Köşe Yazıları

Doğum Günün Kutlu Olsun ATATÜRK’ üm

Sevgili okurlar, 19 Mayısı anlamak ve anlatabilmek için Osmanlı’nın son dönemini çok iyi bir şekilde bilmek gerekir.

“30 Ekim 1918” tarihini, özellikle Atatürk’e dil uzatanların bu tarihi iyi okuması lazım.

Ne demektir bu tarih?

Koskoca Osmanlı Devleti’nin hatta daha da ileri gidelim büyük Türk milletinin esaret altına alınmak istenmesinin adıdır. Anadolu kentleri bir bir işgale uğramaktaydı. O işgallerden en önemlisi İzmir’di.

Yunan palikaryaları sahte raporlar ve belgelerle Anadolu’nun batı bölgesinin kendilerine ait olduğunu iddia ediyorlardı. Bu çerçevede emperyalistlerin uşakları yani Yunanlar, babalarından aldıkları emirler doğrultusunda İzmir ve çevresini işgal ediyorlardı.

15 Mayıs 1919…İzmir’in tarihinde kara bir gündür…

Anadolu’da yaşanan bu işgallere Türk milleti sessiz kalmayacak, her yerde tepkisini ortaya koyacaktı. İlk tepki tabi ki İzmir’den verilecekti.  Hukuk-u Beşer gazetesi başyazarı Osman Nevres (Hasan Tahsin) 15 Mayıs 1919’ da gerçekleşen Yunan işgaline ilk ve en büyük tepkiyi ortaya koyarak işgal güçlerinin sancaktarını öldürecekti. Bu olayın ardında da Hasan Tahsin şehit edilecek ancak Yunan işgaline karşı ilk kıvılcım Koca Yürekli Çılgın Türk Hasan Tahsin tarafından yakılacaktı.

Osmanlı Hükümeti’nde bulunan İngiliz Uşakları;

Sevgili okurlar, şunu unutmamak lazım:

O dönem Osmanlı Hükümeti’nin başında İngiliz Uşağı konumunda Damat Ferit “Efendi”, İçişleri Bakanlığında Ali Kemal” Efendi” ve daha nice uşak yer almaktaydı.

Bunların İzmir’deki en önemli temsilcisi İzmir Valisi Kambur İzzet’ti. Kambur İzzet Türk milletine hitaben konuşmasında şunu söylüyordu:

“Efendiler, Yunanlar buraya bizi ve hilafeti korumak için gelmiştir.” diyordu.

İngiliz Uşağı Kambur İzzet’in Oğluna Yalvarışı “ Oğlum Seyfiiii…”

15 Mayıs günü İzmir’de işgal gerçekleştiğinde Yunan kuvvetleri Venizelos’u karşılama töreni düzenleyecekti.

Venizelos’u karşılamak için esir ettikleri birçok Türk’ü getirmişlerdi.

Türklere “Zito Venizelos” (Yaşasın Venizelos) diye slogan attıracaklardı. Slogan atmayanlar kurşuna dizilecekti.

O esirlerden biri de Vali Kambur İzzet’in oğlu Seyfi’ydi.

Bunu haber alan Vali alelacele tören alanına geldi. Oğlunu orada buldu ve yanına giderek ona yalvarmaya başladı.

-Oğlum Seyfiiii ne olursun “Zito” diye bağır…

Seyfi babası gibi değildi.

Büyük bir vatanperverdi.

Ve şunu düşünüyordu:

“Bu vatanın bağımsızlığı.”

Bunun için canını vermek gerekiyorsa onu da verecekti.

Veee Koca Yürekli,  ölüme meydan okuyan Seyfi slogan atmıyor, Yunan palikaryasına diz çökmüyordu.

Seyfi’yi bu yüzden şehit edeceklerdi.

Acaba kimdi vatanperver, Kambur İzzet mi yoksa Oğlu Seyfi mi?

 

Esarete mahkum edilmeye çalışılan Türk milletinin Mustafa Kemal’le yeniden doğuşu;

Türk milleti İzmir ve çevresinin işgaline ve diğer bölgelerdeki işgallere en sert bir şekilde tepkisini ortaya koyuyordu.

Mustafa Kemal, memleketin her sathında yaşanan işgallere karşı çarenin İstanbul hükümetinde değil milletin sinesinde olduğunu biliyordu. O yüzden bir an önce Anadolu’ya geçip milletiyle bütünleşmek istiyordu.

16 Mayıs 1919’da Bandırma vapuruyla başlayan bu kutlu yolculuk 19 Mayıs’ta Samsun’a ayak basarak son bulacaktı. Mustafa Kemal, hayalini gerçekleştirmek, milletini yeniden hür ve bağımsız yapmak için en büyük adımını atmıştı.

Mustafa Kemal’e doğum günü sorulduğunda 19 Mayıs diye cevap veriyordu.

Sevgili okurlarım, 19 Mayıs yalnız Mustafa Kemal’in değil bin yıllardır bağımsız yaşayan Türk milletinin de yeniden doğuşunun adıydı. Çünkü bağımsızlığı elinden alınmaya çalışılan bir milletin yeniden ayağa kalkışı Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktığı gün olacaktı.

19 Mayıs, Kurtuluşun ve Kuruluşun Ön sözü’ dür.

19 Mayıs, bağımsızlık için bir ve beraber olmaktır.

19 Mayıs, emperyalizme karşı direnişin adıdır.

19 Mayıs, dilimizin ve dinimizin özgürce yaşanmasıdır.

19 Mayıs, Kambur İzzetlerin, Damat Feritlerin, Yunan Palikaryalarıyla birlikte cehenneme gönderilişinin adıdır.

 

İşte 19 Mayıs bu mutluluğun adıdır;

Yunan ordusunun zaferini kutlamak için Eskişehir’de bulunan Kral Konstantin’e bir yabancı gazeteci sordu:

“Ankara’ya da gidecek misiniz?”

Konstantin cevap verdi:

“Bu ordu ile Ankara’ya değil, cehenneme kadar giderim.”

Kral’ın isteğini geri çevirmeyen, onu cehenneme kadar gönderen büyük liderin adı Mustafa Kemal’di.

 

Türk Milletinin bir evladı olarak seninle ne kadar gururlansak azdır Paşa’m.

İyi ki doğdun.

İyi ki bizim ATATÜRK’ ümüz oldun.

Doğum günün kutlu olsun “BÜYÜK ATATÜRK”.

 

Kaan Tangöze’nin dediği gibi,

Kimseyi görmedim ben

Senden daha güzel

Kimseyi tanımadım ben

Senden daha özel

Kimselere de bakmadım

Aklımdan geçen

Kimseyi tanımadım ben

Senden daha güzel

Senden daha güzel

Senden daha güzel

Senden daha güzel

 

Daha Fazla Göster

Abdullah Şahin

Tarihçi – Yazar

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu
Kapalı