ÇEŞME’DE SUALTININ BÜYÜLÜ DÜNYASINI KEŞFETMENİN TAM DA ZAMANI
Barındırdığı mağaralar, su altı heykelleri, batıkları, kaya oluşumları, deniz dibi ekolojisinin zenginliğiyle çok sayıdaki dalış noktası sualtı tutkunlarına yeni keşifler yaşatmak için bekliyor..
Birbirinden güzel koyları, ince kum plajları, şifalı sıcak suları, tarihi ören yerleri, otantik taş yapıdaki fotojenik köyleri ile adeta bir cenneti andıran Çeşme; aynı zamanda su altı güzellikleriyle de dalış meraklılarının ilgisini çeken önemli merkezlerden birisi. Yaz sezonunun sonuna gelinip, sonbahara kucak açıldığı bugünlerde Çeşme dalış tutkunlarını, Covid-19 salgınına karşı şehrin kalabalığından kaçıp, kendilerini özgürce hissedebilecekleri mavinin derinliklerinde büyülü sualtı dünyasını keşfe çağırıyor..
Dalış yapılacak doğal ortamlarının çokluğu, barındırdığı mağaralar, su altı heykelleri, batıkları, kaya oluşumları, deniz dibi ekolojisinin zenginliği, denizin yüzey ve dip sularındaki berraklık, su altında görüş mesafesinin net ve geniş açılı olması, yüzlerce vatozun bir arada gözlenebildiği vatoz tarlasıyla sualtı dünyasını keşfetmek isteyenlerin gözde dalış bölgelerinden olan Çeşme, pandemi döneminde de dalış tutkunlarının durağı oldu.
ÇEŞME BİRÇOK SUALTI ZENGİNLİĞİNE VE DALIŞ NOKTASINA SAHİP
Çeşme’nin tek Dalış Teknesi ve Derin Doğa Dalış Merkezi’nin sahiplerinden Dalış Eğitmeni Erdinç Ergün ‘Çeşme’nin zengin sualtı faunası ve florası ile Türkiye’nin en iyi dalış yerlerinden biri’ olduğunu belirterek, “Çeşme kıyıları görüş mesafesi uzun berrak sulara sahip. Balık çeşitliliği fazla. Sualtında mavi, yeşil, mercanlar ve süngerlerle süslenmiş dev bir kadın heykeli gibi karşınızda gülümseyen kayalar, kimi zaman nazlı nazlı süzülerek yanınızdan geçen çipuralar, eşkinalar, karagözler, sinaritler, lipsozlar, sübyelerle koca bir dünya var. Çeşme’de 20 civarı dalış noktası mevcut. Bunların arasında hava koşullarının kötü olduğu zamanlarda bile yaklaşık 10 dalış noktasına gidilebiliyor. Çeşme’deki dalış noktalarının birkaçından bahsedecek olursak; ‘Monem’ herkesçe dalınabilir bir batık. ‘Yatak Odası’ çok etkileyici bir mağara. ‘No Name’ canlı ve renkli. Balık ve kalamar yuvaları ile heykeller var. Yüzen heykelin bulunduğu ‘88’ yine canlı bir nokta.
Vatoz bölgesinde yüzlerce kazık kuyruk vatoz var, duvar çok canlı. Sg68 içinde süngerci fotoğraflarının yer aldığı resim sergimiz var.” diye konuştu..
