Köşe Yazıları

SÜPER KAHRAMANLAR ARAMIZDA

Hollywood filmlerinde gördüğümüz pelerin tayt giymiş, uçan, gözlerinden lazer çıkaran süper kahramanlardan bahsetmiyorum, gerçek süper kahramanlar var aramızda.

Bu yazıyı yazmama sebep olan kişilerden bahsediyorum. Dün İzmir Dokuz Eylül Üniversitesinde yatan

6 yaşındaki canımız Mirhat’ın tedavisi için Doktorlar Kan’a ihtiyaç olduğunu söyledi. Kan bulmak ne kadar zor olabilirdi ki?

Hemen aldık telefonlarımızı eş dostları aradık, o an dakikalar içinde kan bulunacağından neredeyse emindim. Aradığımız eş dostlar sağ olsunlar hemen facebook,twitter ,instagram ve whatsapp gibi platformlardan paylaşmaya başladılar. Akrep Yelkovan ı, Yelkovan Akrebi kovalarken dakikalar içinde bulacağımızdan emin olduğumuz uygun kan grubunu saatler geçmesine rağmen bulamadık, yaklaşık 8 saat sonra bir süper kahraman sesimizi duydu geldi, canımıza can kattı.

 

▪︎Dünyada ve Ülkemizde Kan Nakli’nin Tarihçesi;

 

-Tarihte kayıtlara geçen ilk nakli Jean Baptiste Denys 1667 yılında bir kuzudan aldığı 250 gr kanı 15 yaşındaki bir hastaya nakletmiş ve başarılı olduğunu kaleme almış. Daha sonra yaptığı deneyler çoğunlukla ölümle sonuçlanmış ve o dönem bu işlem yasaklanmıştır.

-1818 yılında  Dr. Thomas Blundell ilk kez, bir insandan aldığı kanı ölmek üzere olan bir hastaya şırınga ile nakletmiş ama denemesi başarısız olmuştur.

-1825 yılında Londrada Dr. Doubleday ilk başarılı insandan insana nakli gerçekleştirmiştir.

Bu döneme kadar olan başarılı nakiller tamamıyla şans eseri olmuş, çünkü henüz kan grupları bilinmiyordu.

-1900 yılında Viyanalı Dr. Karl Landsteimer kan gruplarını belirledi.

-1907 yılında Norveçli Dr. Jansky kan gruplarını bugünkü bilinen şekilde tam olarak ayırdı.

-1914 yılında Belçikalı Dr. A.Hustin pıhtılaşma problemine kısa süreli bir çözüm bulup şişedeki kanı insana nakletmeyi başardı.

-1917 yılında Amerikalı  Dr. Oswald Robertson pıhtılaşma probleminin üstesinden gelmeyi başardı.

 

-Ülkemizde kan nakli ile ilgili ilk çalışmalar 1921 yılı itibariyle Prof. Dr. Burhanettin Toker tarafından başlatılmıştır. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde, 1938 yılında ilk nakil gerçekleşmiştir.

-1953’te Kızılay Kongresi’nde Genel Başkan Prof. Dr. Reşat BELRGER’in önerisi ile kan yardım teşkilatının kurulması kararlaştırılmıştır.

 

Kan Grubu Nedir?

Kan grubu; kanda bulunan kırmızı kan hücrelerinin (eritrositlerin) üzerinde bulunan antijen çeşitlerine göre yapılan bir sınıflandırmadır.

Kan Grupları Nelerdir?

Kandaki eritrositlerin üzerinde birçok antijen çeşidi bulunmaktadır. Bunlardan en önemli ve güçlü olanları A-B ve Rh antijenleridir. Kan grubu sınıflandırmaları özellikle bu iki antijen grubu üzerinden değerlendirilmektedir.

A-B Antijen Tiplendirmesi:

Kandaki eritrositlerin A ve B antijenlerini bulundurup bulundurmamasına göre yapılan kan grubu sınıflandırmasıdır. Buna göre kişinin kanında A antijeni varsa A kan grubu, B antijeni varsa B kan grubu, hem A hem B antijeni varsa AB kan grubu, A ve B antijenlerini içermiyorsa 0 kan grubu olarak nitelendirilir.

 

Dünyada ve ülkemizde genel olarak RH negatif kan grupları(Kanında RH antijeni bulunmayan) RH pozitif kan gruplarına göre daha nadir bulunuyor.

 

Ülkemizde hangi kan grubu ne sıklıkta bulunur?

A Rh-pozitif –    %37.8

0 Rh-pozitif –    % 29.8

B Rh-pozitif –    %14.2

AB Rh-pozitif –  %7.2

A Rh-negatif   – % 4.7

0 Rh-negatif –   %3.9

B Rh-negatif –   %1.6

AB Rh-negatif – % 0.8

Dünyada 16.YYda başlayan, Ülkemizde 1921 de başlayan Kan nakli ile ilgili çalışmalar, bir çok bilim insanı’nın katkısıyla her yıl; Dünyada milyonların, ülkemizde yüzbinlerce insanın hayatlarının kurtulmasını sağlamaktadır.

Bu kahramanların yaptığı çalışmalardan sonra, bize Kan Bağışı yapmak dışında bir iş kalmamış.

 

İğneyi kendimize batırmadan çuvaldızı başkasına batırmayalım. Kan Nakli sürecinde bu kadar beklenebileceğini bilmiyordum.

Benim gibi 10 dakikada bulunur mantığı ile yaklaşan milyonlar var ama öyle değilmiş.

 

Özellikle şuan içinde bulunduğumuz COVID 19 virüsü sürecinden  kaynaklı Kızılay’a yapılan  kan bağış miktarı yaklaşık yüzde 75 azalmış,

Kızılay; kan taleplerinin tümünü karşılayabildiğini ancak kan stokları neredeyse kritik denilecek seviyeye düştüğünü açıklamıştı.

 

Bu süreçte normal zamanlardan daha hassas davranmamız gerekiyor, kan vermeye uygun olan herkes kan vermeli.

Kan Bağışını bir alışkanlık haline getirmeliyiz.

Sağlıklı bir birey  3 aylık periyotlarla yılda 4 ünite tam kan verebilir sağlık açısından hiç bir riski yoktur.

Kan Bağışı yapmasanız da kan sürekli kendini yeniler, eski kan idrar yoluyla vücuttan atılır.

 

Hepimiz birer süper kahraman olabiliriz, tek yapmamız gereken Kan Bağış merkezlerini ziyaret etmek

Etiketler
Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu
Kapalı