Gündem

SİYASET VE AHLAK!

Şükürler olsun! Türkiye öyle bir güce sahiptir ki dünya artık ona hesap vermeye mecburdur.

“Zeytin Dalı” Afrin operasyonuna katılan Türk askerlerine manevi destekte bulunmak için operasyon bölgesinde bana gösterilen alakadan dolayı Türk devlet adamlarına ve Genel Kurmay Başkanlığına minnettarlığımı bildiririm.

Bu operasyon sürecinde bir şeye şahit oldum: Türk asker ve subaylarının sıra dışı manevi ve fiziki gücü. Hayran oldum. Onlar karşılarında kim olursa olsun kendilerine ciddi rakip olarak görmüyorlar. Bu inanç Türk milletinin genlerinde vardır. Her Türk kendini dünyanın en güçlüsü olarak görür. Böyle bir inançtan güç alan millet, mevzu vatan ve bayrak olunca bütün sorunların üstesinden gelmek için seferber olur. Devletin ve halkın tüm gücü ülke çıkarlarına yönelir.

Kurt gibi cesur, güçlü ve yüksek zekâya sahip Türkler zamanın nabzını iyi tutmaktadır. İçeride güçlü ekonomiye, sarsılmaz birliğe ve yüksek bilimsel teknolojiye sahip, yenilmez Türk ordusu milletin ilgisini ve sevgisini daima üzerinde hissettiğinden bugün harikalar yaratmaktadır.

Peki, Türkiye’nin bu başarısının sırrı nedir? Türkiye dost olmayan devletlerle komşudur ama düşman milletlerle değil. Dünyadaki egemen devletlerin aksine Türkiye’ye olan ilgi büyüktür.

Türkiye’nin yakın geçmişine gidersek dünyanın en “Demokratik İmparatorluğu” kabul edilen Osmanlı İmparatorluğu kendi tebaasını hiçbir zaman köleleştirmemiş, aksine merhamet, adelet ve geçim rahatlığı arayışında olan halklar Türk adaletine sığınmıştır. Bu, tarihin inkâr edilemez bir olgusudur.

Bugün herkes Türkiye’nin nostaljik hisler yaşamadığını bilmektedir. Türkiye’yi güçlü kılan kendini savunma içgüdüsüdür. En iyi savunma saldırıdır. Sürekli savunmada kalmak mutlak mağlubiyeti getirir.

Türkiye devletinin hiçbir komşu devletin topraklarında gözü yoktur ve işgal etme niyetinde de değildir. Türkiye devletinin yürüttüğü siyasetin temelinde karşılıklı dostluk, kardeşlik, sınırlar arasında barışın korunması ve halkların birlikte yaşaması gayesi vardır.

Arap ülkelerinde yaratılmak istenen radikal kürt terör devletleri doğrudan Türkiye Cumhuriyeti devletine tehdittir. Yasadışı terörist unsurlarla yaratılacak oyuncak Kürt devletleri aslında İslam dünyasını, en başta da Türkiye’yi parçalamaya yöneliktir. Amaç, bölgeyi istikrarsızlaştırmaktır. Lakin, beklenmedik bir anda Türkiye’nin pasif savunmadan, saldırıya geçmesi gizli ve açık düşmanları şaşırtmıştır.

Türkiye yeni dünya düzenine ve dünya siyasetine ahlakî bir değer getirmiştir. SİYASET ve AHLAK Türkiye’nin izlediği siyasi politika hedefteki ülkelerin topraklarını değil o ülkelerde yaşayan halkların gönüllerini fethetmektir.

Şu da bir gerçektir ki, kardeş Türk devletleri için Türk ordusu umut ve güven kaynağıdır. “Zeytin Dalı” harekatında ben şahsen bunun şahidi oldum. Hiçbir güçlü ordunun yapamayacağı bir işi Türk ordusu yaptı; teröristler etkisiz hale getirildi. Bir tek sivil bile bu operasyonlarda zarar görmedi ve kurtarıcı Türk ordusunu sevinçle karşıladılar.

Bu, Türk ordusunun kudretinin, profesyonelliğinin, barışseverliğinin belirgin bir örneğidir. “Yurtta sulh, cihanda sulh,” siyasetinin neticesidir.

Her Suriyeli, her Iraklı her Libyalı Türk ordusunun ve Türk milletinin onların topraklarını işgal etme niyetinde olmadığını, aksine bu ordunun onlara güven ve huzur getirdiğini iyi bilmektedir.

Bu, aynı zamanda ahlaktır. Ahlaka dayanan güç, her zaman galip gelir. Türkiye’yi dünyadaki diğer güçlerden farklı kılan da budur.

Türk ordusu ve devleti bölge halklarının özgürlük ve adalet prensiplerinin sembolüne dönüşmüştür. Bu, oldukça gurur verici bir histir.

Türk faktörü şimdi Azerbaycan’ın kalıtsal sorununun – tarih boyunca işgal edilmiş topraklarımızın kurtuluşunun – çözümünde keskin ve kararlı bir şekilde konuşmalıdır.

Eğer biz, Azerbaycan Türkleri olarak karşımızda sadece Ermenistan devletini bulsaydık bu problem en başından beri olmazdı. Bunu düşmanın kendisi de bilmektedir.

Bugün Azerbaycan, bölgede tecrit edilmesine rağmen topraklarının yüzde seksenini tek başına korumuş ve koruyacaktır.

Karabağ sorunu dünya güçlerinin ilgi ve çıkarlarının merkezinde yer alırken, hakları ihlal edilen Azerbaycan’ın da Türk devletlerinin desteğine ihtiyacı vardır.

Karabağ’ı işgal eden, dünyanın gözü önünde vahşice ve gaddarca katliam yapan ve hâlen silahlı olan, topraklarımızdaki konumlarını sağlamlaştıran terör örgütleri kısa süre içerisinde yok edilmelidir. Onlara yardım eden eller kesilmelidir. Vakit artık gelmiştir.

İbad Hüseyinli kimdir ?

İbad Hüseyinli 1970’de Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinde doğdu. Karabağ savaşlarında bensersiz askerî başarılar elde etti; gönüllülerden oluşan özel birliğin komutanlığını yaptı.

         “Ele geçirilemeyen” istihbarat komutanı olarak ünlendi.

         İbad’ın askerî başarılarından biri de ünlü Ermeni sahra komutanı, ASALA-“R” terör örgütünün lideri Monte Melkonyan’ın etkisiz hâle getirilmesidir.

         Yapmış olduğu askerî hizmetlerden dolayı Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev tarafından “Azerbaycan Bayrağı” nişanıyla taltif edildi.

         Türkiye Cumhuriyeti Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye’nin birçok devlet adamıyla defalarca görüşmelerde bulundu.

         Türk Milletine yaptığı hizmetlerden dolayı “Türk Dünyasının Kahramanı” unvanına layık görüldü.

         Ankara ve Kırşehir’in merkezî sokaklardan birine onun adı verildi. “İbad Hüseyinli” sokaklarında ve Türkiye’nin birkaç şehrinde kahramanın adının verildiği parklarda Azerbaycan bayrağı dalgalanmaktadır.

 

 

Etiketler
Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu
Kapalı