MONEM ENKAZ DEĞİL, YAŞAYAN KÜÇÜK BİR DÜNYA
Dalış tutkunları için Monem batığını görmemiş olmak büyük eksikliktir” diyerek sözlerine devam eden Ergün şunları söyledi:
“Her seviyede dalıcının dalabileceği bir nokta olan Monem Batığı Türkiye’deki en büyük batık olma özelliğini taşıyor. Çeşme’deki iki batığımızdan da bir tanesi. 21 metre yüksekliğindeki yük gemisi 2004 yılında jilet yapılmak üzere Aliağa’ya götürülürken şiddetli esen fırtına sonucu Çeşme açıklarında 18 metre derinliğe bizim bir müdahalemiz olmadan battı. Yeri ise çok enteresan. 75 metre boyundaki geminin bir yanında 3 metre derinlikte, diğer yanında ise 60 metre derinliğinde bir su var, ancak battığı yer tam 18 metrelik bir yere kondu ve bizim içinde muhteşem bir fayda sağladı. Pruvası doğuya bakan Monem, güverte altında iki kat hangarı ile Çeşme sualtı faunasına ve florasına birçok katkıda bulunuyor. Bu yüzden biz onu huzur içinde yatan bir enkaz değil, yaşayan küçük bir dünya olarak görüyoruz.”
HER SEVİYE DALICI GÜVENLE DALABİLİR
“Geniş bir alana sahip güverteyi, yukarı doğru merdivenler takip edilerek ulaşılan iki kapısı bulunan kaptan köşkünü, geminin kıç bölümünde pervane ve dümen palasını, lumboz deliklerinden bakıldığında görülen kamaraların içlerini, ön güvertedeki ambarları, mizana direkleri, hava bacaları ve pruvanın büyülü güzelliğini su altına dalma imkanı olan herkesin mutlaka keşfetmesi gerekir. Zamanla direklerinin de yıkılmasıyla her seviye dalıcının güvenle dalabileceği, herhangi bir risk teşkil etmeyen bir batık haline gelen Monem, her geçen yıl artan canlı sayısı ve değişen görüntüsü ile muhteşem bir kompozisyon sunuyor. Balıkların yuvalanması için ideal bir ortam yaratan ve çok sayıdaki deniz canlısına ev sahipliği yapan Monem Batığı’nda her an her sürprize açık olunmalı. Bir gün Sarıkuyruk Akya sürüsü size selam vererek geçer gider, bir gün papağan balığı bulutu sizi içine alır, bir başka gün de iri iskorpitler sizi meraklı bakışlarla izler veya bir su kaplumbağası size el sallar. Monem Batığı’na rüzgara kuytu hiçbir yeri olmadığından sadece rüzgarsız havalarda gidilir. Open Water Diver (PADİ) veya bir yıldız CMAS brövesi olan her dalgıç Monem Batığı’na kolaylıkla dalabilir. 30 metreden derin sulardaki batıklara amatör dalgıçların dalmasına izin verilmiyor. Monem batığı hem tarihi olmadığı için, hem de 18 metre derinlikte olduğundan amatörler için ideal. 2005 yılından itibaren Çeşme turizmine çok katkısı olan batığa bugüne kadar binlerce yerli ve yabancı turist dalış yaptı. Görüntü ve ışık açısından fotoğraf ve video için çok uygun olan batığın tarihi bir özelliğe sahip olmaması nedeniyle dalış için Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan izin alınması gerekmiyor.”
34 YILLIK ASKERİ GEMİ DALIŞ TURİZMİNİN HİZMETİNDE
Çeşme’nin diğer bir batığının ise yapay resif projesi kapsamında 2017 yılında batırılan TCSG 68 Sahil Güvenlik Gemisi olduğunu ifade eden Ergün, “İstanbul Taşkızak Tersanesi’nde 1982 yılında kızağa konulan ve 1983’te denize indirildikten bir yıl sonra 1984’te Sahil Güvenlik Komutanlığı emrinde hizmet vermeye başlayan, Kardak Kayalıkları krizi sırasında da önemli operasyonlara katılan gemi, 2016’da bayrak indirilip hizmetten çıkarıldıktan bir yıl sonra Çeşme’de dalış turizmi için batırıldı. 34 yıllık geminin batırılması için 36 ton beton kullanıldı. Eşek Adası yakınında 30 metre derinlikte batırılan askeri teknenin içinde dalış meraklıları ve sanatseverler için Türkiye’nin ilk su altı fotoğraf sanatçılarından Mustafa Kapkın’ın 63 yıl önce çektiği karelerden oluşan “Sünger Dalgıçları” sergisi yer alıyor. Ender görülen sanat etkinliklerinden birine ev sahipliği yapan gemide kendi geliştirdiği cihazla Bodrum’da süngercileri fotoğraflayan Kapkın’ın kareleri mavi suların derinliklerinde farklı bir görüntü olarak dalış tutkunlarına sunuluyor.” şeklinde konuştu.
