Köşe Yazıları

Türkiye Ne Zaman Normalleşecek?

BOP (Büyük Ortadoğu Projesi)'la birlikte ülkemizde bilinen sistem uzun zamandır normalden çıkık. Sistemsizlik her alana kaydırıldı. Oysa Türkiye'de yetersiz bulmamıza rağmen her zaman bir medya, adalet ve güçler ayrılığı (Yasama-Yargı-Yürütme) sistemi olurdu.

Ne var ki iktidar nedendir bilinmez, normal demokratik sistemlerde asla olmaması gereken marjinalleri, militarist gruplar ile örgütleri toplum hayatının en mahrem köşelerine değin sızmasına izin verdi. Ardından “toplum hayatı” dediğimiz her alanda birbirinin peşi sıra şoklar yaşamaya başladık.
Daha fazla kayıplara uğramamak için oysa ülkece NORMALLEŞMEK zorundayız. Aksi takdirde dünyadaki yerimiz, Rusya-Çin ve İran arasında sıkışmaktan ibaret olur. Üç Türkiye düşmanıyla, üç demokrasi düşmanıyla artık ne yaparız bilemiyorum. Peki normalleşmeye nereden mi başlayalım? Herkesin bir normalleşme listesi vardır.
Benim listem de aşağıdakilerden oluşuyor:

1-BOP projesi kapsamında ülkeye giriş yapanlara verilen Türkiye vatandaşlığının yeniden gözden geçirilmesiyle başlayalım. Bir Iraklı öğrenci, öğretmenini kurşunlayarak öldürdü. Bu olay bile durumumuzun hiç iç açıcı olmadığını göstermeye yetmiyor mu?

2-Özgür basın ile yayınevleri bir an evvel görevinin başına dönmeli. Sosyal medyada ve internet ile diğer medya kanallarında herkes gazeteci, yazar, yorumcu, programcı oldu. Yazdıkları, konuştukları ve söyledikleri kafa karıştırmaktan başka bir işe yaramıyor. “Lütfen yazmayın, az konuşun ve daha fazla ortalığı çıfıt çarşısına döndürmeyin.” Demekten kendimi alamıyorum. Anladık çok seviyorsunuz yazmayı da, konuşmayı da. Gel gör ki yazdıklarınızın ne anlama geldiğini anlamak için işimiz gücümüzü bırakıp kendimiz araştırıyoruz. Sanki yaptığınız işlerinize kuş kondurdunuz bir yazarlık ile gazeteciliğiniz eksik kalmıştı.

3-Adalet herkese lazım olur. Bugün her kim adaleti katlediyorsa sanmasın ki yarın en çok kendisinin buna ihtiyacı olmayacak… Her şeyin başı adalet… Adaletin olmadığı bir ülkede herkes sahipsizdir. Adalet, DEVLET BABADIR VE DEVLET ANADIR… ADALET DEVLETİN TA KENDİSİDİR. Sadece cübbesiyle orada oturan hakim, savcı ile avukatlarla mübaşirlerden ve kalemde çalışan memurlardan ibaret bir sistem değildir.

4-Ülkede kaos ve kakafoniler yaratarak her kim ki kendi ikbalini uzatıyorsa bu ülkeyi bütün hücrelerinde kadar örgütlere ve marjinal gruplara teslim ediyor demektir. Peki kimdir bu marjinaller? Kimler olduğu belli. Her türlü istihbarat elemanları. Bütün dünyanın istihbarat elemanları sokakta kendi halinde yaşayan vatandaşa musallat olmuş durumda. Evinde oturan, işinde gücünde sade sıradan sivil kadın erkek genç yaşlı çoluk çocuk emekli ya da işsiz. Nereden bilebilir kim istihbaratçı kim değil. Yöntemlerini nereden bilebilir? O halde işi istihbarat ya da ajanlık veya haber taşıyıcılığı olanları normal halkın evinden, ocağından işinden gücünden aşından ekmeğinden ÇEKECEKSİNİZ…
Devam edelim normalleşmek için neleri feda etmemiz gerekenlere: ASKERLERimizi ben en çok kışlaya yakıştırırım. Askerimiz başımızın tacı. ATATÜRKÜMÜZÜN ve SİLAH ARKADAŞLARININ EN BÜYÜK ASKER ve İNSAN OLDUĞUNU lakin günümüz askerlerinin bir kısmını gördükçe daha iyi anladım. ASKER, POLİS, İSTİHBARATÇI mantığı ile sivil halkın mantığı çok farklıdır. “Sivil halk” adı üstünde savunmasızdır. Ancak normal şartlarda zaten yasama-yargı-yürütme ile diğer devlet aygıtlarının korumasıyla himayesindedir. Normal sistemlerde ASKER-POLİS ve diğer militarist güçlerin görev tanımları bellidir. Siyasi, ekonomik ve sosyal alanda kafa karışıklığına gerek yok. Bu alanda da normalleşip sivilleşmeye geçmek için çok geç kalınmıyor mu?

5-Kimi partiler ben bildim bileli “marjinaller” olarak anılırlar. “Bunlar kimler?” derseniz, bir takım aşırı Kürtçü ya da fundementalist partiler ile Türkiye Komünist Partisi, İşçi Partisi, Doğu Perinçek’in partisi gibi yapılardır. Ben bildim bileli hep marjinal olarak anılırlar. (Türkçü partiler ise genellikle bu marjinallere karşılık korunma refleksiyle kurulurlar. Ne acı ki oyun kurucu olarak güçlü bir milliyetçi liberal partimiz olamadı) Gazetelerde bu tip marjinallerin haberlerine ayrılan yerler, genellikle köşelerde bir sütunu geçmezdi. Bugün toplum ve ekonomik hayatın tam ortasındalar. Üstelik bütün örgütlü yöntemleriyle birlikte. Sivil halk nereden bilecek bu marjinallerin ne olduğunu ve yöntemlerini, kendisini nasıl koruyacak? Ya da sivil halk marjinallerden korunması gerektiğinin farkında mı?

6-Ülke nasıl olur, kim becerebilir bilemiyorum ama örgütlü militarist siyasi yapılarla entegre olmuş komplike mafyözlerden de olabildiğince arındırılmalı. Bu artık bir sisteme dönüşmüş durumda. Hatta bu ağ neredeyse bütün STK’ların ve sivil partiler ile güvenlik güçlerinin alternatifi gibi görünebiliyor.
Kısaca bir zamanlar “Sivil örümceğin ağındaki Türkiye” başlığı bugünler içinmiş. Ve artık boğuluyoruz. Nefes almak istiyoruz.

Daha Fazla Göster

Nurten Ertul

Gazeteci / Yazar

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu
Kapalı