defalarca görüşmelerde bulundu.
Türk Milletine yaptığı hizmetlerden dolayı “Türk Dünyasının Kahramanı” unvanına layık görüldü.
Ankara ve Kırşehir’in merkezî sokaklardan birine onun adı verildi. “İbad Hüseyinli” sokaklarında ve Türkiye’nin birkaç şehrinde kahramanın adının verildiği parklarda Azerbaycan bayrağı dalgalanmaktadır.