ÇOK ETKİLEYİCİ BİR MAĞARA
Suyun üzeri kadar altının de eşsiz bir güzelliğe sahip olduğu Çeşme’de en beğenilen dalış noktalarından birisinin de Yatak Odası olduğunu aktaran Ergün, sözlerine şöyle devam etti:
“Doğal dalış alanı ve görüş mesafesinin uzunluğu açısından farklı olan Çeşme’nin su altında her dalışta farklı canlı popülasyonu görürsünüz. 40 metreye kadar gittiği ufak bir adadan ibaret olan Yatak Odası, ziyaretçilerini harika görüntülerle karşılar. Maximum derinliği 16 metredir. İsmini, yatak odasına benzeyen bir mağaradan alır ve harika bir dip yapısı vardır. Yeni dalışa başlayan adaylar için mükemmel bir parkur olup, hemen hemen her türlü kötü hava şartlarında bile dalışa uygundur. Buradaki dalış esnasında barakuda sürülerine rastlamak mümkündür. Ayrıca müren, çipura, akya, orfozlarla da karşılaşılır. Genellikle günün son dalışı için tercih ediliyor. Adanın batısında yer alan iki mağara girişi ve içindeki süngerlerin kapladığı alan ile oluşan renkli cümbüşü makro ve geniş açı fotoğraf çekenler için oldukça uygun. Geniş açı objektif ile içeriye girdikten sonra dışarıya bakıldığında karanlığın önündeki turkuaz renkli mavilikler büyüler.”
VATOZ TARLASINDA 7 TÜR VATOZ VAR
Ildırı’nın son üç yıldır vatoz tarlasının adeta cazibe merkezi haline geldiğini vurgulayan Ergün, “Bu bölgede sıklıkla karşılaşılan yaklaşık 7 tür vatoz bulunuyor. Çevreye kurulan balık çiftliklerinin vatozları bölgeye çektiğini ve kumun da yapısından dolayı özellikle ekim-kasım dönemlerinde vatozların çiftleşmek için buraları tercih ettiklerini düşünüyoruz. Çeşme’de diğer dalış noktalarının da her birinin ayrı bir özelliği, keyfi ve faunası var” dedi.
BALIK VE KALAMAR POPÜLASYONU İÇİN YAPAY RESİF PROJELERİ GERÇEKLEŞTİRİLİYOR
Çeşme’de rekreasyonel amaçlı dalış kurslarının ve tecrübe dalışlarının dışında çevre ile ilgili ve birçok sosyal projelere de sürekli destek verdiklerine dikkat çeken Dalış Eğitmeni Erdinç Ergün şöyle konuştu:
“Çeşme’de balık ve kalamar popülasyonunu artırmak için yapay resif projeleri gerçekleştirdiklerini vurgulayarak, “Bunların başında beton künkler ve Sahil Güvenlik 68 Batığı geliyor. Kalamarların yetişmesi için de 3-4 yıldır Çeşme Marina ile ortak kalamar yumurtlama sistemleri kuruyoruz. Su altında yaptığımız bazı yapılar var ki kalamarlar oralara yumurtluyorlar ve buradaki canlılık artışını gözlemleyebiliyoruz. Yine yapay resif ve görsel maksatlı heykelleri su altına bıraktık. Pir Sultan Abdal Derneği ile beraber Hacı Bektaş Veli ve Pir Sultan Abdal heykelleri attık. Sanatçı Onur Canka’nın Ege Denizi’nde hayatını kaybeden tüm göçmenler anısına pandemi sürecinde yaptığı ‘Kayıp Göçmen Anıtı’ eserini Eşek Adası’nın güney batı ucunda, hem sığ hem de derin dalışlara uygun, poyraza kapalı bir noktadaki ‘88’ adı verilen dalış mevkiinde 30 mt. derinliğe attık. Dalış turizminin geliştirilmesi, yasa dışı trolcülüğün önlenmesi, yavru ve genç balıklar için habitat sahaları oluşturulması için Ege Üniversitesi iş birliğiyle Çeşme Yapay Resif Projesi hayata geçirildi. Çeşme Kaymakamlığı, Çeşme Belediyesi ve İzmir Deniz Ticaret Odası’nın katkılarıyla su altında heykel projelerine devam ediyoruz. Deniz Memelileri Araştırma Derneği ile bu sene bölgemizde ortak çalışma başlatıyoruz. Ekibimiz aynı zamanda İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin su altı görüntüleme takımı üyesi. Derin Ergun kemer uluslararası foto yarışmasında geçen sene birincilik bu sene de üçüncülük aldı.”
EYLÜL DALIŞ İÇİN EN UYGUN AYLARDAN BİRİ
Çeşme’nin eski Kaymakamı Mustafa Erkayıran, Em. Koramiral Ekmel Totrakan, ve sanatçı Salih Güney’in de Çeşme’nin derin sularına dalıp, sualtının güzelliklerini keşfettiğini belirten Erdinç Ergün, “Çeşme’de Ocak ve Şubat ayları hariç yılın 10 ayı dalış yapabiliyoruz. Eylül ayı da dalış için en uygun aylardan biri. Akıntı yok denecek düzeyde. Su kışın en az 15, yazın 23 derece olur. Görüş genelde çok iyidir. Mercan ve sünger açısından çok renklidir. Canlılık çoktur. 14 yaşın üstünde herkesin yapabileceği bir aktivitedir. Spor değildir. Dalış yapmamış olanlar eğitmen eşliğinde bire bir deneme dalışı yapabilirler. Kurs almak isteyenler 3 gün gibi bir surede sertifika sahibi olabilirler ve dünyanın her yerinde dalabilirler. 1999 yılından beri Çeşme’de dalış okulu işletiyoruz. Turizm sezonunun Çeşme için bittiğinde bizler dalışlara kaldığımız yerden devam ederdik. Ancak pandemi yasaklarında dalamadık. Seyahat kısıtlaması bizi kötü etkiledi. Çift makinalı özel tasarlanmış 36 yolcu kapasiteli bir dalış teknemizle dalıcılara her türlü sağlık kurallarına uygun önlemleri alarak hijyenik ortamlarda dalış yaptırıyoruz. İki senedir herhangi bir olumsuzluk yaşamadık.” diyerek sözlerini noktaladı.
Çeşme’de sualtının renkli dünyasına dalıp, keşifler yapmak isteyenler için ‘Monem Batığı’, ‘Yatak Odası’, ‘No Name’, ’88 Taşları’, ‘TCSG 68 Sahil Güvenlik Gemisi’, ‘Vatoslar’, ‘Topuk’ ‘Ayrık Taş’, ‘Patlayan Taş’, ‘Ildır Mağaraları’, ‘Teke Dağı’, ‘Ildır Taş Adalar’, ‘Paşalimanı Taşlıklar’, ‘Boğaz Adası’, ‘Ildırı Fener Adası (Pırasa)’, ‘Deve Taşları’, ‘Madonna’, ‘Galer’, ‘Tektaş’, ‘Riko’, ‘Mengene’ ve ‘Göbektaşı’ ünlü dalış noktaları arasında. Ayrıca Osmanlı-Rus Savaşı sırasında battığı sanılan Osmanlı`ya ait iki gemi batığı var. Ancak tarihi niteliği nedeniyle bölgeye dalış yasak.
Haber: FULYA OMAÇ / ÇEŞME